Başında g olan 5 harfli 235 kelime var. G harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde g harfi olan kelimeler listesine ya da sonu g harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında g bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÜFTE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Müzik eserlerinin yazılı metni, söz
- "Sanatçı dostum bestelerinin güftelerini de kendi yazardı." (Çetin Altan)
-
[isim]
Müzik eserlerinin yazılı metni, söz
- GADİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Haksızlık etme, zarar verme
- "Önce kendini gadre uğramış sanan Nahit rolünü öğrenince utandı." (Tarık Buğra)
-
Acımasızlık, merhametsizlik, kıygı
-
[isim]
Haksızlık etme, zarar verme
- GEÇİT
-
-
[isim]
Geçmeye yarayan yer, geçecek yer
- "Başka türlü düşünmek, köprüyü bırakıp çayda geçit aramaya benzer." (Tarık Buğra)
-
İki dağ arasında dar ve uzun yol
-
[isim]
Geçmeye yarayan yer, geçecek yer
- GÖZER
-
-
[isim]
Buğday, toprak vb.nin elendiği iri gözlü kalbur
-
[isim]
Buğday, toprak vb.nin elendiği iri gözlü kalbur
- GÜLLÜ
-
-
[sıfat]
Gülü olan
-
[sıfat]
Gülü olan
- GRENA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Nar çiçeği renginde bir süs taşı
-
Alüminyum silikat ile kalsiyum, magnezyum, demir, manganez vb. madenlerden birinin birleşmesinden oluşmuş çeşitli renkteki mineral
-
[isim]
Nar çiçeği renginde bir süs taşı
- GÜCÜK
-
-
[sıfat]
Kısa, bodur, gelişmemiş, güdük
-
Kuyruksuz, kuyruğu kesik (hayvan)
-
[isim]
Ağaç direklerin hazırlanması sırasında artakalan kısa parça
-
[sıfat]
Kısa, bodur, gelişmemiş, güdük
- GAFUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Çok bağışlayıcı, merhamet eden ve bağışlayan (Tanrı)
-
Çok bağışlayıcı, merhamet eden ve bağışlayan (Tanrı)
- GÖNÜL
-
-
[isim]
Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı
- "Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." (Orhan Seyfi Orhon)
- "İstanbul'un yetiştirdiği mizaçtan anlar, gönül avlamasını bilir dalkavuklardan biriydi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Gözünü ve gönlünü avutmak için türlü hoppalıklar yapıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Gözlerin kızarmış, niye ağladın? / Bir başkasına mı gönül bağladın?" (Yusuf Ziya Ortaç)
-
İstek, arzu
- "Okumaya gönlün var mı?"
- "Çok yüklendiler zavallıya, biraz da gönlünü almalı..." (Tarık Buğra)
- "Atölyelerde bu işe gönül veren idealist öğretmenler ders vermekteydi." (Cahit Uçuk)
- "İlk tanıştığımız günden beri bana karşı gösterdiği yakınlıkla gönlümü çelmiş bulunmaktaydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı
- GERZE
- ...
- GABRO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Amfibol, piroksen, olivin vb. renkli minerallerden oluşan bir tür iri taneli kaya
-
[isim]
Amfibol, piroksen, olivin vb. renkli minerallerden oluşan bir tür iri taneli kaya
- GEDİZ
- ...
- GAFİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Aymaz
- "Ben gafil bir kız değilim." (Aka Gündüz)
- "Nasıl sinsice yaklaşmıştı baykuş, düşmanlarını nasıl gafil avlamıştı." (Cemil Meriç)
- "Atatürk bizden ayrılınca öbür sınıflara da girmiş. Fakat onlar bizim gibi önceden hazırlanmadıklarından gafil avlanmışlar." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Aymaz
- GEÇEN
-
-
[sıfat]
Bir önceki (hafta, ay, yaz, kış vb.)
- "Yine bir gün o kızı geçen yıl gördüğü incirlikte bir daha gördü." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Bir önceki (hafta, ay, yaz, kış vb.)
- GEÇER
-
-
[sıfat]
Yürürlükte bulunan, geçerliği olan, kullanılan
- "Geçer para."
-
Beğenilen, makbul, mergup
-
Geçme özelliği olan
-
[isim]
Geçer not
- "Türkçe dersinden geçer almışım."
-
[sıfat]
Yürürlükte bulunan, geçerliği olan, kullanılan
- GÖDEN
-
-
[isim]
Kalın bağırsağın son bölümü, göden bağırsağı, rektum
-
İşkembe
-
Hayvanın midesi
-
[isim]
Kalın bağırsağın son bölümü, göden bağırsağı, rektum
- GIDIM
-
-
[isim]
Küçük parça, bir miktar
- "Sığındığım, bir gıdım gönül hoşluğu aradığım bu yerde birden çıktı ortaya." (Nezihe Meriç)
-
[isim]
Küçük parça, bir miktar
- GÖÇÜK
-
-
[isim]
Çökmüş, kaymış toprak, çöküntü, yıkıntı
-
Kaya veya cevherin kendi kendine yer altına doğru çökmesi
-
[isim]
Çökmüş, kaymış toprak, çöküntü, yıkıntı
- GÜVEN
-
-
[isim]
Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, itimat
- "... Bakanlar Kurulunun güven isteği, bir tam gün geçtikten sonra oylanır." (Anayasa)
-
Yüreklilik, cesaret
-
[isim]
Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, itimat
- GUARD
- ...