İçinde ö olan 4 harfli 98 kelime var. İçerisinde Ö harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ö harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GÖNÇ

  1. [sıfat] Zengin, varlıklı

ÖĞÜN

  1. [isim] Kez, defa
  2. Yemek vakti
    • "Her öğün tıka basa yediği iki katlı ekmek kadayıfı ile.." (Halide Edip Adıvar)
  3. Bir vakitlik yemek

GÖÇÜ

  1. [isim] Toprak kayması

ÖZET

  1. [isim] Bir yazı veya sözün anlamını daha kısa ve özlü biçimde veren yazı veya söz, hülasa, fezleke
    • "Romanın özeti."
  2. Filmin konusunu en kısa biçimde anlatan, bir senaryo çalışmasının ilk basamağı olan metin

ÖNEL

  1. [isim] Bir işin tamamlanması için tanınan ek süre, mehil
  2. İş sözleşmesine göre işçinin işten çıkarılmadan önce belirlenen süre

KÖTÜ

  1. [sıfat] İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı
    • "Kötü bir kalem."
    • "Bir yıldırım gelse de beni de yok etse bari diye kötü kötü düşündüğü oluyordu." (Haldun Taner)
    • "Ne oldu ki Ömer ağa, dedi. Lafımı yanlış anladın, kötüye çektin?" (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Görevlerini kötüye kullandılar."
  2. Zararlı, tehlikeli
    • "Kötü adam."
    • "O benim dinlemekteki sabrımı, saflığımı kötüye kullandı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  3. Korku, endişe veren
    • "Yabancının bu kötü kasdına yalnız azmimizle karşı koyduk." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "... en insaflıları biraz acır, ah zavallı kötü oldu, alnının yazısı imiş derler." (Ömer Seyfettin)
  4. Kaba ve kırıcı
    • "Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan
  6. [zarf] Aşırı, çok
    • "Kız, oğlana kötü tutuldu."

ÖKSE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Ökse otu saplarından veya çobanpüskülü kabuklarından çıkarılan yapışkan macun
  2. Bu macunla bulanarak kuş tutmakta kullanılan değnek
    • "Tepelere çıkıp kuşlara ökse kuralım." (Aka Gündüz)
  3. Erkekleri kendine bağlamasını bilen alımlı kadın

ÖTÜM
...
ÖREK

  1. [isim] Duvar

ÖVEÇ

  1. [isim] İki üç yaşındaki erkek koyun
    • "Git kumandana söyle, öveç ise, ucuz olursa iki tane de benim için alsın, anladın mı?" (Memduh Şevket Esendal)

SÖBE

  1. [sıfat] Biçimi yumurta gibi olan, beyzi, oval

BÖRK

  1. [isim] Genellikle hayvan postundan yapılan başlık
    • "Alnına bir şaplak atıp börkünü geri itmişti." (Mustafa Necati Sepetçioğlu)

ÖTRE

  1. [isim] Arap harfli metinlerde bir ünsüzün o, ö, u, ü seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret

KÖLE

  1. [isim] Savaşta tutsak alınan, yabancı ülkelerden zorla kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan veya başkasından satın alınan erkek, kul, esir, abd
  2. Birinin emri altında bulunan, özgür olmayan kimse
    • "Oğlum köleniz."
  3. Herhangi bir şeye aşırı derecede bağlı olan kimse
    • "İçkinin kölesi. Paranın kölesi."

ÖZGÜ

  1. [sıfat] Birine, bir şeye ait olan, belli bir kimsede veya şeyde bulunan, has, mahsus
    • "Hepsi de halis sporculara özgü sevimli bir çocukluk ve candanlık içinde kocamışlardı." (Haldun Taner)

ÖPÜŞ

  1. [isim] Öpme işi veya biçimi
    • "O annesini her öpüşte, böyle bir defa yalanmayı âdet edinmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Öpücük

GÖCE

  1. [isim] Tarhana, bulgur yapmak için kullanılan kabuğu soyulmuş ve kırılmış buğday
  2. Yarılmış ve kırılmış bulgurdan yapılan çorba

ÖLÜM

  1. [isim] Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ahiret yolculuğu, emrihak, irtihal, memat, mevt, vefat
    • "Çenesinde babamın ölüm günü gördüğüm asabi buruşmalar var." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Ölüm var dirim var, bu parayı alıp saklamalı."
    • "Kim bilir hangi aşüftenin biri idi bu, ölümü göze alarak arkasından koştuğun mahluk?" (Refik Halit Karay)
    • "Yüz yaşından daha çok insan ne kadar yaşar ki ölümün soluğunu ensemde duyuyorum." (Yahya Kemal)
  2. Ölme biçimi
    • "Yanarak ölümü, feciydi."
    • "Ölüm Allahın emri, bu işi yapacağım."
  3. İdam cezası
    • "Ölüme mahkûm oldu."
  4. [ünlem] Ölmesi istenen canlı için kullanılan bir söz
    • "Zalimlere ölüm!"
  5. Sona erme, yok olma, ortadan kalkma
    • "Küçük sanayinin ölümü."
  6. Çok büyük sıkıntı, üzüntü
    • "Sürgün benim için ölüm gibi bir şey olmuştu." (Reşat Nuri Güntekin)

YÖRE

  1. [isim] Bir bölgenin belli bir yer ve çevresini kapsayan sınırlı bölümü, havali, mahal, civar, dolay

ÖLÜK

  1. [sıfat] Canlılığı azalmış, hâlsiz

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü