Başında ga olan 5 harfli 43 kelime var. Ga ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ga olan kelimeler listesine ya da sonu ga ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ga bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GAZVE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arap aşiretleri arasında yapılan savaş
- "İki aşiret, bir gazve esnasında çarpışmışlar." (Falih Rıfkı Atay)
-
Din uğruna yapılan savaş
-
[isim]
Arap aşiretleri arasında yapılan savaş
- GALOP
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
At yarışında veya hazırlık çalışmasında atın yaptığı derece
-
[isim]
At yarışında veya hazırlık çalışmasında atın yaptığı derece
- GADİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Haksızlık etme, zarar verme
- "Önce kendini gadre uğramış sanan Nahit rolünü öğrenince utandı." (Tarık Buğra)
-
Acımasızlık, merhametsizlik, kıygı
-
[isim]
Haksızlık etme, zarar verme
- GAZAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öfke, kızgınlık, hiddet
- "En önde Tevfik, en arkada cüce, birbirinin ayaklarına basarak Emine'nin gazabından sokağa fırladılar, karanlıkta birdenbire kayboldular." (Halide Edip Adıvar)
- "Sert kelimeler kullandı, köpürdü, gazaba geldi." (Peyami Safa)
-
[isim]
Öfke, kızgınlık, hiddet
- GAYYA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gayya kuyusu
-
[isim]
Gayya kuyusu
- GAZAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ceylan
-
[isim]
Ceylan
- GAREZ
- ...
- GAŞİY
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendinden geçme, bayılma
-
[isim]
Kendinden geçme, bayılma
- GAMLI
-
-
[sıfat]
Kaygılı, tasalı, sıkıntısı, üzüntüsü olan, mağmum
- "Babası onun bu taşkın hareketine gamlı gözlerle bakıyordu." (Peyami Safa)
-
Sıkıntı veya üzüntü veren
-
[sıfat]
Kaygılı, tasalı, sıkıntısı, üzüntüsü olan, mağmum
- GABRO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Amfibol, piroksen, olivin vb. renkli minerallerden oluşan bir tür iri taneli kaya
-
[isim]
Amfibol, piroksen, olivin vb. renkli minerallerden oluşan bir tür iri taneli kaya
- GARAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hedef, amaç, maksat
- "Bana garaz bağladığını seziyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Birine karşı güdülen kötülük etme isteği, kin
- "Bağnaz, şu yahut bu düşünceye değil, düşünen kişiye, düşünmeye garazdır." (Nurullah ataç)
-
[isim]
Hedef, amaç, maksat
- GAİLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıkıntı, dert, keder, üzüntü
- "Küçücük yaşta büyüklüğün olanca gaileleri kendi üzerlerine yığılmış kimseler görülür." (Ahmet Mithat)
- "Devletin başına sayısız gaileler açmak yolunda hiçbir fırsatı kaçırmadı." (Samiha Ayverdi)
-
Uğraştırıcı, pürüzlü iş, yük
- "Otuz iki senelik bir saltanatın binbir gailesi ve bu en son yıllarda geçirdiği ağır hastalığın tesiri yüzünden o, kendisini çok yorulmuş, yıpranmış, çökmüş hissediyordu." (Nahid Sırrı Örik)
-
İstenmeyen durum, baş belası
-
[isim]
Sıkıntı, dert, keder, üzüntü
- GARBİ
- ...
- GABYA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Ana direklerin üzerine sürülen çubuklara ve ana direklerin üstlerinde bulunan serenler
-
[isim]
Ana direklerin üzerine sürülen çubuklara ve ana direklerin üstlerinde bulunan serenler
- GALAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yanlış kelime veya söz
-
Yanılma
- "Bu garip his galatının adını hasret değil, alışkanlık koymuştu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Yanlış kelime veya söz
- GARİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kimsesiz, zavallı
- "Sizin gibi modern bir sosyete adamının böyle düşünmesini garip buluyorum." (Mahmut Yesari)
- "Frankfurt caddelerinde en çok garibime giden insan, dilencisi olmuştur." (Ahmet Haşim)
-
Yabancı, gurbette yaşayan, elgin
-
Acayip
- "Yağmur, ortalığa garip bir kış serinliği getirmişti." (Atilla İlhan)
-
[ünlem]
Şaşılacak bir şey karşısında söylenen söz
- "Demek Bekir böyle utangaç bir çocukmuş. Garip!" (Atilla İlhan)
-
Dokunaklı, hüzün veren
- "Bir yabancı için dünyanın neresinde olursa olsun büyükşehir böyle garip bir yalnızlık duygusu veriyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Kimsesiz, zavallı
- GAZOZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Meyve esansı, şeker ve karbon asidi ile yapılan, basınçlı hava ile şişelere doldurularak hazırlanan içecek
-
[isim]
Meyve esansı, şeker ve karbon asidi ile yapılan, basınçlı hava ile şişelere doldurularak hazırlanan içecek
- GAYRI
-
-
[sıfat]
Başka, diğer
-
[zarf]
Artık, bundan böyle
-
[sıfat]
Başka, diğer
- GARAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık
- "Ben arabayı garaja bırakıp şimdi döneceğim." (Cahit Uçuk)
-
Otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer
- "Önce arabayı servis garajına çektik." (Çetin Altan)
-
Toplu taşıma ve nakliye araçlarına hareket ve varış noktası olarak belediyelerce ayrılan yer, otogar
-
[isim]
Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık
- GAVOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir tür eski Fransız halk dansı
-
[isim]
Bir tür eski Fransız halk dansı