Başında gö olan 6 harfli 51 kelime var. Gö ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde gö olan kelimeler listesine ya da sonu gö ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında gö bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÖMGÖK
-
-
[sıfat]
Her yanı mavi, masmavi
-
[sıfat]
Her yanı mavi, masmavi
- GÖYMEK
-
-
[-i]
Yakmak
-
[-i]
Yakmak
- GÖRKEM
-
-
[isim]
Göz alıcı ve gösterişli olma durumu, gösteriş, debdebe, ihtişam, tantana, haşmet, şatafat
-
[isim]
Göz alıcı ve gösterişli olma durumu, gösteriş, debdebe, ihtişam, tantana, haşmet, şatafat
- GÖRGÜL
- ...
- GÖRSEL
-
-
[sıfat]
Görme ile, görme duyusuyla ilgili, görmeye dayanan
-
[sıfat]
Görme ile, görme duyusuyla ilgili, görmeye dayanan
- GÖÇÜCÜ
-
-
[sıfat]
Göçme işini yapan
-
Mevsimine göre yer değiştiren (hayvan)
-
Genellikle şiddetli deprem sonrasında ağır hasara uğramış ve yıkılmak üzere olan (bina)
-
Ölümü yakın olan
-
[sıfat]
Göçme işini yapan
- GÖRMEZ
-
-
[sıfat]
Görme engelli
-
[sıfat]
Görme engelli
- GÖÇMEN
-
-
[sıfat]
Kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden (kimse, aile veya topluluk), muhacir
- "Ama biz de yeni göçmeniz, hâlden anlarız." (Nezihe Araz)
-
Sıcak iklimli ülkelere giden (hayvan)
-
[sıfat]
Kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden (kimse, aile veya topluluk), muhacir
- GÖZEVİ
-
-
[isim]
Göz yuvası
- "Şimdi yeşil mavi gözleri daha keskin, gözevleri daha çöküktü." (Selim İleri)
-
[isim]
Göz yuvası
- GÖREME
- ...
- GÖÇMEK
-
-
[-den]
Yerleşmek amacıyla mahalle, köy, şehir veya ülke değiştirmek
- "Selanik elden çıkınca ailesi İzmir'e göçmüştür." (Atilla İlhan)
- "En güzel halk türküleri çok sevilen bir insanın ansızın göçüp gitmesi ile kopan bir feryattır." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Bazı hayvanlar, sıcak iklimli ülkelere gitmek
-
[nsz]
Çökmek
-
[nsz]
Ölmek
-
Oturmak
- "Masaların arasından geçerek localardan birine gider, göçerlerdi." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[-den]
Yerleşmek amacıyla mahalle, köy, şehir veya ülke değiştirmek
- GÖRKLÜ
-
-
[sıfat]
Güzel, gösterişli
- "Üstünde, içeri doğru, büyük ve görklü bir yarım ay bükülür." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Güzel, gösterişli
- GÖÇKÜN
-
-
[sıfat]
Göçecek duruma gelmiş
- "Göçkün bir ev."
-
Göçebe
-
Yaşı ilerlemiş (kimse), çok yaşlı (kimse)
-
[sıfat]
Göçecek duruma gelmiş
- GÖRECE
-
-
[sıfat]
Bir şeye göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen, bağıl
-
[sıfat]
Bir şeye göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen, bağıl
- GÖRECİ
-
-
[isim]
Bağıntıcılık yanlısı olan kimse, bağıntıcı, rölativist
-
[isim]
Bağıntıcılık yanlısı olan kimse, bağıntıcı, rölativist
- GÖLLÜK
-
-
[sıfat]
Gölü olan (yer)
- "Memleketimiz geniş kıyıları, göllük, dağlık bölgeleri ile çekici bir turist memleketi olabilir." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Gölü olan (yer)
- GÖZLEM
-
-
[isim]
Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede
- "Onun romanları düş gücüne değil, gözlem gücüne dayanır." (Salâh Birsel)
-
İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede
-
Bir gök cismini, bir gök olayını çıplak gözle veya bir araç yardımıyla izleyerek görülen değerleri tespit etme işlemi, rasat
- "Gök bilimci gözlemle, kimya bilgini ise deneyle gerçeğe varmaya çalışır."
-
Bir yazı veya eseri yazmaya başlamadan önce konusuyla ilgili gerekli bilgi, deney, inceleme ve araştırma yapma işi
-
Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların sebeplerini bilmek için uygulanan bilimsel yöntem
-
[isim]
Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede
- GÖMMEK
-
-
[-i]
Yerin altına koyarak üstünü toprakla örtmek
-
Bir ölüyü toprağın içine yerleştirmek, defnetmek
- "Kızı artık uyuduğu yere temelli gömmeye hazırlanıyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-i]
Bir cenazeyi kaldırmak
- "Onu bugün gömdük."
-
[-i]
Birinin cenaze törenine katılmak
-
Bir nesnenin içine yerleştirmek, batırmak
- "Ben annemin çarşafına kafamı gömdüm." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Birinden daha çok yaşamak
- "Sen bu sağlam bünye ile daha pek çok kimseyi gömersin."
-
[-i]
Yerin altına koyarak üstünü toprakla örtmek
- GÖKŞİN
-
-
[isim]
Maviye yakın renk
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Maviye yakın renk
- GÖKEVİ
-
-
[isim]
Gök olaylarını yıldızların, güneş, ay ve gezegenlerin konumlarını, hareketlerini küresel bir kubbenin iç yüzeyinde, çeşitli araçlarla gösteren yapı, yıldızlık, planetaryum
-
[isim]
Gök olaylarını yıldızların, güneş, ay ve gezegenlerin konumlarını, hareketlerini küresel bir kubbenin iç yüzeyinde, çeşitli araçlarla gösteren yapı, yıldızlık, planetaryum