İçinde ç olan 5 harfli 514 kelime var. İçerisinde Ç harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ç harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ALMAÇ
-
-
[isim]
Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren cihaz, alıcı, reseptör
-
[isim]
Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren cihaz, alıcı, reseptör
- NALÇA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayakkabıların altına çakılan demir
-
Nal
-
[isim]
Ayakkabıların altına çakılan demir
- SAFÇA
-
-
[sıfat]
Biraz saf
- "Kopardığı parçayı safça bir gururla yere attı." (Necati Cumalı)
-
[zarf]
(sa'fça) Safçasına
-
[sıfat]
Biraz saf
- SESÇİ
-
-
[isim]
Radyoda, televizyonda ses kaydı yapan ve yayın sırasında ses düzenini ayarlayan teknik görevli, tonmayster
-
[isim]
Radyoda, televizyonda ses kaydı yapan ve yayın sırasında ses düzenini ayarlayan teknik görevli, tonmayster
- AÇLIK
-
-
[isim]
Aç olma durumu
- "Havada güzel güzel dönen bu kuşun, açlıkla, bu yılana saldıracağını hiç düşünmemiştim." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük." (Orhan Kemal)
- "Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Açlıktan ölmeyecek kadar yiyor."
-
Kıtlık
-
Aşırı istek içinde bulunma
- "İki arkadaş görülmemiş bir okuma açlığı içinde durmadan okuyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Aç olma durumu
- KÖSÇÜ
-
-
[isim]
Mehter takımında kös çalan kimse
-
[isim]
Mehter takımında kös çalan kimse
- ÇOPRA
-
-
[isim]
Balık kılçığı
-
Sık çalılık veya sazlık
-
[isim]
Balık kılçığı
- ÇÖZÜM
-
-
[isim]
Bir sorunun çözülmesinden alınan sonuç, hal
- "Mahallî idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri konusundaki denetim yargı yolu ile olur." (Anayasa)
-
Bir denklemde bilinmeyenlerin yerine konulduğunda o denklemi gerçekleştiren sayı veya sayılar
-
Bir problemi çözmek için verilenler üzerinde yapılacak işlemlerin gösterilmesi
-
[isim]
Bir sorunun çözülmesinden alınan sonuç, hal
- GÜÇLÜ
-
-
[sıfat]
Gücü olan, kuvvetli, yavuz
- "Hele kendini güçlü hissederse tetik ol, basbayağı saldırganlaşır." (Atilla İlhan)
-
Şiddeti çok olan
-
Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu
-
Nitelikleri ile etki yaratan, etkili
- "Kitabında ne kadar güçlü ve üslup sahibi bir yazar olduğunu belgeler." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Gücü olan, kuvvetli, yavuz
- ÇIRAĞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mum, kandil, lamba vb. ışık veren araç
-
Işık
-
[isim]
Mum, kandil, lamba vb. ışık veren araç
- GERÇİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Her ne kadar ... ise de, vakıa
- "Mahallen gerçi sakindir, sakindir ama civcivli de bir mahalledir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Her ne kadar ... ise de, vakıa
- ÇATAL
-
-
[isim]
İki veya daha çok kola ayrılan değnek
-
Yol, ağaç gibi kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri
-
Dallı olan şeylerin her kolu
-
Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç
- "Çatalı elinden düştü, ağzı açık kaldı." (Peyami Safa)
-
Dirgen
-
Bir tür olta iğnesi
-
[sıfat]
Ucu kollara ayrılmış
- "Çatal dal. Çatal yol."
-
[sıfat]
İki taraflı
- "Çatal anahtar."
- "Evlerinin önü çatal pınarlar / İçerler suyunu beni anarlar." (Halk türküsü)
-
[sıfat]
İki anlamlı, iki türlü anlaşılabilir
- "Çatal söz."
-
[isim]
İki veya daha çok kola ayrılan değnek
- ÇİTİL
- ...
- ÇOKÇA
-
-
[zarf]
Çok olarak
- "Benden utanırlar, odada çokça koca lakırtısı olsa kalkar kaçarlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Aşırı, fazla
- "Çokça alıngan olduğu için arkadaşları onunla sık sık bozuşuyor." (Salâh Birsel)
-
[zarf]
Çok olarak
- İÇKİN
-
-
[sıfat]
Varlığın içinde bulunan, varlığın yapısına karışmış olan, mündemiç
-
Yalnızca bilinçten olan, yalnızca bilinç içeriği olarak var olan, mündemiç
-
Deney içinde kalan, deneyi aşmayan
-
Dünya içinde, dünyada olan
-
[sıfat]
Varlığın içinde bulunan, varlığın yapısına karışmış olan, mündemiç
- UÇSUZ
-
-
[sıfat]
Ucu olmayan
- "Geçen günlerim bana dalgaları sayılmayan uçsuz bir deniz gibi göründü." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Ucu olmayan
- KÖÇEK
-
-
[isim]
Kadın kılığına girip oynayan erkek
- "Şehrin bütün köçekleri, çengileri çağrılsın!" (Turan Oflazoğlu)
-
Ağırbaşlı davranışları olmayan kimse
-
[isim]
Kadın kılığına girip oynayan erkek
- SAÇAK
-
-
[isim]
Bazı giyim eşyalarında veya döşemeliklerde kumaş kenarlarına dikilen süslü iplikten püskül
- "Perdenin saçağı."
-
Görünüşü bu püskülü andıran
- "Bak gene bir tutam saçak tütün kalmadı. bana yalnız tozları kalıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Havlu, halı vb.nin kenarı boyunca sarkan püskül
-
Bir yapının herhangi bir bölümünü güneş ve yağmurdan koruması için, o bölümden dışa taşkın ve altı boşta olarak yapılan örtü
-
Bir gaz ortama yerleştirilen ve yüksek bir potansiyel verilen ve nesnenin yüzeyinde oluşan ışık olayı
-
[isim]
Bazı giyim eşyalarında veya döşemeliklerde kumaş kenarlarına dikilen süslü iplikten püskül
- YAMAÇ
-
-
[isim]
Dağın veya tepenin herhangi bir yanı
- "İndiğimiz yamacın eteğinde küçük ve eski bir köy var." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Ön, kat, huzur
- "Kız, hele beri gel yamacıma." (Haldun Taner)
-
[isim]
Dağın veya tepenin herhangi bir yanı
- GEÇİM
-
-
[isim]
Geçinme işi, geçinme araçları, geçinme, maişet
- "Biri elbise askısı yapıyor, diğeri de yapılanları satıyor, böylece geçimlerini doğrultuyorlardı." (Samiha Ayverdi)
-
Anlaşma, uyum
- "Aralarında geçim yok."
-
[isim]
Geçinme işi, geçinme araçları, geçinme, maişet