Sonunda et olan 6 harfli 161 kelime var. ET ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde et olan kelimeler listesine ya da başında et olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

ET, TE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

İCABET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir çağrıyı yerine getirme, bir çağrıya gitme
  2. Bir buyruk veya isteğe uyma, kabul etme, razı olma

SUBRET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Komedilerde hafifmeşrep genç kadın veya işveli hizmetçi rollerine çıkan kadın oyuncu

İBARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Oluşan, meydana gelen
    • "Gene hep beraber, bir iki parçadan ibaret bulaşıklarını yıkamaya oturdular." (Necati Cumalı)
    • "Büyük önderin bize verdiği mükâfat bundan ibaret değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

MÜSNET
...
HİSSET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cimrilik

CİKLET

  1. [isim] Sakız

DENAET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alçaklık

KRİKET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] On birer kişilik iki takım arasında, küçük ve ağır bir topu, ucu kıvrılmış sopalarla vurarak karşı kaleye sokmak amacıyla oynanan bir oyun

MÜSPET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Olumlu

USULET
...
UKUBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ceza
  2. [sıfat] Çok çirkin

SİLÜET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir şeyin yalnız kenar çizgileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü, gölge
    • "Bir kadın silüetinin koşarak silindiğini de görür gibi olmuştum." (Refik Halit Karay)
  2. Ne olduğu anlaşılamayan karaltı, gölge

ŞÖHRET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Herkesçe bilinme, tanınma durumu, ün
    • "Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı." (Refik Halit Karay)
    • "Fakat Nedim'den hoşlanan kızlarla kadınların çoğu onu, yeni şöhret bulan bir sinema aktörüne benzetmektedir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Her mahallede hatta satıcılar arasında şöhret kazanmış olan güzel sesliler bulunurdu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Burada jandarma teğmeni olsun da daha bir defa, Ankara'da şöhret salmış olan o gözleri görmesin." (Refik Halit Karay)
  2. Tanınmış, ünlü kimse
    • "Bu salonda hepsini ilk defa gördüğüm altı şöhret var." (Yusuf Ziya Ortaç)

TABLET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Düz ve yassı biçimli, çiğnenecek veya yutulacak madde
    • "İlaç tableti. Nane şekeri tableti."
  2. Eski medeniyetlerden kalma, pişmiş veya güneşte kurutulmuş kilden yapılmış, üzerinde çivi yazısı ile metin yazılı belge

AKAMET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kısırlık, verimsizlik
  2. Başarısızlık, sonuçsuzluk
    • "Bu mücadeleden ruhumun yorgun düştüğünü, akamete mahkûm kaldığını görüyorum." (Hüseyin Cahit Yalçın)

ŞERBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Meyve suyu ile şekerli su karıştırılarak yapılan içecek
    • "Biraz sonra gümüş bir tepsi içinde ahududu şerbeti getirdiler." (Ahmet Haşim)
  2. Belli törenlerde konuklara sunulan şekerli içecek
    • "Hemen o haftalarda bir sabah Muhsin Beylerin evinde nikâh şerbetleri içildi." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Bazı maddelerin suda eritilmişi
    • "Gübre şerbeti. Çimento şerbeti."
  4. Sözlenmek veya nişanlanmak üzere tarafların anlaşması durumunda tören yapılarak içilen içecek

ZİLLET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hor görülme, alçalma
    • "Fakat içimdeki zillet bir türlü zail olmuyordu." (Halide Edip Adıvar)

MİNNET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu, müdana
    • "Sesinde bir minnetin sıcaklığı vardı." (Haldun Taner)
    • "Bana karşı gösterilen bu güven ve sevgiden dolayı çok minnet duymama rağmen, siyasi hayata atılmak istemiyordum." (Halide Edip Adıvar)
  2. Bir iyiliğe karşı teşekkür etme, memnuniyet duyma
    • "Oğlunun elinden ne gelse borç sayıyor, ödeyemeyeceği bir minnet duygusu altında eziliyordu." (Necati Cumalı)

NEDRET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Nicelik bakımından alışılanın, umulanın veya gerekenin altında olma durumu, azlık, seyreklik

İCAZET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İzin, onay, onaylama
    • "Bir çift ayakkabı almak için dahi ondan icazet almak zorunda kalıyorum." (Ayşe Kulin)
  2. Diploma

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü