Başında i olan 5 harfli 212 kelime var. İ harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde i harfi olan kelimeler listesine ya da sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında i bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İLMEK
-
-
[isim]
Çözülmesi kolay düğüm, eğreti düğüm, ilmik
-
[isim]
Çözülmesi kolay düğüm, eğreti düğüm, ilmik
- İLKEL
-
-
[sıfat]
İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif
- "İran'da ve Afganistan'da bu aşiretleri idare edenlerin ilkel planda kalmış menfaatleri var." (Çetin Altan)
-
Sanatta yalın bir nitelik gösteren, yapmacıksız olan, primitif
-
[isim]
Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad
-
Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz
-
Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif
-
[sıfat]
İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif
- İLAHİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
"Bu ne hâl, ne tuhaf" gibi şaşma, sitem bildiren bir söz
- "İlahi Eda abla! Güzele bakmanın sevap olduğunu bilmez misin sen?" (Necati Cumalı)
-
[ünlem]
"Bu ne hâl, ne tuhaf" gibi şaşma, sitem bildiren bir söz
- İTLİK
-
-
[isim]
İt olma durumu veya itçe davranış
- "Hatıralarda ırza ve namusa taarruzu, itliği kalmıştı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
İt olma durumu veya itçe davranış
- İKLİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yeryüzünün herhangi bir yerinde hava olaylarına bağlı olarak gerçekleşen etkilerin uzun yılların ortalamasına dayanan durumu, abuhava
-
Ülke, diyar
- "Geceleri çalışmak, gündüzlerinin çok sıcak olduğu iklimlerde alışılmış manzaralardandır." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yeryüzünün herhangi bir yerinde hava olaylarına bağlı olarak gerçekleşen etkilerin uzun yılların ortalamasına dayanan durumu, abuhava
- İŞLEK
-
-
[sıfat]
Çok işleyen, canlı, hareketli
-
Özenmeden, çabuk yazıldığı hâlde okunaklı ve güzel olan (yazı)
- "İşlek, açık bir yazı. Bir kadın elinden çıkma." (Tarık Dursun K)
-
[sıfat]
Çok işleyen, canlı, hareketli
- İBZAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Esirgemeden bol bol verme, yapma veya söyleme
- "Onu usta bir kuyumcu gibi işlemişsiniz, şeklinde bir cümle ile iltifatlarını ibzal ettiler, beni onurlandırdılar." (Talât Halman)
-
[isim]
Esirgemeden bol bol verme, yapma veya söyleme
- İPLİK
-
-
[isim]
Pamuk, keten, yün, ipek, naylon vb. dokuma maddelerinin uzun, ince liflerinden her biri
-
Bu liflerin birlikte bükülmüş ve çekilmiş durumu
- "İpek ipliği. Pamuk ipliği."
-
Fasulye, bakla vb. sebzelerin veya bazı meyvelerin lifi
-
[isim]
Pamuk, keten, yün, ipek, naylon vb. dokuma maddelerinin uzun, ince liflerinden her biri
- İSPAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanıt ve kanıt göstererek bir şeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma, kanıtlama, tanıtlama, tanıt
- "Benimkinin amcama ait olduğunu ispat için şahitlerim ve vesikalarım vardır." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Yeni doğan güneş, sinirlerimi yatıştırmış, korkularımın boş olduğunu bana ispat etmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Tanıt ve kanıt göstererek bir şeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma, kanıtlama, tanıtlama, tanıt
- İTMAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bitirme, tamamlama
-
[isim]
Bitirme, tamamlama
- İLHAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Esin
- "Kendimden ilhamı kurumuş bir sanatçı olarak bahsetmiştim." (Halide Edip Adıvar)
- "Bu rüyayı ilham eden belki de bu halkaların kokusu idi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Tanrı'nın, peygamberlerin yüreğine doldurduğu tanrısal âleme özgü duygu ve düşünceler
-
[isim]
Esin
- İPTAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yararlıktan, kullanıştan kaldırma, silme, bozma
-
Herhangi bir hükmün geçersiz olduğunu gerekçeleri ile göstererek çürütme
-
[isim]
Yararlıktan, kullanıştan kaldırma, silme, bozma
- İMECE
-
-
[isim]
Kırsal topluluklarda köyün zorunlu ve isteğe bağlı işlerinin köylülerce eşit şartlarda emek birliğiyle gerçekleştirilmesi
- "Gençlerle imeceye girme gücü yitirilmediği sürece yaşlanmanın ertelenebileceğini kanıtladı." (Ahmet Cemal)
-
Birçok kimsenin toplanıp el birliğiyle bir kişinin veya bir topluluğun işini görmesi ve böylece işlerin sıra ile bitirilmesi
-
[isim]
Kırsal topluluklarda köyün zorunlu ve isteğe bağlı işlerinin köylülerce eşit şartlarda emek birliğiyle gerçekleştirilmesi
- İBATE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Barındırma
-
[isim]
Barındırma
- İTHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin adına sunma, armağan etme
-
[isim]
Birinin adına sunma, armağan etme
- İBLİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şeytan
-
Kötü, düzenci kimse
- "Ne iblistir o Sezai, bir ben bilirim, bir de Allah..." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Şeytan
- İĞLİK
-
-
[sıfat]
İçinde herhangi bir sayıda iğ bulunan
- "Altı bin iğlik bir fabrika."
-
[sıfat]
İçinde herhangi bir sayıda iğ bulunan
- İSVEÇ
- ...
- İBRİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Su koymaya yarayan kulplu, emzikli kap
- "Maden ibrikler büyük bir sanatla yapılırdı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Su koymaya yarayan kulplu, emzikli kap
- İKRAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Konuğu ağırlama
- "Köylerinde bize her zaman portakalların en olmuşunu, şarapların en eskisini ikram ettiler." (Falih Rıfkı Atay)
- "Mal müdürü, vergi kâtibi, evkaf memuru gibi her zaman işinin düşeceği nüfuzlu adamlarla senli benli konuşur, odalarına uğradıkça başköşede ikram görürdü." (Refik Halit Karay)
-
Bir şeyi armağan olarak verme, sunma
- "Üstat, bunların ikram olduğunun farkında değildi." (Çetin Altan)
-
Alışverişte satıcının alıcıya yaptığı indirim
-
Sunulan şey
- "Konuklarına ikramları çoktu."
-
[isim]
Konuğu ağırlama