Başında i olan 6 harfli 225 kelime var. İ harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde i harfi olan kelimeler listesine ya da sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında i bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İMANIM
-
-
(imanım) "kardeş, arkadaş" anlamında bir seslenme sözü
- "Ben bu devreyi geçirinceye kadar imanım gevremiştir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
(imanım) "kardeş, arkadaş" anlamında bir seslenme sözü
- İSTEME
-
-
[isim]
İstemek işi
- "İsteme adresi."
-
[isim]
İstemek işi
- İLKLİK
- ...
- İNDİFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Püskürme
-
Başkaldırma, isyan etme, ayaklanma
-
Kızamık, kızıl vb. hastalıklarda vücutta kırmızı lekeler görülme
-
[isim]
Püskürme
- İRONİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
İroniye dayalı
-
[sıfat]
İroniye dayalı
- İŞARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im
- "Noktalama işaretleri."
- "Annem eliyle, yüzüyle ne biçim işaret etti babama bilmiyorum ama hiç ses çıkarmadılar." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Başı ile evet işareti verdi." (Aka Gündüz)
- "Bu baş sallayışını bir tasdik işareti sayıp konuşmaya devam etti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Belirti, gösterge, alamet
- "Ben, yalnız bir noktaya işaret etmekle iktifa edeceğim." (Atatürk)
-
El, yüz hareketleriyle gösterme
- "Artık işaretleri bırakmış, konuşuyor, bir taraftan da saçlarını düzeltiyor." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im
- İTİZAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özür dileme
-
[isim]
Özür dileme
- İTİMAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güven, güvenç, emniyet
- "Onda fenne, müspet bilgiye karşı saf bir itimat vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "İtimat edilir, kanundan, hukuktan anlar birisine umumi bir vekâlet vereceğim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Güven, güvenç, emniyet
- İLANEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Duyuru yoluyla
-
[zarf]
Duyuru yoluyla
- İSTİVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birden çok şeyin birbirine eşit ve denk olması
-
[isim]
Birden çok şeyin birbirine eşit ve denk olması
- İTİBAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saygı görme, değerli, güvenilir olma durumu, saygınlık, prestij
- "Benim bir kuru itibardan başka neyim var bu dünyada kaybedecek?" (Necati Cumalı)
- "Biz sana ağabey diye itibar ediyoruz." (Burhan Felek)
- "Yaşarken de öldükten sonra da en büyük itibarı gördü." (Haldun Taner)
- "Paran kıtsa itibarın sağ olsun." (Memduh Şevket Esendal)
-
Borç ödemede güvenilir olma durumu, kredi
- "Başkalarının sözüne itibar etmez."
-
[isim]
Saygı görme, değerli, güvenilir olma durumu, saygınlık, prestij
- İLİŞME
-
-
[isim]
İlişmek işi
-
[isim]
İlişmek işi
- İSTİLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ülkeyi silah gücüyle ele geçirme
- "İstanbul'a geldiğim zaman Habeşistan istilası başlamak üzereydi." (Halide Edip Adıvar)
-
Yayılma, kaplama, sarma, bürüme
- "Sevgilimizi bazen de gürültülü bir neşe istila ederdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir ülkeyi silah gücüyle ele geçirme
- İYELİK
-
-
[isim]
Kendisinin olan bir şeyi yasa çerçevesi içinde istediği gibi kullanabilme hakkını taşıma durumu, sahiplik, mülkiyet
-
[isim]
Kendisinin olan bir şeyi yasa çerçevesi içinde istediği gibi kullanabilme hakkını taşıma durumu, sahiplik, mülkiyet
- İNANCA
-
-
[isim]
Güvence
-
[isim]
Güvence
- İNZİVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toplum hayatından kaçıp tek başına yaşama
- "İnziva yerim bazen limanda bir şileptir, bazen bir ada." (Refik Halit Karay)
-
Dış dünyayla bütün bağlarını keserek Tanrı'yla birleşebilmek için insanın kendi içine kapanması
-
[isim]
Toplum hayatından kaçıp tek başına yaşama
- İLİŞİK
-
-
[sıfat]
İliştirilmiş, eklenmiş, bağlanmış, merbut
- "Dilekçeye ilişik olarak sunulan belge..."
- "Onunla hiçbir ilişiğim kalmadı."
-
Bir şeyle ilgili, ilişkin, ait
- "Listelere ilişik açıklama, sabaha karşı aldığı bir telgraf kadar şaşırtıcıydı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
İlgi, bağlılık, ilişki, münasebet
- "Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir..." (Anayasa)
-
[isim]
Ek
- "Ayrıntılar ilişikte yazılıdır."
-
[sıfat]
İliştirilmiş, eklenmiş, bağlanmış, merbut
- İŞEMEK
-
-
[nsz]
İdrar torbasında biriken sidiği dışarı atmak, çiş yapmak
-
[nsz]
İdrar torbasında biriken sidiği dışarı atmak, çiş yapmak
- İSABET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hedefe varma, hedefi vurma
- "Bir kurşun isabetiyle öldü."
- "Düşman uçağı isabet aldı."
- "Kurşun hedefe isabet etti."
-
Piyango vb. şans oyunlarında, kazanma, çıkma, vurma
- "Piyangodan yüz bin lira isabet etti."
-
Öneri, düşünce veya söz, yerinde olma
- "Bu sözünde isabet var."
- "O hâlde yalnız çıkmış olduğuma çok isabet etmiştim." (Halide Edip Adıvar)
-
Yanılmazlık
- "Kapının yanına isabet eden ilk koltuktakinin tıraşı bitmişti." (Ömer Seyfettin)
-
Güzel rastlantı
- "Bize uğramanız isabet, biz de sizi arıyorduk."
-
[ünlem]
"Çok güzel, iyi oldu" anlamlarında kullanılan bir seslenme sözü
-
[isim]
Hedefe varma, hedefi vurma
- İVEĞEN
-
-
[sıfat]
Aceleci
- "Ben, dedim, iveğen değilim, düşünmekten de korkmam." (Memduh Şevket Esendal)
-
Çabuk ilerleyen, akut
- "İveğen hastalık."
-
[sıfat]
Aceleci