Başında göz olan 7 harfli 13 kelime var. Göz ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde göz olan kelimeler listesine ya da sonu göz ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında göz bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
G Z Ö Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
GÖZ
2 Harfli Kelimeler
ÖZ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÖZÜKÜŞ
- ...
- GÖZÜKME
-
-
[isim]
Gözükmek işi
- "Biraz daha tırmanınca ileride, çam ormanı gözükmeye başladı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Gözükmek işi
- GÖZLEME
-
-
[isim]
Gözlemek işi, tarassut
-
Özel araçlarla inceleme
-
[isim]
Gözlemek işi, tarassut
- GÖZYAŞI
-
-
[isim]
Gözyaşı bezlerinin salgıladığı, bazı etkilerle akan duru sıvı damlacıklarından her biri, yaş (II)
- "Her kadının gözyaşını dindireceğine kaniydi." (Peyami Safa)
-
[isim]
Gözyaşı bezlerinin salgıladığı, bazı etkilerle akan duru sıvı damlacıklarından her biri, yaş (II)
- GÖZETİM
-
-
[isim]
Gözetme işi, nezaret
- "Din ve ahlak eğitimi devlet gözetim ve denetimi altında yapılır." (Anayasa)
-
Himaye
-
Gözaltı
-
[isim]
Gözetme işi, nezaret
- GÖZDAĞI
-
-
[isim]
Sonradan verilecek bir ceza ile korkutma, yıldırma, tehdit
- "Ona korku ve gözdağı aracı ile birtakım emirler verilir, yasaklar konur." (Haldun Taner)
- "Sarhoş ağabeyi, parası pulu ile gözdağı vermeye kalktı onlara." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Sonradan verilecek bir ceza ile korkutma, yıldırma, tehdit
- GÖZEMEK
-
-
[-i]
Kumaştaki deliği örerek kapatmak
-
Dikilen bitkilerin seyrek yerlerini sıklaştırmak
-
[-i]
Kumaştaki deliği örerek kapatmak
- GÖZETİŞ
-
-
[isim]
Gözetme işi veya biçimi
-
[isim]
Gözetme işi veya biçimi
- GÖZLEĞİ
-
-
[isim]
Gözetleme yeri
-
Dağların yüksek yerlerinde nişan almak için ağaç veya taştan yapılan belli yer
-
[isim]
Gözetleme yeri
- GÖZALTI
-
-
[isim]
Birinin, güvenlik kuvvetleri tarafından belli bir yerde belli bir süre alıkonulması, gözetim, nezaret
-
[isim]
Birinin, güvenlik kuvvetleri tarafından belli bir yerde belli bir süre alıkonulması, gözetim, nezaret
- GÖZÜNDE
-
-
(o kimseye) göre
- "İşkembe ayıklamaktan, bulaşık yıkamaktan göz açamıyordum." (Orhan Kemal)
- "Daha ileride denizin yüzünü birdenbire allak bullak eden akıntıya benzer bir çırpıntı oluyor, bu çırpıntı göz açıp kapayıncaya kadar kesiliyor." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Göz alabildiğine uzanan yeşil tepelerin, ruha ferahlık veren bir munis enginliği vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kocakarı yöntemlerine inanmayı göz ardı ettiğini söyleyemezdim." (Ayşe Kulin)
-
(o kimseye) göre
- GÖZETME
-
-
[isim]
Gözetmek işi
- "Yeryüzünde bir başına değilsiniz, başkalarının zevkini, hatırını da gözetmeniz gerekir." (Nurullah ataç)
-
[isim]
Gözetmek işi
- GÖZENEK
-
-
[isim]
Delikli bir nesnenin deliklerinden her biri
-
Pencere
-
Bir işlemede, örgüde, ipliklerin kesilmesi, ayrı tutulması yoluyla oluşturulan boşluk, ajur
-
Canlı dokularda dış deri üzerindeki küçük, basit açıklık, mesame
-
Bitkilerde solunum ve fotosentez için gerekli oksijen ve karbondioksit alışverişine, suyun buhar olarak dışarı atılmasına yarayan, yaprakların alt yüzeyinde çok sayıda bulunan, hücreler arasındaki küçük deliklerden her biri, mesame
-
Bir malzemenin içinde irili ufaklı boşlukların bulunması durumu, süngerimsi görünüş
-
[isim]
Delikli bir nesnenin deliklerinden her biri