Başında g olan 5 harfli 235 kelime var. G harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde g harfi olan kelimeler listesine ya da sonu g harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında g bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GİZEM
-
-
[isim]
Sır
-
[isim]
Sır
- GULET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İki direkli, yelkenli savaş gemisi
-
[isim]
İki direkli, yelkenli savaş gemisi
- GÖNÜL
-
-
[isim]
Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı
- "Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." (Orhan Seyfi Orhon)
- "İstanbul'un yetiştirdiği mizaçtan anlar, gönül avlamasını bilir dalkavuklardan biriydi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Gözünü ve gönlünü avutmak için türlü hoppalıklar yapıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Gözlerin kızarmış, niye ağladın? / Bir başkasına mı gönül bağladın?" (Yusuf Ziya Ortaç)
-
İstek, arzu
- "Okumaya gönlün var mı?"
- "Çok yüklendiler zavallıya, biraz da gönlünü almalı..." (Tarık Buğra)
- "Atölyelerde bu işe gönül veren idealist öğretmenler ders vermekteydi." (Cahit Uçuk)
- "İlk tanıştığımız günden beri bana karşı gösterdiği yakınlıkla gönlümü çelmiş bulunmaktaydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı
- GASİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölü yıkama
-
[isim]
Ölü yıkama
- GAYRI
-
-
[sıfat]
Başka, diğer
-
[zarf]
Artık, bundan böyle
-
[sıfat]
Başka, diğer
- GRENA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Nar çiçeği renginde bir süs taşı
-
Alüminyum silikat ile kalsiyum, magnezyum, demir, manganez vb. madenlerden birinin birleşmesinden oluşmuş çeşitli renkteki mineral
-
[isim]
Nar çiçeği renginde bir süs taşı
- GUARD
- ...
- GÖNYE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Dik açıları ölçmeye ve çizmeye yarayan dik üçgen biçiminde araç
-
[isim]
Dik açıları ölçmeye ve çizmeye yarayan dik üçgen biçiminde araç
- GAMLI
-
-
[sıfat]
Kaygılı, tasalı, sıkıntısı, üzüntüsü olan, mağmum
- "Babası onun bu taşkın hareketine gamlı gözlerle bakıyordu." (Peyami Safa)
-
Sıkıntı veya üzüntü veren
-
[sıfat]
Kaygılı, tasalı, sıkıntısı, üzüntüsü olan, mağmum
- GERİŞ
-
-
[isim]
Germe işi
-
Dağların ve tepelerin üst kısmı, sırt
-
[isim]
Germe işi
- GİTAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle altı telli, telleri iki parmak arasında çekilerek çalınan bir çalgı
-
[isim]
Genellikle altı telli, telleri iki parmak arasında çekilerek çalınan bir çalgı
- GİYSİ
-
-
[isim]
Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, libas, urba
- "Hanımlar, tatil köylerinde son moda giysiler giyiyorlar." (Çetin Altan)
-
[isim]
Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, libas, urba
- GÖVDE
-
-
[isim]
Bir şeyin asıl bölümü
- "Bir tepsi baklavayı gövdeye indirdikten sonra..." (Tarık Buğra)
-
İnsan bedeninde baş, kol ve bacaklar dışında kalan bölüm
-
Hayvanlarda baş, ayak ve kuyruktan, ağaçlarda kök ve dallardan geri kalan bölüm
-
Kesilmiş hayvanın, sakatatları alındıktan sonraki durumu
-
Ad ve fiil köklerinden yapım ekleriyle türetilmiş kelime
- "Evli (ev-li), inanç (inan-ç), sevdirmek (sev-dir-mek)."
-
[isim]
Bir şeyin asıl bölümü
- GÖZLÜ
-
-
[sıfat]
Gözü olan
-
Herhangi bir biçimde veya renkte gözü olan
- "İri gözlü. Yeşil gözlü."
-
Bölmesi veya gözleri olan
- "Bu masa üç gözlüdür."
-
Deliği olan
- "Sık gözlü kalbur."
-
[sıfat]
Gözü olan
- GUDDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Beze
-
[isim]
Beze
- GÖMÜŞ
-
-
[isim]
Gömme işi veya biçimi
-
[isim]
Gömme işi veya biçimi
- GABON
- ...
- GÖRÜM
-
-
[isim]
Görme yetisi
- "Trahom hastalığı, tedavi edilmezse görümü yok etmeye kadar varabilir."
-
[isim]
Görme yetisi
- GÖZCÜ
-
-
[isim]
Gözlemleme veya gözetleme işini yapan kimse
-
Gözetmen
-
Göz bilimci
-
[isim]
Gözlemleme veya gözetleme işini yapan kimse
- GAZEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Divan edebiyatında beş ile on beş beyit arasında değişen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin ikinci dizeleri birinci beyitle uyaklı, genellikle lirik konularda yazılan nazım biçimi
- "O mecmuadaki gazelleri yüksek sesle okurken eski şiir lehçemizdeki beliğ ve rindane edaların zevkine varıyorum." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Karagözcünün makamlar arası dolaşması, şarkı ve gazel okuması lazımdı." (Samiha Ayverdi)
- "Sonra makinelerin gemiyi sarsan temposuna uyarak yanık bir gazel tuttururdu." (Haldun Taner)
-
Klasik Türk müziğinde belli bir kurala bağlı olmadan bir kişi tarafından sazlardan birinin eşliğinde söylenen, söyleyenin ses gücünü göstermesine de olanak veren müzik eseri
- "Yanımızdaki vagonda bir gazel başladı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Divan edebiyatında beş ile on beş beyit arasında değişen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin ikinci dizeleri birinci beyitle uyaklı, genellikle lirik konularda yazılan nazım biçimi