Başında har olan 5 harfli 16 kelime var. Har ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde har olan kelimeler listesine ya da sonu har ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında har bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
HAR
2 Harfli Kelimeler
AH, AR, HA, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HARIN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir şeyden huylanıp yürümeyen, geri geri giden (hayvan)
-
Hain, huysuz
-
Obur
-
[sıfat]
Bir şeyden huylanıp yürümeyen, geri geri giden (hayvan)
- HARLI
-
-
[sıfat]
Kuvvetli, harıl harıl yanan
- "Cezveyi ateşin harlı tarafına sürmez." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kuvvetli, harıl harıl yanan
- HARAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerden, bir kimseden zorbalıkla alınan para
-
Osmanlı Devleti'nde Müslüman olmayanların devlete ödemekle yükümlü oldukları vergi
-
Osmanlı Türklerinde genellikle toprak sahiplerinden devletçe alınan vergi
-
[isim]
Bir yerden, bir kimseden zorbalıkla alınan para
- HARAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çoğu kıldan dokunmuş, büyük çuval
- "Yedi harar malı bir seferde kamyona yükledi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Çoğu kıldan dokunmuş, büyük çuval
- HARBİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ateşli silahların içini temizlemekte kullanılan çubuk, harbe
- "Haydi biraz harbi bas bakalım." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Doğru, hilesiz, temiz, mert
- "Camiada onu pek ciddiye almazlar ama ben severim, harbi kızdır." (Ahmet Ümit)
-
[isim]
Ateşli silahların içini temizlemekte kullanılan çubuk, harbe
- HARTA
-
-
[isim]
"Sırasız, saygısız davranışlarda bulunmak" anlamındaki hartası hurtası olmamak deyiminde geçen bir söz
-
[isim]
"Sırasız, saygısız davranışlarda bulunmak" anlamındaki hartası hurtası olmamak deyiminde geçen bir söz
- HARİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Açgözlü
-
[sıfat]
Açgözlü
- HARAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı
- "Uyku bana haram oldu."
-
Yasak
-
[sıfat]
Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı
- HARIM
-
-
[isim]
Sebze ve meyve bahçesi
-
Tarla ve bahçe çevresindeki çit
- "Tarlasına harım çevirmek için dün Matarlı tepelerinde kestiği pırnal fidanı dalları harman yerinde koca bir yığın hâlinde durmakta idi." (Nabizade Nazım)
-
[isim]
Sebze ve meyve bahçesi
- HARBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısa mızrak
-
Harbi
-
[isim]
Kısa mızrak
- HAREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm, selamlık karşıtı
- "Harem, ihtiyar hatunların bembeyaz patiska sedirli küçük köşe odalarında kalmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bu bölümde oturan kadınların hepsi
-
Karı, eş
- "... gelen doktormuş, bizim doktor Hüsnü Bey... Haremim hastalanmış da." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm, selamlık karşıtı
- HARAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran
- "Duvarları yıkılmış, çatıları yanmış, harap bir köyün hizasına gelince yaver atından atladı." (Ömer Seyfettin)
- "Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir." (Atatürk)
- "Ona zamanın harap edemeyeceği bir abide yapmak istedi." (Halide Edip Adıvar)
- "Parkın eski güzelliği kalmadı, ne kadar harap oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bitkin, yorgun, perişan
- "Kiraz yemekten insanlar harap, perişan olurdu." (Refik Halit Karay)
-
Çok sarhoş
-
[sıfat]
Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran
- HARİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Girilmesi yabancıya yasak olan, kutsal tutulan, korunulan yer
-
[isim]
Girilmesi yabancıya yasak olan, kutsal tutulan, korunulan yer
- HARİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dış, dışarı
- "Hemen on dakika yürüyünce kasaba haricine çıkılır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yabancı ülke, dışarı
- "On yıl hariçte kalmış."
-
[zarf]
Dışta kalmak üzere, dışında sayılmak üzere, müstesna
- "Dişçi koltuğu hariç, kim bir koltuğa oturursa kendini bir şey zanneder." (Burhan Felek)
-
[isim]
Dış, dışarı
- HARIL
- ...
- HARİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İpek
-
[isim]
İpek