Sonunda ga olan 5 harfli 18 kelime var. GA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ga olan kelimeler listesine ya da başında ga olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MANGA
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
On kişilik asker birliği
- "Ormanın kıyısından dönen yoldan, neredeyse bir manga silahlı adam çıktı." (Necati Cumalı)
-
Savaş gemilerinde deniz erlerinin yattığı koğuş
-
[isim]
On kişilik asker birliği
- KARGA
-
-
[isim]
Kargagillerden, kanatları geniş, tüyleri kara renkte, tarla ve bahçelere çok zarar veren kuş (Corvus)
-
[isim]
Kargagillerden, kanatları geniş, tüyleri kara renkte, tarla ve bahçelere çok zarar veren kuş (Corvus)
- SIYGA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kip
- "Yarına kadar hepiniz bilmediğiniz sıygaları, lügatleri öğrenmelisiniz." (Ömer Seyfettin)
- "Yüksek tahsilli olup olmadığımızı anlamak için bizi kara cümleden bile değil de imladan sıygaya çektiler." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Kip
- KAVGA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Düşmanca davranış ve sözlerle ortaya çıkan çekişme veya dövüş, münazaa
- "Kavga olmadan evden fırlasak ne iyi olacak." (Halide Edip Adıvar)
- "Bir gün hiç yoktan kavga çıkarıp oğlanın ağzını burnunu bir güzel dağıtıverdiler." (Necati Cumalı)
- "Şehrin gürültü edilen, kavga çıkan biricik yeridir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Softalar arasında kızıl bir kavga kopmuştu." (Falih Rıfkı Atay)
-
Herhangi bir amaca erişmek, bir şeyi elde etmek veya bir şeye karşı koyabilmek için harcanan çaba, verilen mücadele
- "Ekmek kavgası."
-
Savaş
-
[isim]
Düşmanca davranış ve sözlerle ortaya çıkan çekişme veya dövüş, münazaa
- MÜLGA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Varlığı kaldırılan, kapatılan
-
[sıfat]
Varlığı kaldırılan, kapatılan
- CILGA
- ...
- TONGA
-
-
[isim]
Hile, düzen, tuzak
- "Fakat insan salim kafayla bir dakika düşündü mü tongaya bastığını anlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Hile, düzen, tuzak
- TOYGA
-
-
[isim]
Toyga çorbası
-
[isim]
Toyga çorbası
- YONGA
-
-
[isim]
Kesilen, yontulan veya rendelenen bir şeyden çıkan parça, kamga
- "Ağaç yongası. Demir yongası."
-
Milimetrik yüzeyler üzerinde on binlerce devre elemanından oluşan ve son derece karmaşık elektronik devrelerin yerleştirildiği, genellikle silikon benzeri yarı iletken bir malzemeden yapılmış ince bir dilim, çip
-
[isim]
Kesilen, yontulan veya rendelenen bir şeyden çıkan parça, kamga
- TAYGA
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Orman kuşağı, kozalaklı orman bitki örtüsü
-
[isim]
Orman kuşağı, kozalaklı orman bitki örtüsü
- YORGA
-
-
[isim]
Biniciyi sarsmayan at yürüyüşlerinden biri
-
[isim]
Biniciyi sarsmayan at yürüyüşlerinden biri
- DALGA
-
-
[isim]
Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket
- "Rıhtıma vuran dalgaların temposu da içimdeki ölçüye uyuyor." (Haldun Taner)
- "Dersini çalış, dalga geçme."
-
Sıcak, soğuk, moda için belli bir süre etkili olan dönem
- "Sıcak dalgası. Aerobik dalgası."
- "İki delikanlı dalga geçip otururlarken kapı yeniden sürüldü." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir yüzeydeki kıvrım
- "Geniş dalgalarla uzanıp giden ovaların yüzünde ne bir köy görünüyor ne de ufacık olsun bir ağaç." (Memduh Şevket Esendal)
-
Saçların kıvrım genişliği
-
Gizli iş, dalavere
- "Film çevirme dalgasıyla para kazanıyorlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Esrar, eroin vb. uyuşturucu maddelerin verdiği keyif durumu
-
Dalgınlık
-
Geçici sevgili
-
Geçici aşk ilişkisi
-
Titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi
- "Kısık sesinin her dalgası içimi korkunç bir acıyla tırmalıyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket
- RİNGA
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Kemikli balıklardan, ılık denizlerde büyük sürüler hâlinde dolaşan ve tütsü ile kurutulmuşu sıkça tüketilen, uskumru iriliğinde bir balık (Clupea harengus)
-
[isim]
Kemikli balıklardan, ılık denizlerde büyük sürüler hâlinde dolaşan ve tütsü ile kurutulmuşu sıkça tüketilen, uskumru iriliğinde bir balık (Clupea harengus)
- TOLGA
-
-
[isim]
Miğfer
-
[isim]
Miğfer
- OZUGA
-
-
[isim]
Tropikal Afrika ve ormanlık alanlarda yetişen ince dokulu bir ağaç türü (Saccoglottis gabonensis)
-
[isim]
Tropikal Afrika ve ormanlık alanlarda yetişen ince dokulu bir ağaç türü (Saccoglottis gabonensis)
- KAMGA
-
-
[isim]
Yonga
-
[isim]
Yonga
- LONGA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Türk müziğinde yörük özellik taşıyan oyun havası
-
[isim]
Türk müziğinde yörük özellik taşıyan oyun havası
- DAMGA
-
-
[isim]
Bir şeyin üzerine bir nişan, bir işaret basmaya yarayan araç
- "Şiirlerini bir araya toplayan bir kitap yüzünden kızıl bir damga yemiş." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Fakat gel gör ki insana aşüfte yahut hırsız damgasını vurmak için bu kâfi değildir." (Halide Edip Adıvar)
-
Bu araçla basılan nişan, işaret
- "Belli semtler, yüzyıllar boyu, oraların sakinlerine belli bir damga vurmuş gibidirler." (Haldun Taner)
-
Bir kimsenin adını kötüye çıkaran, yüz kızartıcı durum
- "Orada da haksız damgalar altında kalırsan ne olacak?" (Aka Gündüz)
-
Bir şeyin kime, hangi çağa ait olduğunu gösteren belirgin iz, işaret, nitelik
-
[isim]
Bir şeyin üzerine bir nişan, bir işaret basmaya yarayan araç