Sonunda etli olan 8 harfli 44 kelime var. ETLİ ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde etli olan kelimeler listesine ya da başında etli olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E L T İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
ELİT, ELTİ, ETİL, ETLİ, LİET
3 Harfli Kelimeler
ETİ, İLE, TEL
2 Harfli Kelimeler
EL, ET, İL, İT, LE, TE, Tİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞEHVETLİ
-
-
[sıfat]
Cinsel isteği olan, kösnül
- "Kadını âdeta şehvetli ve anormal bir zevkle, değil erkek hatta kızlar bile seyrediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Aşırı isteği olan
-
[sıfat]
Cinsel isteği olan, kösnül
- HAŞMETLİ
-
-
[sıfat]
Görkemli
- "Engin Hint ormanlarının haşmetli sessizliği beni takip ediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Hükümdarlara verilen unvan
-
[sıfat]
Görkemli
- RAHMETLİ
-
-
[sıfat]
"Tanrı'nın rahmetine kavuşmuş, yarlıganmış" anlamlarında ölmüş kimseleri saygıyla anmak için ad veya unvanlarının başına getirilen bir söz
- "Hocamız rahmetli Muhsin Bey, bunu sınıfta okurken gözleri yaşarırdı." (Haldun Taner)
-
Ölmüş, merhum
- "Rahmetli, insanların en iyilerinden biriydi." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
"Tanrı'nın rahmetine kavuşmuş, yarlıganmış" anlamlarında ölmüş kimseleri saygıyla anmak için ad veya unvanlarının başına getirilen bir söz
- HEYBETLİ
-
-
[sıfat]
Görünüşü korku ve saygı uyandıran
- "Heybetli adam."
-
Büyük, ulu, azametli
- "Biz onların yorgun ve durgun bile olsa düzgün ve heybetli hâllerini görüyorduk." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Görünüşü korku ve saygı uyandıran
- KIYMETLİ
-
-
[sıfat]
Değerli
- "Zamanımızda kıymetli şeylerin muhafazası güçleşti." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Değerli
- ŞİDDETLİ
-
-
[sıfat]
Etkisi çok olan, zorlu
- "Bir aralık rahmetli babam şiddetli bir romatizmaya tutulmuştu." (Falih Rıfkı Atay)
-
Hızlı
- "Şiddetli yağmurun damlaları camı dövüyordu." (Reşat Enis)
-
Aşırı
- "Şiddetli geçimsizlik."
-
[sıfat]
Etkisi çok olan, zorlu
- EZİYETLİ
-
-
[sıfat]
Eziyet çekerek yapılan
-
Eziyet veren, eziyet çektiren, üzgülü
- "Eziyetli adam."
-
[sıfat]
Eziyet çekerek yapılan
- İŞARETLİ
-
-
[sıfat]
İşareti olan, işaretle belirlenmiş olan
-
[sıfat]
İşareti olan, işaretle belirlenmiş olan
- DEHŞETLİ
-
-
[sıfat]
Korku veya ürküntü veren
- "Dehşetli bir kâbusa tutulmuşların kıvrandıran ıstırabını duyuyorum." (Aka Gündüz)
-
[zarf]
Çok fazla, son derece
- "Altımdaki beygir, efendisinin bu savaşına karşı dehşetli huysuzlanıyor." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Korku veya ürküntü veren
- ŞEVKETLİ
-
-
[sıfat]
"Büyüklük, güç sahibi" anlamında padişahlara verilen bir san
-
[sıfat]
"Büyüklük, güç sahibi" anlamında padişahlara verilen bir san
- ŞERBETLİ
-
-
[sıfat]
Şerbeti olan, şerbet katılmış olan
-
Yılan vb. hayvanların sokmasından zarar görmeyen
- "Anlaşılan sen yılana şerbetli imişsin galiba!" (Osman Cemal Kaygılı)
-
Kötü davranmayı, kötü işler yapmayı huy edinmiş olan
- "Yalana şerbetli."
-
Kendisine kötü davranılmasına alışmış olan
- "Gülsüm, dayak ve hakarete ezelden şerbetliydi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Şerbeti olan, şerbet katılmış olan
- KUVVETLİ
-
-
[sıfat]
Gücü çok olan, zorlu, şiddetli
- "Güneşin en yüksek, rüzgârın en kuvvetli olduğu an kavga azıyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Sağlam, dayanıklı olan
- "Beyaz şayaklar giymiş, kuvvetli gürbüz yüzü, ensesi güneşten yanmış sporcu." (Ömer Seyfettin)
-
Görevini iyi yapan, keskin
- "Kuvvetli gözleri var."
-
Çok etkileyici
- "En kuvvetli inatlar ve zulmetler bile artık mukavemet edemiyor." (Ömer Seyfettin)
-
Saygın, nüfuzlu
-
Üstün
-
Etkili
- "İkinci gün sıtmadan şüphelendik, kuvvetli dozda kinin verdik." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Gücü çok olan, zorlu, şiddetli
- SÜNNETLİ
-
-
[sıfat]
Sünnet edilmiş olan
-
[sıfat]
Sünnet edilmiş olan
- HİDDETLİ
-
-
[sıfat]
Kızgın, öfkeli
- "Nihayet kocası onun hiddetli olduğunu hissetti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Kızgın, öfkeli
- MESNETLİ
-
-
[sıfat]
Dayanağı olan
-
[sıfat]
Dayanağı olan
- ŞÖHRETLİ
-
-
[sıfat]
Ünü olan, ünlü, tanınmış
- "İstanbul'un en güzel, en şöhretli kadınlarından idi." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Ünü olan, ünlü, tanınmış
- UFUNETLİ
-
-
[sıfat]
İçinde irin, cerahat olan
- "Meğer insanlıkçılık ve ufunetli bir yara hâlinde meydana çıkmak için böyle bir fırsat bekliyormuş." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[sıfat]
İçinde irin, cerahat olan
- TIYNETLİ
-
-
[sıfat]
İyi huylu
-
[sıfat]
İyi huylu
- KISMETLİ
-
-
[sıfat]
Kısmeti iyi olan, talihli
-
[sıfat]
Kısmeti iyi olan, talihli
- ZİMMETLİ
-
-
[sıfat]
Zimmet edilmiş
-
[sıfat]
Zimmet edilmiş