İçinde ç olan 6 harfli 580 kelime var. İçerisinde Ç harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ç harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÇAMUKA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Gümüş balığına benzer bir balık (Atherina hepsetus)

ÇOTİRA

  1. [isim] Çotiragillerden, dikenli, sert pullu, kısa ve geniş, siyaha yakın esmer bir balık (Balistes capriscus)

ÜRKÜNÇ

  1. [sıfat] Ürkme, çekinme duygusu veren
    • "İncecik bir lüks değil, kaba, zevkten yoksun, çok daha ürkünç bir lüks sergilenecek şimdi." (Selim İleri)

ÇELEBİ

  1. [isim] Bektaşi ve Mevlevi pirlerinin en büyüklerine verilen unvan
  2. Hristiyan tüccar
    • "Çelebi, tütün mü alacaksınız?"
  3. [sıfat] Görgülü, terbiyeli, olgun (kimse)
    • "Yeleği gümüş köstekli, fesi kalıpsız, orta yaşlı bir adamdı. Son derece Osmanlı ve çelebi." (Atilla İlhan)

GÜLÜNÇ

  1. [sıfat] Alay edilecek durumda olan, güldürücü, tuhaf, komik
    • "Yüksek sesle doğruluktan bahsetmeye kalkmak gülünç bir şey olurdu." (Reşat Nuri Güntekin)

SİVRİÇ

  1. [isim] Kaya çatlakları arasına sokulup üzerine balyozla vurulan, ucu sivri, yaklaşık 1 m boyunda çelik çubuk

OCAKÇI

  1. [isim] Ateşçi
  2. Ocak bacaları temizleyicisi
  3. Kahvelerde ocakbaşında kahve, çay vb. şeyleri hazırlayan kimse

ÇIKMAZ

  1. [isim] Sonu kapalı, çıkış yeri olmayan, hiçbir yere ulaşamayan yol, sokak
    • "Bu apartmanın olduğu çıkmazda bir garaj, bir eski ahır, üç esrarlı ve daima kapalı depodan başka bir şey yoktur." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kıbrıs sorunu, şu ya da bu siyasal oyunla, yeniden çıkmaza girecektir." (Talât Halman)
  2. [sıfat] Çözüme ulaşmayan, çözüm yolu olmayan

ÇATKIN

  1. [sıfat] Çatık
    • "Müftü bunu işitince çatkın bir çehre ile geldi." (Reşat Nuri Güntekin)

KAYKAÇ
...
ÜÇÜNCÜ

  1. [sıfat] Üç sayısının sıra sıfatı, sırada ikinciden sonra gelen
    • "Gelir vergisinin üçüncü taksitini verdik." (Burhan Felek)

AYAKÇI

  1. [isim] Ayak işlerinde kullanılan kimse
  2. Bir iş süresince tutulan hizmetçi
    • "Bütün ayakçılar, başta parkın kiracısı, kaymakam beyin masasına pervane." (Tarık Buğra)
  3. Gezici satıcı, çerçi
  4. Otobüs terminallerinde yolcuyu kendi şirketinden bilet almaya yönlendiren kimse

YÜZGEÇ

  1. [isim] Balıklarda ve yüzen memelilerde karın ve göğüste çift, sırt, kuyruk ve anüste tek olarak bulunan, hareketi ve dengeyi sağlayan organ
  2. [sıfat] Suda iyi yüzen (kimse veya hayvan)

ÇIPLAK

  1. [sıfat] Üstünde bulunması gereken giysi, örtü vb. bulunmayan, üryan, nü, cıbıl, cıbıldak
    • "Kız, çıplak tabanlarını bozuk yolda şaplata şaplata köyün içerisine doğru uzaklaştı." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Saçsız (baş)
  3. Üzerinde yeşillik olmayan (arazi)
    • "Irmağın başında kocaman, çıplak bir tek kavak vardı." (Halide Edip Adıvar)
  4. İçinde gerekli eşya bulunmayan
    • "Ankara tepelerinin birinde, boz renkli bir binanın çıplak ve dar bir odasında onunla karşı karşıyayız." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  5. [isim] Soyunmuş durumda olan vücudun resmi, nü
  6. Yoksul (kimse)
    • "Askerliğini yapmamış, beş parasız, çıplak bir Cemal'in nesi vardı evlenilecek?" (Necati Cumalı)
  7. Yalın, süssüz
    • "Çıplak bir anlatım."
  8. Olduğu gibi, apaçık

MARPUÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Nargileye takılan ve kolayca içmeyi sağlayan, hortum biçiminde uzun ve bükülgen boru
    • "Nargilesinin marpucunu ayırdı dudaklarının arasından." (Necati Cumalı)

ÇANGAL

  1. [isim] Ayakta güreşirken karşı güreşçinin koltuğu altından bir kolu sokarak bir ayakla o güreşçinin bir bacağına çengel taktıktan sonra onu öne doğru eğip başı üzerinden atma oyunu

ÇIRALI

  1. [sıfat] Çırası olan
    • "Çıralı tahta."

GÜVENÇ

  1. [isim] Güvenme duygusu, itimat
    • "Anneler babalar çocuklarını yarına güvençle yetiştireceklerdir." (Selim İleri)

SAPINÇ

  1. [isim] Özel bir görevin normal sonucuna ulaşmasına engel olan sapıklık, aberasyon
  2. Işık hızının sonlu olmasından dolayı bir gök cisminin görünen konumu ile gerçek konumu arasındaki fark, aberasyon
  3. Bir mercek, ayna veya optik dizgenin odaklama özelliklerindeki yanlış, aberasyon

CİLTÇİ

  1. [isim] Kitapları ciltleyen kimse, mücellit
  2. Ciltevi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü