Başında geç olan 8 harfli 17 kelime var. Geç ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde geç olan kelimeler listesine ya da sonu geç ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında geç bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E G Ç Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
GEÇ
2 Harfli Kelimeler
ÇE, GE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GEÇİŞSİZ
-
-
[sıfat]
Nesne ile kullanılmayan (fiil), lazım: Gülmek, ağlamak, düşmek, gitmek, küsmek, barışmak gibi
-
[sıfat]
Nesne ile kullanılmayan (fiil), lazım: Gülmek, ağlamak, düşmek, gitmek, küsmek, barışmak gibi
- GEÇİNMEK
-
-
[nsz]
Yaşamak için gerekeni sağlamak
- "Muharrem artık yalnız balıkçılıkla geçiniyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Sözün tam anlamıyla bu sayede geçinip gidiyordu." (Murathan Mungan)
-
[-le]
Uzlaşmak, anlaşmak
- "Aman çocuklar, birbirinizle iyi geçinin."
-
Taslamak
- "Şiir güç ya, şair olmak, şair geçinmek o kadar değil." (Nurullah ataç)
-
[-den]
Kendi gereksinimlerini başkalarından sağlamak
- "... sen altmış para verip bir paket tütün almaz, herkesin tabakasından geçinirsin." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ölmek
-
[nsz]
Yaşamak için gerekeni sağlamak
- GEÇİRMEK
-
-
[-i]
Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
-
[-e]
Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek
- "Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi." (Kemal Bilbaşar)
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek
- "Odanın eşyasını öbür odaya geçirmek."
-
[-i]
Tespit etmek, yazmak, kaydetmek
- "Merkez, kadının dosyasına vefat kaydını geçirdi." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak
- "Yem torbalarını hayvanların boyunlarına geçirdikten sonra arkadaşına sordu." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-i]
Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek
- "Arkadaşımı geçirmeye gittim."
-
[-i]
Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak
- "Kocan için geceyi evden dışarıda geçirmek fırsatını sen kendin temin et." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[-e]
Giymek, giyinmek
- "Sırtına pembe, kolları tamamen çıplak bir bluz geçirmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak
- "Kılıçtan geçirmek. Dayaktan geçirmek."
-
[-i]
Herhangi bir durumu yaşamış olmak
- "Ne yapar ne eder, günde iki üç saatini at üstünde geçirirdi." (Necati Cumalı)
-
Etmek, yapmak
-
[-i]
Hastalık bulaştırmak
- "Nezleyi bana geçirdin."
-
[-le]
Zaman harcamak
- "Benim bu işlerle geçirecek vaktim yok."
-
Bir gereksinimi eldeki imkânla karşılamak
-
[-i]
Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
- GEÇİŞKEN
- ...
- GEÇERSİZ
-
-
[sıfat]
Yürürlükten çıkarılmış, hükümsüz
- "Bu yasa geçersizdir."
-
[sıfat]
Yürürlükten çıkarılmış, hükümsüz
- GEÇMİŞLİ
-
-
[sıfat]
Geçmişi olan
-
[sıfat]
Geçmişi olan
- GEÇMİŞTE
- ...
- GEÇİRTME
-
-
[isim]
Geçirtmek işi
-
[isim]
Geçirtmek işi
- GEÇERLİK
-
-
[isim]
Yürürlükte olma, değerini sürdürme durumu, revaç
- "Bu para geçerlikten kaldırıldı."
-
Sürümü olma durumu
- "Bu malın geçerliği kalmadı."
-
[isim]
Yürürlükte olma, değerini sürdürme durumu, revaç
- GEÇDOĞAN
- ...
- GEÇİMSİZ
-
-
[sıfat]
Çevresindekilerle iyi geçinemeyen, kavga çıkaran, huysuz, şirret
-
[sıfat]
Çevresindekilerle iyi geçinemeyen, kavga çıkaran, huysuz, şirret
- GEÇİMLİK
-
-
[isim]
Yiyecek parası, nafaka
-
[isim]
Yiyecek parası, nafaka
- GEÇİLMEK
-
-
[-den]
Geçme işi yapılmak
- "Terkos köprüsü geçildikten sonra cümbüş tekrar başladı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Çarşıda meyveden geçilmiyor."
-
Bırakmak, terk etmek
- "Anadan geçilir, yârdan geçilmez." (Halk türküsü)
-
[-den]
Geçme işi yapılmak
- GEÇİRGEN
-
-
[sıfat]
Gaz, sıvı vb.ni içinden kolaylıkla geçiren
-
Sıvıların geçmesine elverişli (kayaç), geçirimli
-
[sıfat]
Gaz, sıvı vb.ni içinden kolaylıkla geçiren
- GEÇKİNCE
- ...
- GEÇMELİK
-
-
[isim]
Bazı yerlerden geçenlerin ödemek zorunda oldukları para, müruriye
-
[isim]
Bazı yerlerden geçenlerin ödemek zorunda oldukları para, müruriye
- GEÇİŞMEK
-
-
[nsz]
Birbirinin içine geçip karışmak, tedahül etmek
-
[nsz]
Birbirinin içine geçip karışmak, tedahül etmek