Sonunda f olan 5 harfli 78 kelime var. F harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde f harfi olan kelimeler listesine ya da başında f harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

VASIF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Nitelik
    • "Sonunda komutanlık vasıflarını göstermek fırsatını bulmalıydı." (Falih Rıfkı Atay)

EVKAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vakıflar
  2. Vakıf mallarını yöneten kuruluş

MOTİF

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yan yana gelerek bir bezeme işini oluşturan ve kendi başlarına birer birlik olan ögelerden her biri
    • "Halı motifi. Danteldeki motifler."
  2. Bir eserde sık sık tekrarlanan süsleyici öge
  3. Bestenin bir parçasına çeşitli yönlerden birlik sağlayan belirleyici küçük birim
    • "Melodi motifi."

TUHAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Acayip
    • "Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı." (Tarık Buğra)
    • "Hatta onun başına gelen şeyler de ekseriya böyle tuhaf olurmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Ömründe bu kadar tuhafına giden söz işitmemiş olduğunu söylerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Şaşılacak, garip
  3. Güldürücü
    • "Kibirli, alıngan olmayan, tuhaf ve nükteli bir adammış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. Gülünç
    • "Bu kıyafetle tuhaf oluyorsun."
  5. Anlaşılmaz
    • "Tuhaf çocuk, günü gününe uymuyor."
  6. [ünlem] Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz
    • "Tuhaf! Her yerde olduğunun aksine, burada şehirden uzaklaştıkça binaların güzelliği artıyor." (Ahmet Haşim)

ETRAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yanlar, taraflar
    • "Her vakit oturdukları büyücek masanın etrafına yerleştiler." (Peyami Safa)
    • "Vaktiyle etrafı boş bulduğu için mistik sıfatını takınmak istemişti." (Asaf Halet Çelebi)
    • "Ön arabanın karşısına geçerler, bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığa vurarak etrafını alırlar." (Refik Halit Karay)
  2. Çevre, dolay
    • "Meçhul kadın korka korka etrafına bakındı." (Aka Gündüz)
  3. Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu kimseler, yakınlar, muhit
    • "Ama derdini etrafına anlatamıyordu işte." (Samiha Ayverdi)

HOŞAF

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bütün veya dilimler hâlindeki kuru meyvenin şekerli suyla kaynatılmasıyla yapılan bir tür tatlı

İSRAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gereksiz yere para, zaman, emek vb.ni harcama, savurganlık, tutumsuzluk
    • "... israf ve sefahat içinde yaşamaya başlamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

KEŞİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ortaya çıkarma, meydana çıkarma, açma
    • "Meselenin künhü bir türlü keşif ve halledilemiyor." (Refik Halit Karay)
  2. Var olduğu bilinmeyen bir şeyin ortaya çıkarılması
    • "Amerika'nın keşfi."
  3. Gizli olan bir şey hakkında geniş bilgi edinme
  4. Bir şeyin olacağını önceden anlama, sezme, tahmin
  5. Bir olay veya durumun oluş nedenlerini anlayabilmek için yerinde inceleme yapma
    • "Bu davaların dağ tepe keşiflerine koşar, kararlarını kaleme alır." (Necati Cumalı)

CÜRUF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Erime durumundaki madenlerin yüzeyinde toplanan madde, demir boku, dışık
    • "Fabrikalar da bütün asitlerini, cüruflarını, pisliklerini denize döküyorlar." (Haldun Taner)
  2. Kaloriferlerden çıkan yanmış kömür artığı

İSTİF

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Eşya veya başka nesnelerin düzgün bir biçimde üst üste konulmasıyla oluşan yığın
    • "Manav Rahmi marullarını ta tavana kadar istif etmiş, aralarına yer yer domatesler sıkıştırmış." (Oktay Rifat)
    • "Adamcağız o akşam, arkasından bir bisiklet çıngırağı duymuş fakat istifini bozmamıştı." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kereste, tahta vb. ağaç ürünlerini kurutmak veya bekletmek amacı ile belirli düzenlerde üst üste dizerek yapılan yığın
  3. Stok

ZİFAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gerdeğe girme, gerdek
    • "Zifafa girdiği gece kaynatası ölüverdi." (Ömer Seyfettin)

HERİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güven vermeyen, aşağı görülen, bayağı kimse
    • "İki herif zavallıya abanıyorlar." (Ahmet Rasim)
  2. Adam
    • "Adamlar yüz kiloluk bir yükü tüy gibi kaldırırken hafif sıklet herifi kaldıramıyorlardı." (Burhan Felek)

AKTİF

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Etkin, canlı, hareketli, çalışkan, faal
  2. Etkili, etken
  3. [isim] Etken
  4. [isim] Bir ticarethanenin, ortaklığın para ile değerlendirilebilen mal ve haklarının tümü

RESİF

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Su düzeyindeki sıra kayalar

ZÜLÜF

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Şakaklardan sarkan saç lülesi
    • "Eser seher yeli zülfün dağıtır / Gerdana dökülen tel incinmesin." (Karacaoğlan)
  2. Sevgilinin saçı, zülfüyâr

TARAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri
    • "Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat..." (Refik Halit Karay)
    • "Meseleyi taraf gözetmeden aksettirmek için o yazıdan da bir parça almak isterdik." (Orhan Veli Kanık)
    • "Benim, daha çok erkeklerin tarafını tutar gibi görünen akıl öğretmelerime hanımlar kızabilir." (Şevket Rado)
  2. Yön, yan, doğrultu
    • "Deniz tarafındaki çayırdan bir sürü koyun geçiyor." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Yöre, yer
    • "Üsküdar tarafındaki evlerin camları kor gibi parlıyordu." (Haldun Taner)
  4. İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri
    • "Karşı tarafın adamları."
  5. Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi
    • "Baba tarafı zengin."
  6. Bir şeyin belli bölümü, kısmı
    • "Tiyatronun ön tarafı konuklara ayrıldı."

HALEF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Birinin ardından gelip onun makamına geçen kimse, ardıl, selef karşıtı

ESLAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Bizden öncekiler, geçmişler, öncel, ahlaf karşıtı

KILIF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyi korumak için kendi biçimine göre, çoğunlukla yumuşak bir nesneden yapılmış özel kap
    • "Bütün vücudu sanki ziftten bir kılıf içine tıkılmış gibi idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Yolsuz bir işe bulunan sudan gerekçe

MASİF

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Kütlesi, görünürdeki bütün hacmi kaplayan, kaplama veya doldurma olmayan, som

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü