Başında olan 6 harfli 51 kelime var. Gö ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde gö olan kelimeler listesine ya da sonu gö ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında gö bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GÖRDES
...
GÖMGÖK

  1. [sıfat] Her yanı mavi, masmavi

GÖRELE
...
GÖZENE

  1. [isim] Kovandan bal alırken arılardan korunmak için başa giyilen, ön tarafı telden başlık, gözlük

GÖRKLÜ

  1. [sıfat] Güzel, gösterişli
    • "Üstünde, içeri doğru, büyük ve görklü bir yarım ay bükülür." (Salâh Birsel)

GÖRECE

  1. [sıfat] Bir şeye göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen, bağıl

GÖLLÜK

  1. [sıfat] Gölü olan (yer)
    • "Memleketimiz geniş kıyıları, göllük, dağlık bölgeleri ile çekici bir turist memleketi olabilir." (Necati Cumalı)

GÖNDER

Kelime Kökeni : Rumca

  1. Üvendire
  2. Kayık ve yelkenli gemilere yön vermeye yarayan, ucunda metal olan ağaç sopa
  3. [isim] Bayrak direği

GÖÇKÜN

  1. [sıfat] Göçecek duruma gelmiş
    • "Göçkün bir ev."
  2. Göçebe
  3. Yaşı ilerlemiş (kimse), çok yaşlı (kimse)

GÖRDEK

  1. [isim] Acı balık

GÖZSÜZ

  1. [sıfat] Gözü olmayan
    • "Gözsüz masa."
  2. Görme engelli

GÖMMEK

  1. [-i] Yerin altına koyarak üstünü toprakla örtmek
  2. Bir ölüyü toprağın içine yerleştirmek, defnetmek
    • "Kızı artık uyuduğu yere temelli gömmeye hazırlanıyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
  3. [-i] Bir cenazeyi kaldırmak
    • "Onu bugün gömdük."
  4. [-i] Birinin cenaze törenine katılmak
  5. Bir nesnenin içine yerleştirmek, batırmak
    • "Ben annemin çarşafına kafamı gömdüm." (Sait Faik Abasıyanık)
  6. [-i] Birinden daha çok yaşamak
    • "Sen bu sağlam bünye ile daha pek çok kimseyi gömersin."

GÖRMEK

  1. [-i] Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
    • "Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm." (Aka Gündüz)
    • "Birini çağırıp o güvercinleri vereyim de sen de gör." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Peki ama sen Paşa babanı çok severdin ... göreceğin gelmedi mi?" (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Haydi göreyim seni, bu işi yapıver."
  2. Anlamak, kavramak, sezmek
    • "Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Bir saniye içinde hasret ve firkati hiç görmemişe dönersiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Yanına gidip konuşmak
    • "Bugün müdürü göreceğim."
  4. Bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek
  5. Belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamak
    • "Hangi memlekete gitsek resmî makamlar kadar halkın da rağbetini görürdük." (Falih Rıfkı Atay)
  6. Yapmak, etmek
    • "İş görmek. Masraf görmek."
  7. [-den] Kendisine yapılmak, bir davranışla karşılaşmak, maruz kalmak
  8. [-den] Almak
    • "Birinden ders görmek."
  9. [nsz] Bir şeye erişmek
    • "Cebi para görmek. Yardım görmek."
  10. Çok değer vermek
    • "Gözü yalnız parayı görüyor."
  11. [nsz] Bir işleme uğramak
    • "Teftiş görmek. Tedavi görmek."
  12. [nsz] Yüzü bir yöne doğru olmak, bakmak
    • "Ev güneş görüyor."
  13. Ziyaret etmek
  14. Karşılaşmak, rastlaşmak
  15. [-le] Gözlerin görmediği durumlarda başka duyu organlarıyla algılamak
    • "Körler parmaklarıyla görürler."
  16. [nsz] Sahne olmak, geçirmek
    • "Bu ova çok savaş gördü."
  17. Saymak, herhangi bir şey gibi görmek
  18. Gezmek
    • "Ankara'yı gördün mü?"
  19. Vermek
    • "Madem ikramiye kazandın, bizi de gör."
  20. Karşı oyuncunun yapacağı vuruşu önceden kestirip ona göre durum almak

GÖMLEK

  1. [isim] Vücudun üst kısmına giyilen kollu veya yarım kollu, yakalı giysi
    • "Sarı zeminli, kırmızı çiçekli gömleğinin yalnız boğazına tesadüf eden düğmesi ilikli, ötekiler açıktı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Kadınların giydikleri ince kumaştan yapılmış kolsuz, yakasız iç çamaşırı, kombinezon
    • "Toplumun gömlek değiştirmesi, siyasal karmaşa elbette onları da etkiliyor." (Selim İleri)
  3. Vücudun üst kısmına giyilen iç çamaşırı
    • "Don ve gömleği ile fırlamış erkekler kapıların önlerinde giyiniyorlardı." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
  4. Kitap kapağına geçirilen kap, kılıf
    • "İplik dikiş, karton kapak ve beş renkli kuşe gömlek içinde çıkacak olan ... kitaplığımızın en değerli eserleri arasında yer alacaktır." (Yusuf Ziya Ortaç)
  5. Beyaz ışık sağlamak için lambanın üzerine geçirilen amyanttan kılıf
  6. Dosya kartonu
  7. Memeli hayvanlarda bağırsakları dıştan saran yağlı zar
  8. Göbek, batın
    • "İki gömlek yukarı dedesi filancadır."
  9. Basamak, kat, derece
    • "İki pehlivan yenişememiştir ama Aliço'nun bir gömlek üstün olduğu iyice belirlenmiştir." (Salâh Birsel)

GÖRELİ

  1. [sıfat] Göreceli

GÖZEVİ

  1. [isim] Göz yuvası
    • "Şimdi yeşil mavi gözleri daha keskin, gözevleri daha çöküktü." (Selim İleri)

GÖZLEM

  1. [isim] Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede
    • "Onun romanları düş gücüne değil, gözlem gücüne dayanır." (Salâh Birsel)
  2. İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede
  3. Bir gök cismini, bir gök olayını çıplak gözle veya bir araç yardımıyla izleyerek görülen değerleri tespit etme işlemi, rasat
    • "Gök bilimci gözlemle, kimya bilgini ise deneyle gerçeğe varmaya çalışır."
  4. Bir yazı veya eseri yazmaya başlamadan önce konusuyla ilgili gerekli bilgi, deney, inceleme ve araştırma yapma işi
  5. Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların sebeplerini bilmek için uygulanan bilimsel yöntem

GÖZELİ

  1. [sıfat] Gözesi olan

GÖLCÜL

  1. [sıfat] Göllerde, göl kıyılarında yetişen veya yaşayan

GÖNENÇ

  1. [isim] Bolluk, rahatlık ve varlık içinde iyi yaşama, refah
    • "Yurtta istediğimiz gönenci sağlamak için çok çalışmalıyız."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü