Sonunda et olan 7 harfli 174 kelime var. ET ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde et olan kelimeler listesine ya da başında et olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

ET, TE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SADARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sadrazamlık

CESAMET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Büyüklük, irilik
    • "Dağdan baktığınızda her biri beş altı fil cesametinde." (Reşat Nuri Güntekin)

MERİYET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yürürlük

RİYAZET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Nefsin isteklerini kırma
    • "Karargâhta âdeta bir manastır hayatının riyazeti içinde yaşıyorduk." (Halide Edip Adıvar)

TUVALET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yıkanma, tıraş olma, giyinme, süslenme, taranma işi
    • "Başımı, tuvaletimi ve makyajımı bile ezbere yapacağım, aynada kendi yüzümü görmeyeceğim." (Peyami Safa)
  2. Abiye
    • "Asıl mühimi oyun için bir giyecek şey, yeni, açık bir tuvalet." (Tarık Buğra)
  3. Vücut temizliği ve bakımı için gereken nesne
  4. Sidik veya dışkı
  5. İnsanın dışkısıyla idrarını boşalttığı yer, abdesthane, ayakyolu, yüznumara, hela, kenef, memişhane, kademhane
    • "Nerede ise herkesi belediyenin tuvalet çukurlarına kadar takip edeceksiniz." (Falih Rıfkı Atay)

HAREKET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon
    • "Ne vakit hareket edeceğiz, Kenan? Yarın mı?" (Ömer Seyfettin)
    • "... saldırma için lazım gelen strateji planını tespit ederler ve ona göre harekete geçerlerdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Vücudu oynatma, kıpırdatma veya kımıldanma
    • "Her hareketi kamera önünde rol yapıyormuşçasına hesaplı." (Refik Halit Karay)
  3. Davranış, tutum
    • "Sakin, dürüst, kıyafeti ve hareketleriyle hiçbir ayrılık göstermeyen bir adamdır." (Halide Edip Adıvar)
    • "İnsan bu kadar ölçülü hareket eder mi, edemez mi?." (Halide Edip Adıvar)
  4. Yola çıkma
    • "Hareketimiz iki gün ertelendi."
  5. Belirli bir amaca varmak için birbiri ardınca yapılan ilerlemeler, akım
    • "Türkçülük hareketi. Dilde özleşme hareketi."
  6. Deprem
    • "Ben, diyor, hareket olurken Eminönü'nde idim." (Memduh Şevket Esendal)
  7. Demir yollarında katarların düzenlenmesi ve hangi saatlerde yola çıkıp hangi duraklarda karşılaşacaklarını düzenleme işleri
    • "Hareket cetveli. Hareket memuru."
  8. Devinim
  9. Bir parçanın yavaşlık, çabukluk derecesi
  10. Kas ve eklemlerin, belli doğal şartlar içerisinde işlemeleri sonucu vücut bölümlerinde düzenli ve olumlu etkilerle oluşturdukları yer değişimi

ŞEKAVET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Haydutluk, soygunculuk
    • "Herkesin ortasında yapılan bu şekavete neden kimse karışmıyor?" (Haldun Taner)

BELAHET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alıklık
    • "Faziletle belahat aynı şey sayılıyor." (Peyami Safa)

REHAVET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vücutta görülen gevşeklik, ağırlık, tembellik
    • "Bayıltıcı bir rehavet hissediyordu, uykuya çok ihtiyacı vardı ve uyudu." (Peyami Safa)

GUDUBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yüzüne bakılmayacak kadar sevimsiz ve çirkin

HUŞUNET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sertlik, kabalık, kırıcılık

ZAFİYET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Arıklık, zayıflık
  2. Dermansızlık, güçsüzlük

TRAMPET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İki değnek ile çalınan küçük davul

MARİFET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ustalık, hüner, uzmanlık
    • "Meğer ne marifetleri varmış o gösterişsiz saatin!" (Haldun Taner)
  2. Uygun olmayan, hoşa gitmeyen, can sıkıcı iş veya davranış
    • "Yaptığın marifeti beğendin mi?"
  3. Bilim, bilgi
  4. Aracı, ikinci el

ZİYAFET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Eğlenmek veya bir olayı kutlamak amacıyla birçok kimsenin bir araya gelerek yedikleri yemek, şölen, toy
    • "Resmî ziyafetlerin ve büyük düğünlerin yemeklerini hep ona ısmarlamak âdet olmuştur." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "O gece telgrafçı, gümrükçü, liman çavuşu, müdür beye bir ziyafet vermek istemişlerdi." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Orkestra tam bir müzik ziyafeti çekti."

EMNİYET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güvenlik
    • "Kendi vatandaşlarının ırz, mal, can emniyeti hakkında teminat istiyorlar." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Hele emniyet ettiğim birkaç uyanık arkadaşla bulunduğum zaman bülbül gibi ötüyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Arkadaşının emniyet vermesine rağmen içi rahat değildi." (Mahmut Yesari)
  2. Güven, inanma, itimat
    • "Paris'teki hemşehriler bana büyük bir sevgi ve emniyetle kucaklarını açmışlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Polis işleri
  4. Güvenlik işlerinin yürütüldüğü yer
    • "Emniyet müdürlüğü."
  5. Bir araçta güven sağlayıcı parça

HÜKUMET
...
MELAMET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kınama, ayıplama, azarlama, çıkışma

KEFARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir günahı Tanrı'ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç
    • "Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." (Haldun Taner)
  2. Diyet
    • "Onu sevmek bile hayatımın kefareti oluyor." (Aka Gündüz)

MAZERET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kendini veya başka birini özürlü göstermek için ileri sürülen sebep, özür, bahane
    • "Kabahatime mazeret, haklı sebep aramıyorum." (Aka Gündüz)
    • "Kendini gösterdiğine pişman olmuş gibi görünüyor, bir mazeret bulmaya çalışıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir şeyden kurtulmak veya kaçınmak için ileri sürülen gerekçe, bahane

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü