İçinde ön olan 7 harfli 44 kelime var. İçerisinde ÖN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ön olan kelimeler listesine ya da Sonu ön ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÖNÜLLÜ
-
-
[sıfat]
Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen
- "Yabancı dil bildiği için de Kore'ye gönüllü olarak göndermeye kalkmışlardı." (Çetin Altan)
-
Çok istekli
- "Henüz nizamiye ve gönüllü taburların neferleri dağılmamıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Seven kimse veya sevgili
-
[sıfat]
Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen
- YÖNERGE
-
-
[isim]
Herhangi bir konuda tutulacak yol için üst makamlardan alt makamlara belli bir esasa dayanarak verilen buyruk, talimat, direktif
-
Bu buyrukların yazılı olduğu belge
-
Yönetmeliklerde değinilmeyen konulara açıklık getirmek için düzenlenen resmî belge
-
[isim]
Herhangi bir konuda tutulacak yol için üst makamlardan alt makamlara belli bir esasa dayanarak verilen buyruk, talimat, direktif
- DÖNMELİ
-
-
[isim]
Bir tür halı motifi
-
[isim]
Bir tür halı motifi
- ÖNÜNDEN
-
-
[zarf]
...-den biraz önce
-
[zarf]
...-den biraz önce
- ÖNGÖRME
-
-
[isim]
Öngörmek işi
-
[isim]
Öngörmek işi
- ÖNCEDEN
-
-
[zarf]
Başlarken, başlangıçta, daha önce, evvelce
- "Önceden bilmiyordu, sonra öğrendi."
-
[zarf]
Başlarken, başlangıçta, daha önce, evvelce
- GÖNENME
-
-
[isim]
Gönenmek işi
-
[isim]
Gönenmek işi
- ÖNLÜKLÜ
-
-
[sıfat]
Önlük giymiş olan
- "Şimdi odada biri kadın, öbürü erkek iki kişi var, ikisi de beyaz önlüklü, hasta bakıcı veya doktor." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Önlük giymiş olan
- YÖNELİŞ
-
-
[isim]
Yönelme işi veya biçimi
-
[isim]
Yönelme işi veya biçimi
- YÖNETME
-
-
[isim]
Yönetmek işi
-
[isim]
Yönetmek işi
- ÖNLENME
-
-
[isim]
Önlenmek işi
-
[isim]
Önlenmek işi
- ÖNLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak
- "Her an bu tempoyu duymamı kim, nasıl önleyecek?" (Haldun Taner)
-
Ortaya çıkan veya çıkacağı düşünülen bir tehlikeyi durdurmak, önüne geçmek
- "Yakın felaketi önlemek için esaslı tedbir almak güçtür." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak
- DÖNÜŞLÜ
-
-
[sıfat]
Dönüşü olan
-
Öznesi ile nesnesi bir olan, mutavaat
-
[sıfat]
Dönüşü olan
- ÖNERMEK
-
-
[-i]
Bir sorunu çözmek üzere bir şey öne sürmek, teklif etmek
- "Birtakım pratik öğütler, temrinler önerir." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bir sorunu çözmek üzere bir şey öne sürmek, teklif etmek
- DÖNBABA
-
-
[isim]
Turnagagası
-
[isim]
Turnagagası
- ÖNCÜLÜK
-
-
[isim]
Öncü olma durumu
-
Önderlik
- "Bu millet Batı tipi tiyatroyu Muhsin Ertuğrul'un öncülüğüne borçlu..." (Haldun Taner)
-
[isim]
Öncü olma durumu
- GÖNDERİ
-
-
[isim]
Bir yerden bir yere özellikle posta ile gönderilen paket, telgraf, mektup vb
-
Yolcu etme, uğurlama
-
[isim]
Bir yerden bir yere özellikle posta ile gönderilen paket, telgraf, mektup vb
- YÖNETİM
-
-
[isim]
Yönetme işi, çekip çevirme, idare
- "Bu iş sizin yönetiminiz altında yürüyebilir."
-
Dümen
-
[isim]
Yönetme işi, çekip çevirme, idare
- YÖNETİŞ
-
-
[isim]
Yönetme işi veya biçimi
-
[isim]
Yönetme işi veya biçimi
- DÖNÜŞÜM
-
-
[isim]
Olduğundan başka bir biçime girme, başka bir durum alma, tahavvül, inkılap, transformasyon
- "Alfabe dönüşümü halkın okumayı kolay sökmesi içindi." (Necati Cumalı)
-
Görevinin değişikliğe uğraması yüzünden bir organda ortaya çıkan değişme
-
Bilinçaltına itilmiş bir duygu veya isteğin, karşıtı görünümünde veya başka bir biçimde bilince yükselmesi, transformasyon
-
[isim]
Olduğundan başka bir biçime girme, başka bir durum alma, tahavvül, inkılap, transformasyon