Sonunda f olan 5 harfli 78 kelime var. F harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde f harfi olan kelimeler listesine ya da başında f harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KESİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yoğun
  2. Saydam olmayan
  3. Sık, kalın

VASIF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Nitelik
    • "Sonunda komutanlık vasıflarını göstermek fırsatını bulmalıydı." (Falih Rıfkı Atay)

ZİFAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gerdeğe girme, gerdek
    • "Zifafa girdiği gece kaynatası ölüverdi." (Ömer Seyfettin)

ÜSKÜF

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Yüksek aşamadaki yeniçeri subaylarının giydikleri, yarısı arkaya sarkan uzun bir sarık

ETRAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yanlar, taraflar
    • "Her vakit oturdukları büyücek masanın etrafına yerleştiler." (Peyami Safa)
    • "Vaktiyle etrafı boş bulduğu için mistik sıfatını takınmak istemişti." (Asaf Halet Çelebi)
    • "Ön arabanın karşısına geçerler, bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığa vurarak etrafını alırlar." (Refik Halit Karay)
  2. Çevre, dolay
    • "Meçhul kadın korka korka etrafına bakındı." (Aka Gündüz)
  3. Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu kimseler, yakınlar, muhit
    • "Ama derdini etrafına anlatamıyordu işte." (Samiha Ayverdi)

PARAF

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yalnız adın veya ad ve soyadın baş harfleriyle atılan kısa imza

DATİF

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yönelme durumu

KÜSUF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güneş tutulması

LÜTUF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik, yardım, ihsan, inayet, atıfet
    • "Allah'ın lütuflarına karşı minnet ve şükran duygularıyla dolmuştu." (Cahit Uçuk)
    • "Merhametin biricik kaynağı olan senden lütuf diliyorum."

TAVAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İslam dininde hac sırasında Kâbe'nin çevresini yedi kez dolaşma
    • "Duvarlardaki mermer levhalara kazılı yazıları okuya okuya, kendi kendine, bütün mabedi tavaf etti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir şeyin çevresini dolaşma
  3. Kutsal bir yeri ziyaret etme

HEDEF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Nişan alınacak yer, nişangâh
    • "Metin yayını ve çeviri: insancı davranış bu çalışmayı hedef güder." (Azra Erhat)
  2. Amaç, gaye, maksat
    • "Asıl önemlisi devlet büyük hedefler dikmişti; milletin benimsediği, övündüğü hedeflerdi bunlar." (Tarık Buğra)
    • "Bu işi onların yapmadığına inanıyor; birilerinin hedef saptırmaya çalıştığını söylüyor." (Ahmet Ümit)
  3. Varılacak yer, ulaşılacak son nokta
    • "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" (Atatürk)

NISIF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yarı

SAKAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çatı, dam
    • "... genç âlimlerin, binbir rica, yüz bin teşekkürle gezip yıkık sakaflarının, eğrilmiş camsız pencerelerinin, düşük kapılarının resimlerini almadıkları bu harabe, iki yüz yaşını çoktan doldurmuştu." (Ömer Seyfettin)

SAHAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle kullanılmış ve eski kitap alıp satan kitapçı

SELEF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir görevde, bir makamda kendinden önce bulunmuş olan kimse, öncel, halef karşıtı
    • "Hâlbuki yeni patron selefine hiç benzemiyordu." (Haldun Taner)

ZARİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çekicilik, biçim, görünüş, durum, konuşma ve davranışlarıyla hoşa giden, beğenilen
    • "Camilerimizdeki o zarif çizgilerin şiirini bir daha duyacak." (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Beğenilir ve nükteli (dil, konuşma vb.)
    • "Zarif bir söz."
  3. İnce, albenili

EŞREF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çok onurlu, çok şerefli

HOŞAF

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bütün veya dilimler hâlindeki kuru meyvenin şekerli suyla kaynatılmasıyla yapılan bir tür tatlı

MARUF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Herkesçe bilinen, tanınan, belli, sanlı
    • "Her kapısından çıplak bir baldır uzanan maruf mahalle burnumuzun dibinde değil." (Haldun Taner)
  2. Dinî bakımdan uygun görülen, beğenilen, buyrulan

TARAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri
    • "Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat..." (Refik Halit Karay)
    • "Meseleyi taraf gözetmeden aksettirmek için o yazıdan da bir parça almak isterdik." (Orhan Veli Kanık)
    • "Benim, daha çok erkeklerin tarafını tutar gibi görünen akıl öğretmelerime hanımlar kızabilir." (Şevket Rado)
  2. Yön, yan, doğrultu
    • "Deniz tarafındaki çayırdan bir sürü koyun geçiyor." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Yöre, yer
    • "Üsküdar tarafındaki evlerin camları kor gibi parlıyordu." (Haldun Taner)
  4. İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri
    • "Karşı tarafın adamları."
  5. Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi
    • "Baba tarafı zengin."
  6. Bir şeyin belli bölümü, kısmı
    • "Tiyatronun ön tarafı konuklara ayrıldı."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü