İçinde ö olan 6 harfli 307 kelime var. İçerisinde Ö harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ö harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÖTÜRME

  1. [isim] Ötürmek işi veya durumu

KÖRLÜK

  1. [isim] Görme engellilik
  2. Kesmez olma durumu
    • "Bileği taşındaki bıçak bir ileri gidiyor, bir geriliyor, ağzının körlüğünü yok ediyordu." (Tarık Dursun K)
  3. Dikkatsizce ve beceriksizce yapılan iş
  4. Gerçeği görememe durumu
  5. Bitkilerin tomurcuk vermemesi durumu

ÖDEGEÇ
...
ÖMERLİ
...
ÖRMELİ
...
ÖVÜNME

  1. [isim] Övünmek işi, kıvanç, iftihar
    • "Bu hatıralar sonradan birçok defa övünmeme vesile teşkil etmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)

KUAFÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kadın berberi
  2. Erkek berberi
  3. Güzellik salonu

CİNGÖZ

  1. [sıfat] Açıkgöz

ÇÖLLÜK

  1. [sıfat] Çölü çok olan
    • "Çöllük bir ülke."
  2. Çorak

KÖSELE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ayakkabı tabanı, bavul, çanta yapımında kullanılan, büyükbaş hayvanların işlenmiş derisi
    • "Kösele gibi et."
  2. [sıfat] Bu deriden yapılmış olan
    • "Kösele ayakkabı."

GÖRMEK

  1. [-i] Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
    • "Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm." (Aka Gündüz)
    • "Birini çağırıp o güvercinleri vereyim de sen de gör." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Peki ama sen Paşa babanı çok severdin ... göreceğin gelmedi mi?" (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Haydi göreyim seni, bu işi yapıver."
  2. Anlamak, kavramak, sezmek
    • "Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Bir saniye içinde hasret ve firkati hiç görmemişe dönersiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Yanına gidip konuşmak
    • "Bugün müdürü göreceğim."
  4. Bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek
  5. Belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamak
    • "Hangi memlekete gitsek resmî makamlar kadar halkın da rağbetini görürdük." (Falih Rıfkı Atay)
  6. Yapmak, etmek
    • "İş görmek. Masraf görmek."
  7. [-den] Kendisine yapılmak, bir davranışla karşılaşmak, maruz kalmak
  8. [-den] Almak
    • "Birinden ders görmek."
  9. [nsz] Bir şeye erişmek
    • "Cebi para görmek. Yardım görmek."
  10. Çok değer vermek
    • "Gözü yalnız parayı görüyor."
  11. [nsz] Bir işleme uğramak
    • "Teftiş görmek. Tedavi görmek."
  12. [nsz] Yüzü bir yöne doğru olmak, bakmak
    • "Ev güneş görüyor."
  13. Ziyaret etmek
  14. Karşılaşmak, rastlaşmak
  15. [-le] Gözlerin görmediği durumlarda başka duyu organlarıyla algılamak
    • "Körler parmaklarıyla görürler."
  16. [nsz] Sahne olmak, geçirmek
    • "Bu ova çok savaş gördü."
  17. Saymak, herhangi bir şey gibi görmek
  18. Gezmek
    • "Ankara'yı gördün mü?"
  19. Vermek
    • "Madem ikramiye kazandın, bizi de gör."
  20. Karşı oyuncunun yapacağı vuruşu önceden kestirip ona göre durum almak

GÖYNÜK

  1. [sıfat] Yanık, yanmış
  2. Güneşte yanmış
  3. İyice olmuş (yemiş)
  4. Acısı olan, elemli
  5. [isim] Orman yakılarak açılan tarla

BOKSÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Boks yapan kimse, yumruk oyuncusu

ÖLÜLÜK

  1. [isim] Cansız kalma durumu, cansızlık
    • "Kış müthiş olacak, kar yolları kapayacak, bembeyaz ovada ölülük uzayıp gidecek." (Sait Faik Abasıyanık)

BÖRTÜK

  1. [sıfat] Haşlanarak veya ateşte biraz kızartılarak pişmiş olan

GÖKMEN

  1. [sıfat] Mavi gözlü (kimse)

ÖDEŞME

  1. [isim] Ödeşmek işi

VEKTÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Doğrultusu, yönü, uzunluğu belirli olan ve bir ok işaretiyle gösterilen doğru çizgi
  2. Büyüklüğü ile yönü olan nicelik

BÖLMEÇ

  1. [isim] Ambalaj içinde bulunan malları birbirinden ayırmaya yarayan koruyucu parça

ÖMÜRLÜ

  1. [sıfat] Ömrü uzun olan
    • "Tanrı ömürlü etsin."
  2. Uzun süreli
    • "Arkadaşlıkları ömürlü olmadı."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü