İçinde ö olan 6 harfli 307 kelime var. İçerisinde Ö harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ö harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GÖÇKÜN

  1. [sıfat] Göçecek duruma gelmiş
    • "Göçkün bir ev."
  2. Göçebe
  3. Yaşı ilerlemiş (kimse), çok yaşlı (kimse)

ÖYKÜCÜ

  1. [isim] Hikâyeci
    • "Kentin bütün ozanları, öykücüleri oraya gelir akşamları." (Çetin Altan)

SÖZSEL

  1. [sıfat] Söze ilişkin, sözle ilgili
    • "Eski musikimizin sözsel özelliğinde saptadığımız iç anlam yelpazelerine gönül vererek Boğaziçi'ni duyguya getirir." (Selim İleri)

ÇÖKMEK

  1. [nsz] Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak
    • "Toprak çökmek. Yol çökmek."
  2. Üzerinde bulunduğu yere yıkılmak
    • "Tavan çökmek. Döşeme çökmek. Ev çökmek."
  3. [-e] Çömelmek
    • "Suyun başına çöküp ellerini, yüzünü yıkamaya koyuldu." (Halit Fahri Ozansoy)
  4. [-e] Oturmak, birdenbire oturmak
    • "Soluk soluğa yere çöktü." (Falih Rıfkı Atay)
  5. Deve, sığır vb. olduğu yere oturmak
    • "Boz renkli bir kaya, tıpkı çökmüş bir hecin sırtını andırıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  6. Şakak, avurt vb. içeri doğru girmek, çukurlaşmak
    • "Kadının yanakları daha fazla çöktü." (Halide Edip Adıvar)
  7. Basmak, yayılmak
    • "... konuşmaların cıvıltısıyla dolu salona, şimdi bir acayip sessizlik çökmüştü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  8. Sis, duman vb. inerek kaplamak
    • "Alaca karanlıklar çökerken köşk bahçesinin parmaklıklarında görünmektedir." (Salâh Birsel)
  9. Sarsılıp dinçliğini yitirmek
    • "Şayet iradesiz bir adamsanız az zamanda çürüyüp çökmeniz pek mümkündür." (Refik Halit Karay)
  10. Tortu dibe inmek
  11. Son bulmak, yıkılıp dağılmak
    • "Bizans İmparatorluğu 1453'te çöktü."
    • "Bir gün vatan çöktü ve millî mabetler istila edildi." (Aka Gündüz)
  12. [-e] Yoğun bir biçimde duymak
    • "Mustafa Kemal'in içine ilk defa bu lisede vatan kaygısı çöktü." (Falih Rıfkı Atay)

ŞARJÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Otomatik silahlarda, belli sayıda mermi taşıyan ve bu mermileri namluya arka arkaya sürmeye yarayan mekanizma

BÖLÜCÜ

  1. [sıfat] Bölme işini yapan, bölen
  2. Bir topluluğu, birliği parçalama, bölme amacında olan, fesatçı, münafık
    • "Cumhuriyet devrinde benzeri görülmemiş bölücü ve yıkıcı kanlı bir iç savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada..." (Anayasa)

GÜNÖTE

  1. [isim] Yer yörüngesinin güneşe en uzak bulunduğu nokta, evç
    • "Yer, temmuzun başlangıcına doğru günöteye varmış bulunur."

ÇÖRTEN

  1. [isim] Dam çevresindeki yağmur sularını oluklardan alıp duvar temelinden uzağa akıtan, saçak kenarlarından dışarı doğru uzanmış ağaç oluk

EDİTÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yayımcı
  2. Yazıları yeniden düzenleyerek yayıma hazırlayan kimse
    • "Ben hem yazar hem de yazdıklarımın editörüydüm." (Cahit Uçuk)

BRÜLÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yakmaç

ÖMÜRLÜ

  1. [sıfat] Ömrü uzun olan
    • "Tanrı ömürlü etsin."
  2. Uzun süreli
    • "Arkadaşlıkları ömürlü olmadı."

ÖPÜLME

  1. [isim] Öpülmek işi

ÖTÜRME

  1. [isim] Ötürmek işi veya durumu

GÖKÇÜL

  1. [isim] Maviye çalan renk
  2. [sıfat] Bu renkte olan
  3. [sıfat] Gökle ilgili, semavi

GÖRKLÜ

  1. [sıfat] Güzel, gösterişli
    • "Üstünde, içeri doğru, büyük ve görklü bir yarım ay bükülür." (Salâh Birsel)

ÖKSEME

  1. [isim] Öksemek durumu

VEKTÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Doğrultusu, yönü, uzunluğu belirli olan ve bir ok işaretiyle gösterilen doğru çizgi
  2. Büyüklüğü ile yönü olan nicelik

ÇÖMLEK

  1. [isim] Toprak tencere
    • "Elinde bir çömlek sadeyağla gelip pazar yerine oturduğu görülmüş." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

GÖRÜCÜ

  1. [isim] Evlenmek isteyen erkek için kız görmeye giden kimse, dünür
    • "Zengin olduğumuz için görücüler, bizim bu uzak köşke gelmekten usanmıyorlar." (Ömer Seyfettin)
    • "Onu indirmek, görücüye çıkmaya razı etmek için başta haminne olmak üzere bütün ev halkı ağacın altında durdu, yalvardı." (Halide Edip Adıvar)

GÖZENE

  1. [isim] Kovandan bal alırken arılardan korunmak için başa giyilen, ön tarafı telden başlık, gözlük

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü