Başında i olan 4 harfli 133 kelime var. İ harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde i harfi olan kelimeler listesine ya da sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında i bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

İLİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bilim
    • "Kılıç gibi kesen ve şakırdayan mantığıyla ilmin askerleşmiş tipiydi." (Peyami Safa)
    • "Onun ilminden anlayan şoför seni istediği yere götürür." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Ayrıntı, özellik, nitelik

İHAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kuruntuya düşürme
  2. İki anlamı olan bir sözün akla en az gelen anlamının amaçlanarak kullanılması ve anlamı güçlendirmesi sanatı

İNDİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Herkesçe kabul edilebilecek bir temele bağlanamayıp yalnız bir kişinin kendi kanısına dayanan
    • "Bizden evvelki zamanların tarihleri hep değilse de ekseriyetle indi vesikalara istinat etmiştir." (Aka Gündüz)

İZAÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bunaltma, tedirgin etme, baş ağrıtma, can sıkma
    • "Bu vaka Bilal'i, uşakların izacından tamamen kurtardı." (Halide Edip Adıvar)
    • "Fısıltıları bu sakin adamı gıdıklıyor, izaç ediyor." (Halide Edip Adıvar)

İĞDE

  1. [isim] İğdegillerden, kokulu, sarı çiçekleri olan, çalı biçiminde bir ağaç (Elaeagnus)
  2. Bu ağacın zeytin biçiminde, kabuğu kırmızıya çalan sarı renkte, beyaz unlu, tadı mayhoş yemişi

İPÇİ

  1. [isim] İp üreten, yapan veya satan kimse

İĞNE

  1. [isim] Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç
    • "Sabah sabah davullar vurulup meydan kurulur. Aman öyle bir kalabalık olur ki iğne atsan yere düşmez." (Eflatun Cem Güney)
    • "İğne ile kuyu kazmak gibi bir şeydi oymacılık." (Çetin Altan)
    • "Sonunda doktorların ısrarıyla bir sürü kuduz iğnesi yedi." (Refik Erduran)
    • "Konuk kadının durgunluğu evdeki tedirginliktendi, iğne üstünde oturuyormuşçasına eğretiydi duruşu." (Burhan Günel)
  2. İki şeyi birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal araç
    • "Çengelli iğne. Toplu iğne."
  3. Toplu iğnenin süs olarak kullanılan, iri başlı, renkli bir türü
  4. Genellikle kadınların süs olarak elbiselerinin göğüs, yaka vb. yerlerine taktıkları süs eşyası
  5. Bazı araçların ucu sivri parçaları
    • "Pusula iğnesi."
  6. Bazı böceklerin kendilerini savunmak için kullandıkları organ
    • "Arının iğnesi. Akrebin iğnesi."
  7. Oltanın ucundaki küçük çengel
  8. Dokunaklı söz
  9. Bitkilerde yumurtacıkla tepecik arasındaki sapçık
  10. Şırınga
  11. Zerk yolu ile vücuda verilen ilaç
    • "Hekim hastaya hap yerine iğne verdi."
  12. Vücuda bu yolla ilaç verme işi
    • "Eczacının yaptığı bir adrenalin iğnesinden sonra gözlerini açtı." (Haldun Taner)

İŞBA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doyurma
  2. Doyma

İCMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Toplama
  2. İslam bilginlerinin bir konuda fikir birliği etmeleri

İŞAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yazı ile bildirme

İBİK

  1. [isim] Horoz, hindi vb.nin tepesinde bulunan kırmızı deri uzantısı
    • "Çocuğun yüzü ibik gibi kızardı." (Haldun Taner)
  2. Bazı kemiklerde bulunan ve kasların tutunmasına yarayan, çizgi durumunda pürtüklü çıkıntı
  3. Emzik
  4. Köşe, kenar, uç

İNŞA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yapı kurma, yapı yapma, kurma
    • "Köprü inşası."
  2. Düz yazı veya şiir kaleme alma, yazıya dökme
  3. Düz yazı

İLLA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Ne olursa olsun, hangi şartta olursa olsun, her hâlde, ille, illaki
    • "İlla seni evine kadar geçireceğim diye ayak diriyor." (Haldun Taner)
  2. Hele, özellikle

İHYA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yeniden canlandırma, diriltme
    • "Eskisinden daha çok gelsinler, söylesinler, önlerine dökül, ağızlarını ara, bana gel, ne söylediklerini haber ver, ihya olursun be Tevfik!" (Halide Edip Adıvar)
  2. Çok iyi duruma getirme, geliştirme, güçlendirme
  3. Yeni bir güç, umut, erinç verme

İTFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Söndürme
  2. Sönüm
  3. Sönüm

İBRA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Aklama, temize çıkarma

İMLA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yazım
    • "İmla bahsi, yalnız bizde değil, Fransa'da dahi gariplikler uyandırmıştır." (Ahmet Rasim)
  2. Doldurma, doldurulma
    • "Tarihî inkılabımızın bir sahifesi, İkinci İnönü zaferiyle imla edildi." (Atatürk)

İNCE

  1. [sıfat] Kendi cinsinden olanlara göre, dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı
    • "İnce minare. İnce değnek. İnce kitap."
    • "Annesinin bu meseleyi nasıl ince eleyip sık dokuyacağını biliyordu." (Orhan Kemal)
  2. Zayıf
    • "Sarışın, kuru, ince bir kadındı." (Yahya Kemal Beyatlı)
  3. Taneleri ufak, iri karşıtı
    • "İnce un. İnce kum."
  4. Aşırı özen gerektiren, kaba karşıtı
    • "İnce nakış."
  5. Ayrıntılı
    • "Bugün temizlikçi geliyor. Şöyle ince bir temizliğe..." (Tomris Uyar)
  6. Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar)
  7. Tiz (ses), pes karşıtı
    • "İnce bir çocuk sesinin hırçınlaştığı, ağladığı işitildi." (Reşat Nuri Güntekin)
  8. Hafif, gücü az
    • "Hiçbir hareket bu gülüş kadar belirsiz ve ince değildir." (Sait Faik Abasıyanık)
  9. İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılı
    • "Benim hasta olduğum günlerde her şey uzun uzun düşünülmüş, ince hesaplarla hazırlanmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
  10. Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtı
    • "Dostum şair, yazar Sabahattin Teoman, yazdığı ince bir mektupla durumu düzeltiyor."

İZİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şey yapmak için verilen veya alınan özgürlük, müsaade, ruhsat, icazet, mezuniyet
    • "Viyana'dan döneli bir ay olmuştu ve izni üç hafta sonra bitiyordu." (Halide Edip Adıvar)
    • "Çalıştığı bankanın müdürlerinden birinin kızıyla nişanlanmak için izin alıp Edirne'ye gitmişti." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Annemden Hasan'la beraber Yeşilköy'e gitmek için izin istedim." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kendisi belediyeden birkaç gün izin kopararak onları ziyaret edecekti." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir kimseye çalıştığı yerce verilen tatil
    • "Yıllık iznini kullanıyor."

İBİS

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Leyleksilerden, Afrika ve Batı Asya'nın sulak yerlerinde yaşayan bir kuş, Mısır turnası (İbis aethiopica)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü