Sonunda et olan 8 harfli 78 kelime var. ET ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde et olan kelimeler listesine ya da başında et olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUHANNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Alçak, korkak, namert
-
[sıfat]
Alçak, korkak, namert
- KRALİYET
-
-
[isim]
Krallık
-
[isim]
Krallık
- UMUMİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellik
-
[isim]
Genellik
- ZIDDİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşıtlık
- "Sasanlılarla İran'ın Üsküdar'a kadar gelişi ve Filistin'e kadar yürüyüşü bu zıddiyetin son haddini gösterir." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Sevişmezlik, geçimsizlik, çekemezlik
-
[isim]
Karşıtlık
- ASABİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sinirlilik
-
[isim]
Sinirlilik
- İZAFİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görelilik
-
[isim]
Görelilik
- UBUDİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kulluk
-
[isim]
Kulluk
- TEBAİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kanun, buyruk vb.ne uyma
-
Devlete veya güçlü kişiye bağlanma
-
[isim]
Kanun, buyruk vb.ne uyma
- PEKSİMET
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Pişirildikten sonra dilimler hâlinde kesilerek ısı ile kurutulmuş, uzun süre dayanabilen ekmek
- "Yanımızda, ne olur ne olmaz diye alınmış yarım çuval peksimet vardı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Pişirildikten sonra dilimler hâlinde kesilerek ısı ile kurutulmuş, uzun süre dayanabilen ekmek
- MÜRÜVVET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ailede çocukların doğumu, sünneti, evliliği, iyi bir göreve geçmeleri vb. olaylardan duyulan mutluluk, sevinç
- "Ne kaldı şurada alnımızın akıyla ilk torunumun mürüvvetini görmeye?" (Adalet Ağaoğlu)
-
Cömertlik
-
Yiğitlik, mertlik
-
[isim]
Bir ailede çocukların doğumu, sünneti, evliliği, iyi bir göreve geçmeleri vb. olaylardan duyulan mutluluk, sevinç
- FAİKİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üstünlük
-
Yükseklik
-
[isim]
Üstünlük
- EBEDİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sonsuzluk
- "Bu iyiliğini ebediyete kadar unutmayacaktı." (Cahit Uçuk)
-
[isim]
Sonsuzluk
- KEYFİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nitelik
- "Cenap Şehabeddin Bey şiiri nazımdan ayrı bir keyfiyet telakki ediyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Durum
- "Böyle bir keyfiyet vukuunda, akıbetiniz mutlaka ölüm olacaktır." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Nitelik
- PODÖSÜET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yumuşak, yüzü ince havlı bir tür deri, süet
- "Potinlerim, altı rugan, üstü podösüet, yandan düğmeli olacak." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Bu deriden yapılmış olan
- "Podösüet ayakkabı."
-
[isim]
Yumuşak, yüzü ince havlı bir tür deri, süet
- MUAŞERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birbiriyle toplumsal ilişkiler içinde bulunma
- "Biz bu farkın muaşeretten üsluba, insan ve zevke kadar derinleştiğine inanıyoruz." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[isim]
Birbiriyle toplumsal ilişkiler içinde bulunma
- TABİİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeye veya bir kimseye bağlı olma, bağımlılık, bağlılık
-
Uyruk
- "Fransız tabiiyetine girivermişler o zaman." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir şeye veya bir kimseye bağlı olma, bağımlılık, bağlılık
- İNTERNET
- ...
- MADDİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Maddilik
- "Gittikçe artan sessizlik içinde bu iki adamın maddiyetleri birer gürültü çıkarıyor gibi geliyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Maddilik
- MEŞVERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, danışma
- "Ne kadar hükûmetler varsa meşveret usulüne kabul etmiş." (Ömer Seyfettin)
-
İki veya daha fazla kişinin birbiriyle fikir alışverişinde bulunması
-
[isim]
Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, danışma
- KAVMİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kavmin kendine özgü özellikleri
-
Bir kimsenin bağlı olduğu kavme göre durumu
-
Kavme bağlılık
- "Ne anane ne mazi ne vatan ne kavmiyet tanırdı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir kavmin kendine özgü özellikleri