Sonunda gi olan 5 harfli 23 kelime var. Gİ ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde gi olan kelimeler listesine ya da başında gi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇENGİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çalgı eşliğinde oynamayı meslek edinmiş kadın
- "Eski Galata'dan artakalmış çengiler zilzurna dağılıyorlar." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Çalgı eşliğinde oynamayı meslek edinmiş kadın
- SEVGİ
-
-
[isim]
İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
- "Sevgi ve dostluk şu dünyada o kadar az bulunan şeyler ki." (Haldun Taner)
- "Makedonya'da savaşmıştı ve Türk köylüsüne karşı büyük sevgi besliyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
- BİLGİ
-
-
[isim]
İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat
- "Bildiği ahbaplardan Sami Bey hakkında bilgi edinme ve tanışma yolu bulmak." (Refik Halit Karay)
- "Sormuş, soruşturmuş, ailesi ve çevresine ilişkin bir sürü bilgi toplamıştı." (Atilla İlhan)
-
Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf
- "Babası, önce ona, Mazlume ve ailesi hakkında birçok bilgi vermişti." (Halide Edip Adıvar)
-
İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf
-
Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler
-
Bilim
- "Doğa bilgisi."
-
Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam
-
[isim]
İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat
- DERGİ
-
-
[isim]
Siyaset, edebiyat, teknik, ekonomi vb. konuları inceleyen ve belirli aralıklarla çıkan süreli yayın, mecmua
- "Yanında getirdiği dergileri çıkardı; karıştırmaya, okumaya başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Siyaset, edebiyat, teknik, ekonomi vb. konuları inceleyen ve belirli aralıklarla çıkan süreli yayın, mecmua
- VERGİ
-
-
[isim]
Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para
- "Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar." (Burhan Felek)
- "Güzeli hiç zorlamadan ortaya koyabilmek herhâlde amatörlere vergi olsa gerek." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik
-
[isim]
Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para
- BENGİ
-
-
[sıfat]
Sonu olmayan, hep kalacak olan, ölümsüz, ebedî
-
[sıfat]
Sonu olmayan, hep kalacak olan, ölümsüz, ebedî
- ÇİZGİ
-
-
[isim]
Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril
- "Bu kâğıda üç çizgi çekti." (Ömer Seyfettin)
-
Yüz ve vücut hatlarının her biri
- "Gözlerinin rengi, yüzünün çizgileri, boyu bosu bile değişmiyordu." (Oktay Rifat)
- "Tüm Müslümanlar aralarındaki kızgınlıklara, kinlere, o gün bir çizgi çekeceklerdi." (Haldun Taner)
-
Bir noktanın yürütülmesiyle oluşan biçim
- "Çizginin yalnız uzunluk boyutu vardır."
-
Temel
- "Ben hayatımı yeniden ve bambaşka çizgiler üzerinde kuracağım." (Atilla İlhan)
-
Bir durumdan başka bir duruma atlanan, geçilen yer, sınır
-
[isim]
Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril
- DİZGİ
-
-
[isim]
Basım için harfleri, kelimeleri, satırları, sayfalar oluşturacak biçimde düzenleme, tertip
-
[isim]
Basım için harfleri, kelimeleri, satırları, sayfalar oluşturacak biçimde düzenleme, tertip
- BEZGİ
-
-
[isim]
Süs, bezek
-
[isim]
Süs, bezek
- GROGİ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Boksta rakibinin yumruklarıyla çok sarsılmış ancak hâlâ ayakta durabilen boksör
-
[sıfat]
Sendelemiş
-
[isim]
Boksta rakibinin yumruklarıyla çok sarsılmış ancak hâlâ ayakta durabilen boksör
- SEZGİ
-
-
[isim]
Sezme yeteneği, feraset
- "Kaynana, yaman halk kadını sezgisi ile teşhisi koymuştur." (Haldun Taner)
-
Gerçeğin deneye veya akla vurmadan doğrudan doğruya kavranması
-
[isim]
Sezme yeteneği, feraset
- SİLGİ
-
-
[isim]
Kalem veya daktiloyla yazılmış, çizilmiş şeyleri silmeye yarayan, birleşiminde kauçuk olan madde
-
Tebeşirle yazılmış şeyleri silmeye yarayan keçe, sünger veya kumaş parçaları
-
Hamam takımı, havlu
-
[isim]
Kalem veya daktiloyla yazılmış, çizilmiş şeyleri silmeye yarayan, birleşiminde kauçuk olan madde
- HANGİ
-
-
[sıfat]
İki veya daha çok şeyden bir tanesini belirtecek bir cevap istemek için kullanılan soru sıfatı
- "Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim." (Cahit Sıtkı Tarancı)
- "Hangi dağda kurt öldü de sen beni aradın?"
-
[sıfat]
İki veya daha çok şeyden bir tanesini belirtecek bir cevap istemek için kullanılan soru sıfatı
- SERGİ
-
-
[isim]
Alıcının görmesi, seçmesi için dizilmiş şeylerin tümü ve bu nesnelerin serildiği yer
- "Bir karpuz sergisi açabilmek için projeler yapmakta idi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Şehir Galerisi'nde açtığı ilk sergide, yalnız zevkine ve hünerine değil, sabrına da şaştım." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Halkın gezip görmesi, tanıması için uygun biçimde yerleştirilmiş ürünlerin, sanat eserlerinin tümü
- "Resim, heykel, seramik, el işleri sergisi ne olursa gidiyorum." (Haldun Taner)
-
Bir yerin, bir ülkenin veya çeşitli ülkelerin kendine özgü tarım, sanayi vb. ürünlerini tanıtmak için bunların uygun bir biçimde gösterildiği yer, meşher
-
Yaygı, kilim
-
[isim]
Alıcının görmesi, seçmesi için dizilmiş şeylerin tümü ve bu nesnelerin serildiği yer
- DİNGİ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bir çifte kürekli küçük patalya
-
[isim]
Bir çifte kürekli küçük patalya
- ÇELGİ
-
-
[isim]
Alna bağlanan yazma, yemeni
-
[isim]
Alna bağlanan yazma, yemeni
- YERGİ
-
-
[isim]
Bir kimseyi, bir toplumu, bir düşünceyi, bir nesneyi, bir göreneği yermek için yazılmış yazı veya söylenmiş söz, hicviye, hiciv, satir
- "Bize okuduğu yergilerde onun şahsına dokunur bir şey yoktu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir kimseyi, bir toplumu, bir düşünceyi, bir nesneyi, bir göreneği yermek için yazılmış yazı veya söylenmiş söz, hicviye, hiciv, satir
- GERGİ
-
-
[isim]
Perde
-
İp, kayış, tel vb.ni gerginleştirme işinde kullanılan araç
-
[isim]
Perde
- DELGİ
-
-
[isim]
Matkap
-
[isim]
Matkap
- BİNGİ
-
-
[isim]
Kemerler üzerine oturtulmuş kubbe ile kemerlerin arasını kapatan üçgen biçimindeki kubbe parçalarından her biri
-
[isim]
Kemerler üzerine oturtulmuş kubbe ile kemerlerin arasını kapatan üçgen biçimindeki kubbe parçalarından her biri