İçinde ö olan 4 harfli 98 kelime var. İçerisinde Ö harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ö harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖLET
-
-
[isim]
Öldürücü hastalık salgını, kıran
-
[isim]
Öldürücü hastalık salgını, kıran
- ÖVGÜ
-
-
[isim]
Birini, bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı, methiye
- "İstanbul camilerinin övgüsü üstüne açtıkları konuşmalar bitmek bilmezdi." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Birini, bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı, methiye
- ÖTME
-
-
[isim]
Ötmek işi
-
[isim]
Ötmek işi
- MÖNÜ
-
-
[isim]
Bakınız menü
-
[isim]
Bakınız menü
- SÖRF
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Özel kayma aracı ve yelkenlisi ile denizde yapılan bir tür spor
-
[isim]
Özel kayma aracı ve yelkenlisi ile denizde yapılan bir tür spor
- ÖĞÜR
-
-
[isim]
Akran
- "Çoluk çocuk öylesine öğür oldular ki anları dışarıdan gören pekâlâ çok nüfuslu tek bir aile sanabilirdi." (Haldun Taner)
-
Takım, fırka, zümre
-
[sıfat]
Öğrenmiş
-
[sıfat]
Alışmış, yadırganmaz olmuş, menus
-
[isim]
Akran
- GÖRÜ
-
-
[isim]
Görme yetisi
-
Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret
- "Buranın görüsü geniş."
-
Dolaysız kavrama, birden kavrama
-
[isim]
Görme yetisi
- ÖNLÜ
- ...
- ÖÇLÜ
-
-
[sıfat]
Kin ve intikam dolu, öç alma isteğinde olan
- "Fransız general beyaz at üstünde Galata'dan geçtiği gün, tıpkı 1908 Meşrutiyeti'nin ilk günlerindeki gazete başyazıları gibi hınçlı ve öçlü idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Kin ve intikam dolu, öç alma isteğinde olan
- BÖCE
-
-
[isim]
Böcü
-
[isim]
Böcü
- KÖSE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bıyığı, sakalı çıkmayan (erkek)
- "Köse kâtip, gözlerini kırpıştırarak dinlemeye başlamıştı." (Kemal Tahir)
-
[sıfat]
Bıyığı, sakalı çıkmayan (erkek)
- ÖZGE
-
-
[sıfat]
Başka
- "Güzel sever diye isnat ederler / Benim haktan özge sevdiğim mi var?" (Karacaoğlan)
-
[sıfat]
Başka
- ÖZÜT
-
-
[isim]
Bir maddenin herhangi bir yolla elde edilmiş olan özü, ekstre
-
[isim]
Bir maddenin herhangi bir yolla elde edilmiş olan özü, ekstre
- ÖNCÜ
-
-
[isim]
Önde gidip haber ulaştıran kimse
-
Bir sanat ve düşünce akımını, çağına göre yeni bir görüşü başlatan kimse veya eser, müjdeci, avangart
-
[sıfat]
Önden gelen, önde olan, artçı karşıtı
-
Yürüyüşte kolun ilerisinden giden kıta, pişdar, artçı karşıtı
-
Önder, kılavuz
-
[isim]
Önde gidip haber ulaştıran kimse
- GÖLE
- ...
- ÖRÜŞ
-
-
[isim]
Örme işi veya biçimi
-
[isim]
Örme işi veya biçimi
- ÖREK
-
-
[isim]
Duvar
-
[isim]
Duvar
- KÖŞK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bahçe içinde yapılmış süslü ev, kasır
- "Bozuk ve tozlu yollardan tam bizim köşkün önüne geldik." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Bahçe içinde yapılmış süslü ev, kasır
- ÖĞÜN
-
-
[isim]
Kez, defa
-
Yemek vakti
- "Her öğün tıka basa yediği iki katlı ekmek kadayıfı ile.." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir vakitlik yemek
-
[isim]
Kez, defa
- ÖREN
-
-
[isim]
Eski yapı veya şehir kalıntısı, harabe, virane
-
[isim]
Eski yapı veya şehir kalıntısı, harabe, virane