Sonunda et olan 6 harfli 161 kelime var. ET ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde et olan kelimeler listesine ya da başında et olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

ET, TE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

İKAMET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yerde oturma, eğleşme
    • "Bizim kahraman da şimdi, burada ikamet ediyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

VAHŞET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yabani, vahşi olma durumu
  2. Korku, ürküntü
  3. Issızlık, yalnızlık

MİNNET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu, müdana
    • "Sesinde bir minnetin sıcaklığı vardı." (Haldun Taner)
    • "Bana karşı gösterilen bu güven ve sevgiden dolayı çok minnet duymama rağmen, siyasi hayata atılmak istemiyordum." (Halide Edip Adıvar)
  2. Bir iyiliğe karşı teşekkür etme, memnuniyet duyma
    • "Oğlunun elinden ne gelse borç sayıyor, ödeyemeyeceği bir minnet duygusu altında eziliyordu." (Necati Cumalı)

ZULMET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Karanlık
    • "Görmek için aydınlık ve görülmemek için zulmet lazımdı." (Falih Rıfkı Atay)

KASKET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Genellikle erkeklerin giydiği, önü siperli başlık

ADALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe
    • "Devletin temel amaç ve görevleri ... kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya ... çalışmaktır." (Anayasa)
  2. Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları
    • "Suçlular adaletin pençesinden kurtulamazlar."
  3. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme
    • "Germiyan'da Süleyman Şahımız adaletle hüküm sürer." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
  4. Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması

ŞİDDET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik
  2. Hız
    • "Rüzgârın şiddeti."
  3. Karşıt görüşte olanlara, inandırma veya uzlaştırma yerine kaba kuvvet kullanma
  4. Duygu veya davranışta aşırılık
    • "Sesinin tonunda siteminin şiddetini azaltan bir yumuşama vardı." (Necati Cumalı)

AZAMET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ululuk, büyüklük
  2. Gurur
    • "Arkadaşlarımdan ayrılıp onun yanına geçmek azametime dokundu." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Görkem, gösteriş, heybet
  4. Debdebe
  5. Çalım, kurum, tekebbür
    • "Şu her tarafından temizlik ve azamet akan şişman adama bile sorabilirdi." (Sait Faik Abasıyanık)

MEFRET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kocaman, iri, büyük, muazzam
    • "Cehennem, zincire vurulmuş mefret bir ejderhadır. Bırakınız beni, günahkârları yutayım diye nara atar durur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

DENAET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alçaklık

SAFFET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Temizlik, arılık
    • "Gençlerin tecrübelerle yıpranmamış bir saffet içindeki yüzlerinde yorgunluk duyulmaz." (Abdülhak Şinasi Hisar)

HAŞMET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Görkem

KRİKET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] On birer kişilik iki takım arasında, küçük ve ağır bir topu, ucu kıvrılmış sopalarla vurarak karşı kaleye sokmak amacıyla oynanan bir oyun

HİSSET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cimrilik

MÜSNET
...
KASVET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sıkıntı, iç sıkıntısı
    • "Gündüzün bu saatinde, tiyatroya ağır bir kasvet çökmüş." (Peyami Safa)

ŞÖHRET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Herkesçe bilinme, tanınma durumu, ün
    • "Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı." (Refik Halit Karay)
    • "Fakat Nedim'den hoşlanan kızlarla kadınların çoğu onu, yeni şöhret bulan bir sinema aktörüne benzetmektedir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Her mahallede hatta satıcılar arasında şöhret kazanmış olan güzel sesliler bulunurdu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Burada jandarma teğmeni olsun da daha bir defa, Ankara'da şöhret salmış olan o gözleri görmesin." (Refik Halit Karay)
  2. Tanınmış, ünlü kimse
    • "Bu salonda hepsini ilk defa gördüğüm altı şöhret var." (Yusuf Ziya Ortaç)

MAİŞET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Geçim, geçinme
    • "Elindeki para kendini bir sene geçindirebilirdi. Bir müddet için artık onun ensesine şaklayacak maişet kamçısı kalmıştı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

AKIBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir iş veya durumun sonu, sonuç
    • "Sen akıbetini pek hak etmemişe benziyorsun." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Ben Kristof Kolomb'un akıbetine uğramak istemiyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [zarf] Sonunda, önünde sonunda
    • "Akıbet, iş düzelecek."

GOFRET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Üzeri petek biçiminde, arasında krema bulunan, bisküviye benzer tatlı, hafif bir yiyecek

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü