Başında h olan 5 harfli 281 kelime var. H harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde h harfi olan kelimeler listesine ya da sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında h bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HAVZA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bölge, mıntıka
    • "Zonguldak kömür havzası."
  2. Dağ veya tepelerle sınırlanmış, suları aynı denize, göle veya ırmağa akan bölge
    • "Kızılırmak havzası."
  3. Yer kabuğundaki kıvrımların çukur, alçak yeri, tekne
  4. Tekne

HELİK

  1. [isim] Duvar örülürken büyük taşların arasına konulan ufak taşlar

HİCAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Klasik Türk müziğinde dügâh perdesinde karar kılan bir makam
  2. Klasik Türk müziğinde do diyez notasını andıran perde

HADDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Madenleri tel durumuna getirmek için kullanılan ve türlü çapta delikleri olan çelik araç

HANIM

  1. [isim] Kız ve kadınlara verilen unvan, bayan
    • "Ülker Hanım."
  2. Kadın, eş
    • "Yok bizim hanım öyle değildir." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Toplumsal durumu, varlığı iyi olan, hizmetinde bulunulan kadın
    • "Becerikli hâliyle Zeynep'e ve hanımına ait bütün işleri elinin içine almıştı." (Halide Edip Adıvar)
  4. [sıfat] Kadınlığın bütün iyi niteliklerini taşıyan
    • "Hanım kadın. Hanım kız."

HİMEN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kızlık zarı

HÖYÜK

  1. [isim] Tarih boyunca türlü nedenlerle yıkılan yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesiyle oluşan ve çoğu kez içinde yapı kalıntılarının gömülü bulunduğu yayvan tepe
  2. Toprak yığını, küçük tepe

HIŞIM

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Öfke, kızgınlık
    • "Hareketlerinde o eski hışım kaybolmuştu." (Necati Cumalı)

HUTBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cuma ve bayram namazlarında minberde okunan dua ve verilen öğüt

HAKİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Aşağı görülen, değersiz, hor

HELME

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Fasulye, pirinç, buğday vb. taneler kaynatıldığında nişastanın çökelmesiyle oluşan koyu sıvı
  2. Bazı bitkilerin kök, çiçek ve tohumlarında bulunan koyu kıvamlı madde

HÜCRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnce bir zar içindeki protoplazma ve çekirdekten oluşmuş, bir organizmanın yapı ve görev bakımlarından en küçük birliği, göze
  2. Küçük oda
  3. Tutukluların veya hükümlülerin yalnız olarak kapatıldıkları küçük oda
    • "Sonunda hücresine götürdüler de boylu boyunca uzanabildi." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Siyasi bir inançla gizli olarak çalışan bir örgütün genellikle aynı yerde çalışanlarının oluşturduğu topluluk

HATİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Sesi işitilen fakat kendisi görülmeyen
  2. [isim] Gaipten işitilen ses
  3. [isim] Gaipten seslenir gibi haber veren melek

HELAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı
    • "Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal." (Mehmet Akif Ersoy)
    • "Alacağımı sana helal ediyorum, anandan emdiğin süt gibi helal olsun."
    • "Yol güzel, tarlalar cömert / Helal olsun yol parası." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Ben helal süt emmiş adamım, ağabey." (Haldun Taner)
  2. Kurallara, geleneklere uygun
  3. [isim] Nikâhlı eş
    • "Helal olsun, bunu senden beklemezdim."
  4. [zarf] Kurallara, geleneklere uygun olarak
    • "Helal kazanılmış para."

HOZAN

  1. [isim] Dinlenmeye bırakılmış, birkaç yıl işlenmemiş tarla

HÜSÜN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güzellik

HAFİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı
    • "Çok hafif geldiği için düvene ağır bir taş oturtmuşlardı." (Reşat Enis)
    • "Bu soğukta çok hafif giyinmişsin."
    • "Sağduyunuzu, yanlışlıkla doğruyu ayırt etme yeteneğinizi hafife almaktadır." (Haldun Taner)
  2. Güç veya yorucu olmayan, kolay
    • "Hafif bir iş."
  3. Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa
    • "Hafif bir kadın."
  4. Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek)
    • "Onlar da akşam yemeğini pek hafif yerlerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. Kalınlığı veya yoğunluğu az olan
    • "Dışarıda yanan lambanın aydınlığıyla burası hafif bir karanlık içindeydi." (Memduh Şevket Esendal)
  6. Etkisi az olan, sert karşıtı
    • "Hafif bir içki."
  7. Önemli olmayan
    • "Hafif bir ceza."
  8. Çabuk uyanılan (uyku)
    • "Uykusu çok hafiftir."
  9. Çok dik olmayan (sırt, yokuş)
    • "Hafif bir meyilden indik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  10. Gücü az olan, belli belirsiz
    • "Kaskatı kesilmiş vücudu, suyun hafif akıntısına uyarak yavaş yavaş uzaklaştı." (Reşat Nuri Güntekin)
  11. Sıkıntısız, ferah, rahat
    • "Kendimi bugün çok hafif hissediyorum."

HAVUT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Deve semeri

HIDİV
...
HOTOZ

  1. [isim] Kadınların süs için saçlarının üstüne taktıkları, çeşitli renk ve biçimde yapılmış küçük başlık
  2. Tavus kuşu, tavuk vb.nin başında bulunan tüyler

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü