Başında i olan 3 harfli 17 kelime var. İ harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde i harfi olan kelimeler listesine ya da sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında i bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işi yapma, yerine getirme
- "Hürmetlerimi kendim ifa eder, mektup yazarım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Ödeme
-
[isim]
Bir işi yapma, yerine getirme
- İRİ
-
-
[sıfat]
Olağandan daha hacimli, olağanı aşan büyüklüğü olan, ince karşıtı
- "Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Olağandan daha hacimli, olağanı aşan büyüklüğü olan, ince karşıtı
- İTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Verme, ödeme
-
[isim]
Verme, ödeme
- İDE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Düşünce
-
[isim]
Düşünce
- İKİ
-
-
[isim]
Birden sonra gelen sayının adı
- "Nerelerdesiniz, İhsan Bey? Hem sabah sabah iki ayağımı bir pabuca sokuyorsunuz hem ortalarda görünmüyorsunuz." (Atilla İlhan)
- "İyi geçim iki baştan olur."
- "O, keyfini etsin; karşılaştığı bir ahbapla iki çift lakırtı etsin de siz ne olursanız olun." (Nurullah ataç)
- "İki dirhem bir çekirdek kadınların başlarında şemsiye, ellerinde de yelpaze." (Salâh Birsel)
-
Bu sayıyı gösteren 2, II rakamlarının adı
- "Amcasının evinde Allah hakkı için söylüyorum, iki elim yanıma gelecek, cami vardı." (Sadri Ertem)
-
[sıfat]
Birden bir artık
- "Bir sokak başında kavga eden iki çocuğu ayırdı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Birden sonra gelen sayının adı
- İLK
-
-
[sıfat]
Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı
- "Gözlerini açınca ilk işi saatine bakmak oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Herhangi bir şeyin en önde olanı, önce geleni
- "İnsanı insan yapan duyguların ilkidir aşk." (Necati Cumalı)
-
[zarf]
Birinci olarak, en başta
- "İlk hatırladığım olay..."
-
[sıfat]
Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı
- İYE
-
-
[isim]
Kendisinin olan bir şeyi, yasaya uygun olarak dilediği gibi kullanabilen kimse, sahip
-
[isim]
Kendisinin olan bir şeyi, yasaya uygun olarak dilediği gibi kullanabilen kimse, sahip
- İMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dolaylı olarak anlatma, üstü kapalı olarak belirtme, işaretleme, anıştırma, ihsas
- "Başkalarına ima ile bile söylemekten çekindiğim en mahrem şeyleri bilen insandın sen." (Peyami Safa)
- "Öyle bir şey olsa laf arasında muhakkak ima ederdi." (Haldun Taner)
-
Açıkça belirtilmeyen, dolaylı olarak anlatılan şey
-
[isim]
Dolaylı olarak anlatma, üstü kapalı olarak belirtme, işaretleme, anıştırma, ihsas
- İNİ
-
-
[isim]
Kayınbirader
-
[isim]
Kayınbirader
- İNÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Futun on ikide biri olan, uzunluğu 2,54 cm olan İngiliz uzunluk ölçü birimi, parmak, pus
-
[isim]
Futun on ikide biri olan, uzunluğu 2,54 cm olan İngiliz uzunluk ölçü birimi, parmak, pus
- İSA
- ...
- İLA
-
-
[edat]
...-den, ...-e kadar
- "Sınıfın mevcudu on ila on beş kişi arasında değişiyor."
-
[edat]
...-den, ...-e kadar
- İYİ
-
-
[sıfat]
İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı
- "Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum." (Falih Rıfkı Atay)
- "Ağrılarıma bu ilaç iyi geldi."
- "İyi ki o günkü acı ile ölmemişiz." (Falih Rıfkı Atay)
- "Yuvarlak, şen yüzlü, zaman zaman ince ve alaylı ışıldayan bir tanesi iyi saatte olsunlar ile temasta olduğu zaman şaşılaşan kara gözlü, orta yaşlı bir kadın." (Halide Edip Adıvar)
-
Bol, yararlı, kazançlı
- "İyi yağmur yağdı."
- "Saçma sapan şeylerle kafamı şişirmesen iyi edersin." (Refik Halit Karay)
- "Palto üstüne iyi geldi."
- "Bu elbise size iyi gidiyor."
-
Çok
- "İyi para kazandı."
-
Uğurlu, hayırlı, iyilik getiren
- "İyi haber."
-
Esen, sağlıklı
- "İyi misiniz?"
-
Yerinde, uygun
- "İyi bir cevap."
-
Doğru olan
- "İyisi bu işe karışmamaktır."
-
Yeterli, yetecek miktarda olan
- "Bu yün, hırka için iyidir."
- "Annemin simasını şimdi iyi hatırlayamıyorum." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Öğrencinin değerlendirilmesinde kullanılan orta ile pekiyi arasındaki not
-
[zarf]
İstenilen, beğenilen, yerinde, yararlı, uygun bir biçimde
- "İyi konuştu."
- "Bunun çocukları iyi çıktıkları için ölünceye kadar babalarına bakmışlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı
- İTİ
-
-
[isim]
İtici güç, ilham verici
- "Hayalî aşklar ona yaratmalarında en sıcak iti oluyor, iç iklimini uzun süre ısıtıyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
İtici güç, ilham verici
- İLE
-
-
[bağlaç]
Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz
- "Çabuk bir süvari ile bana haber gönderiniz." (Ömer Seyfettin)
- "Güneşin batmasıyla beraber hava soğuyuverdi."
-
Bazı soyut adlara getirildiğinde durum bildiren zarflar oluşturan bir söz
- "Merhametle ona bakıyordu."
- "Mektup yazmakla beraber telgraf da çekti."
-
Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz
- "Annesi ile (annesiyle) babası geldiler. Leyla ile Mecnun. Gelmeleri ile gitmeleri bir oldu."
- "Yıllarca çalışmakla beraber yine başaramadı."
-
[bağlaç]
Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz
- İRS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalıtım
-
[isim]
Kalıtım
- İSE
- ...