Hesabını Görmek

  1. alacağını verip ilişiğini kesmek
    • "Oraya çıkınca hamallara onar kuruştan hesap göreceksin." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Hesap verin bakalım, nerelerde sürtüyordunuz bu saatlere kadar?" (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Meclis kapanacak ve orada hükûmeti hesaba çekeceklermiş." (Atatürk)
    • "Hem benim avukat veya yargıç olmak isteyip istemediğimi de hesaba kattıkları yoktu." (Necati Cumalı)
  2. cezalandırmak
    • "Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Evvela, sana birkaç haftadır mektup yazamayışımın hesabını vereyim." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. ücretini ödemek
    • "Al eline kalemi, şu benim hesapları görüver." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Kemeraltı Caddesi'ne varınca arabadan inerek hesabını gördüm." (Halit Ziya Uşaklıgil)

Kelime Anlamı Kaynağı : Türk Dil Kurumu (TDK) Güncel Türkçe Sözlüğü

Şunlara da göz atmak isteyebilirsiniz: