Başında eğr olan 18 kelime var. Eğr ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde eğr olan kelimeler listesine ya da sonu eğr ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında eğr bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
EĞRETİLEMEK
EĞRETİLEME
EĞRETİLİK, EĞRİLTMEK
EĞRİLMEK, EĞRİLTME, EĞRİTMEK
EĞRELTİ, EĞRİLİK, EĞRİLİŞ, EĞRİLME, EĞRİTME
EĞRETİ, EĞRİCE, EĞRİLİ
EĞREZ, EĞRİM
EĞRİ
E R Ğ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EĞRETİLEMEK
-
-
[-i]
Ödünç almak
-
Eğreti olarak yapmak
-
[-i]
Ödünç almak
- EĞRETİLEME
-
-
[isim]
Eğretilemek işi
- "Kendi sarsak ahlak değerlerine bağlı yaşamaktadır. Bu da ilginç bir eğretilemeyle romana yedirilir." (Selim İleri)
-
İstiare
-
[isim]
Eğretilemek işi
- EĞRETİLİK
-
-
[isim]
Eğreti olma durumu
- "Holün orta yerinde, kötü bir eğretilik, tedirginlik duygusuna kapıldı." (Burhan Günel)
-
[isim]
Eğreti olma durumu
- EĞRİLTMEK
-
-
[-i]
Eğri duruma getirmek
-
[-i]
Eğri duruma getirmek
- EĞRİLTME
-
-
[isim]
Eğriltmek işi
-
[isim]
Eğriltmek işi
- EĞRİTMEK
-
-
[-i]
Eğriltmek
-
[-i]
Eğriltmek
- EĞRİLMEK
-
-
[nsz]
Eğri duruma gelmek
- "Ayağa kalkarak gözlerimle derenin eğrilen, kıvrılan yerlerinde avcıyı aradım." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Eğri duruma gelmek
- EĞRELTİ
-
-
[isim]
Eğrelti otu
-
[isim]
Eğrelti otu
- EĞRİTME
-
-
[isim]
Eğritmek işi
-
[isim]
Eğritmek işi
- EĞRİLİK
-
-
[isim]
Eğri olma durumu
-
[isim]
Eğri olma durumu
- EĞRİLİŞ
-
-
[isim]
Eğrilme işi veya biçimi
-
[isim]
Eğrilme işi veya biçimi
- EĞRİLME
-
-
[isim]
Eğrilmek işi
-
[isim]
Eğrilmek işi
- EĞRETİ
-
-
[sıfat]
Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat
- "O gün için oraya eğreti olarak getirilmişe benziyordu." (Atilla İlhan)
-
Takma
- "Eğreti diş. Eğreti bacak."
-
Belli belirsiz
-
Uyumsuz, yakışmamış
-
[zarf]
İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış bir biçimde
- "Ayakları karada ama eğreti duruyorlar rıhtım taşları üzerinde." (Zeyyat Selimoğlu)
-
[zarf]
Üstünkörü, ciddiye almadan
- "Her işi eğreti yapar oldun, her işi ucundan tutar oldun." (Samiha Ayverdi)
-
[sıfat]
Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat
- EĞRİCE
-
-
[sıfat]
Az eğri olan
-
[sıfat]
Az eğri olan
- EĞRİLİ
-
-
[sıfat]
Eğrisi olan
-
[sıfat]
Eğrisi olan
- EĞREZ
-
-
[isim]
Eğirdir Gölü'nde yaşayan bir balık
-
[isim]
Eğirdir Gölü'nde yaşayan bir balık
- EĞRİM
-
-
[isim]
Girdap
-
Eğri, dalgalı
-
[isim]
Girdap
- EĞRİ
-
-
[sıfat]
Doğru veya düz olmayan, bir noktasında yön değiştiren, çarpık, münhani, doğru karşıtı
- "Eğri bir yol."
-
Yay gibi kavislenmiş, eğmeçli, mukavves
- "Eğri kılıç."
-
Yatay veya düşey olmayan, bütünüyle bir yana eğilmiş bulunan, eğik, mail
- "Eğri bir masa."
-
[zarf]
Yanlış bir biçimde
- "Gazetecilik bu oğlum, eğri, doğru yazılıp çıkmalı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Bir olayın şiddetindeki azalış ve çoğalışları gösteren çizgi
- "Sıcaklık eğrisi. Hava nemi eğrisi."
-
[isim]
Doğru veya düz olmayan çizgi, yüzey
-
[sıfat]
Doğru veya düz olmayan, bir noktasında yön değiştiren, çarpık, münhani, doğru karşıtı