İçinde ü olan 4 harfli 152 kelime var. İçerisinde Ü harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ü harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ü harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜRT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Ölmüş, gebermiş (hayvan)
-
[sıfat]
Ölmüş, gebermiş (hayvan)
- ÜREM
-
-
[isim]
Faiz, getiri
-
[isim]
Faiz, getiri
- ÖZÜR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme veya bu kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret
- "Harp tarihi bu saldırı için hiçbir özür bulamayacaktır." (Falih Rıfkı Atay)
- "Onları, ayakta bekleyenleri görünce özür diledi." (Nezihe Araz)
-
Sakatlık, bozukluk, eksiklik veya elverişsizlik
- "Bu evin birtakım özürleri var. Özrüm var, uzun yol yürüyemem."
- "Karyolasına ilişti, odası için özür dileyip dilememeyi düşündü." (Peyami Safa)
-
Kusur, defo
-
Bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme veya bu kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret
- JÜRİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Seçiciler kurulu
-
Hakem heyeti
-
[isim]
Seçiciler kurulu
- GÜNÜ
-
-
[isim]
Kıskançlık, çekemezlik, haset
-
Zamanından önce doğan yavru
-
[isim]
Kıskançlık, çekemezlik, haset
- ÜCRA
-
-
[sıfat]
Çok uçta, kenarda veya uzakta bulunan
- "İşte, Marmara'nın uzak ve ücra bir köşesinde uyuyan bu küçük nahiyeciğe hürriyet böyle geldi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Çok uçta, kenarda veya uzakta bulunan
- SÜRÜ
-
-
[isim]
Evcil hayvanlar topluluğu
- "Karşıki yamaçların sırtında kısrak sürüleri çanlarını sallayarak otluyordu." (Refik Halit Karay)
- "Onda hısım akraba sürüsüne bereket!"
-
Bir insanın bakımı altındaki hayvanların tümü
-
Birlikte yaşayan hayvan topluluğu
-
Yönlendirilebilen insan topluluğu
- "Sokaklarda alay geçerken başka çocuklar da sürüye katılır, mektebe kadar giderler." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Evcil hayvanlar topluluğu
- ÜZRE
-
-
[edat]
Bakınız üzere
-
[edat]
Bakınız üzere
- KÜRK
-
-
[isim]
Bazı hayvanların, giyecek yapmak için işlenmiş postu
-
[sıfat]
Bu posttan yapılmış
- "Kürk manto."
-
Hayvan postundan yapılan giysi
- "Ben yatağımın üstünde, kürkümün içinde soğuktan titreyerek oturuyorum." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bazı hayvanların, giyecek yapmak için işlenmiş postu
- MÜZE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı
- "O devirlere ait yatağanlar, baltalar paslanmamış çelikleriyle müzelerimizdedir." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[isim]
Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı
- ÖŞÜR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ondalık
-
[isim]
Ondalık
- ÖĞÜT
-
-
[isim]
Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat
- "Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk." (Aka Gündüz)
- "Ayağını denk al yavrum, ateşle oyun olmaz, diye öğüt verdi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat
- KÜME
-
-
[isim]
Tümsek biçimindeki yığın
-
Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup
- "Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler." (Nabizade Nazım)
-
Tomar
-
Bir sınıfta öğrencilerin, belli bir eğitim ve öğretim amacıyla bir süre için oluşturdukları takım veya öbek
-
Takımların durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak belli sayıdaki takımdan oluşturulan topluluk, lig
-
Koşularda, kendiliğinden oluşan yarışçı gruplarının her biri
-
[isim]
Tümsek biçimindeki yığın
- KÜRT
- ...
- ÜLKÜ
-
-
[isim]
Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal
- "Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür." (Atatürk)
-
İnsanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke, örnek yargı ölçüsü, mefkûre, ideal, vizyon
- "Bu yarının dünyasını, insanlığını düzenleyecek ülkünün sahipleri!" (Halide Edip Adıvar)
-
Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal
-
[isim]
Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal
- NÜVE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin özü, çekirdek
-
[isim]
Bir şeyin özü, çekirdek
- OBÜS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yüksek ve alçaktan mermi atabilen kısa namlulu top
-
[isim]
Yüksek ve alçaktan mermi atabilen kısa namlulu top
- HÜMA
- ...
- MÜLK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ev, dükkân, arazi vb. taşınmaz mal
-
Vakıf olmayıp doğrudan doğruya birinin malı olan yer veya yapı
-
Devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünü, ülke
- "Adalet mülkün temelidir."
-
[isim]
Ev, dükkân, arazi vb. taşınmaz mal
- TÜLÜ
-
-
[isim]
Uzun tüylü, özel güreşlerde yararlanılan erkek deve
-
[isim]
Uzun tüylü, özel güreşlerde yararlanılan erkek deve