Sonunda et olan 5 harfli 89 kelime var. ET ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde et olan kelimeler listesine ya da başında et olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İslam hukukuna göre, öldürme ve yaralamalarda suçlunun ödemek zorunda olduğu para veya mal, kan pahası, kan parası, kefaret
- "Kolunun diyetini ben verdim. Yoksa çolak kalacaktın." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
İslam hukukuna göre, öldürme ve yaralamalarda suçlunun ödemek zorunda olduğu para veya mal, kan pahası, kan parası, kefaret
- ÜMMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'e inanarak, onun yaptıklarını ve söylediklerini uygulayarak çevresinde toplanan Müslümanların tümü
- "Allah'ım, sen koru Muhammed ümmetini bu eşkıyanın zulmünden."
-
[isim]
Hz. Muhammed'e inanarak, onun yaptıklarını ve söylediklerini uygulayarak çevresinde toplanan Müslümanların tümü
- ROZET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yakaya takılmak için çeşitli biçimlerde yapılan, bir kuruluşun sembolü sayılacak genellikle küçük metal nesne
- "Bir süs bir rozet gibi yakasına iliştirmiştir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Musluğun, gizli döşenmiş boruya vidalandığı yerin çirkin görünüşünü kapatmak amacıyla kullanılan nikel veya krom kaplanmış çember biçimli sac parça
-
Kapı kolunun altına monte edilen metal parça
-
Güney Anadolu sahillerinde yetişen, pembe ve beyaz çiçekleri olan süs bitkisi
-
[isim]
Yakaya takılmak için çeşitli biçimlerde yapılan, bir kuruluşun sembolü sayılacak genellikle küçük metal nesne
- AVDET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dönüş, geri gelme
- "Babam bir iş için Selanik'e gittiği zaman avdetinde bana Midhat Efendi'nin Hayret ismindeki romanını getirmiş." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Eliyle camı vurarak avdet etmek istediklerini anlattı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Dönüş, geri gelme
- TARET
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Gemilerde veya kalelerde, topçu mevzilerinde topun makine bölümünü ve topçuları koruyacak biçimde yapılmış zırhlı kule
- "Payitahtın göbeğinde demirletip taretlerini saraylara çevirmiş olduklarını görünce cinleri tepesinde toplanıyordu." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Gemilerde veya kalelerde, topçu mevzilerinde topun makine bölümünü ve topçuları koruyacak biçimde yapılmış zırhlı kule
- BECET
-
-
[isim]
Serçegillerden, küçük bir kuş (Passer)
-
[isim]
Serçegillerden, küçük bir kuş (Passer)
- BÜĞET
-
-
[isim]
Gölet
-
[isim]
Gölet
- GAYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Pek, çok, pek çok, güçlü bir biçimde, etkili olarak
- "Soframızda gayet samimi birkaç misafirimiz bulunur." (Aka Gündüz)
-
[zarf]
Pek, çok, pek çok, güçlü bir biçimde, etkili olarak
- İLLET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hastalık
- "Ben şarlatan değilim, oğlum. Bu illetin devası bendedir." (Peyami Safa)
- "Batı taklitçiliği de illet olduğu sorunlardan biri idi." (Haldun Taner)
- "İnsan boyuna gezecek olursa baş dönmesi illetine uğrayacak." (Ahmet Rasim)
-
Hastalık derecesine varan alışkanlık
- "Ya sayfa sayfa mektup yazmak illetine tutulmuş olanlara ne diyeyim?" (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Bozukluk
- "Bu radyonun bir illeti var."
-
[sıfat]
Kızdıran, sinirlendiren (şey veya kimse)
-
Sebep
-
[isim]
Hastalık
- OMLET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çırpılmış yumurtayla sade olarak yapılabilen veya içine peynir, kıyma vb. katılarak tavada pişirilen bir yemek
- "Mantarlı omleti yedikten sonra uykudan bayılıyorduk." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Çırpılmış yumurtayla sade olarak yapılabilen veya içine peynir, kıyma vb. katılarak tavada pişirilen bir yemek
- CESET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölü beden, naaş
- "Gece sabaha karşı, balıkçılar denizde bir ceset bulmuşlardı." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Ölü beden, naaş
- LİRET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İtalyan para birimi
-
[isim]
İtalyan para birimi
- RULET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir bilyenin, dönmekte bulunan derin tepside yazılı numaralarından ve siyah ile kırmızı renklerden birinin üzerinde durmasıyla kazananı belirten kumar aracı ve bununla oynanan kumar
-
Pastacı, terzi vb.nin kullandığı dişli, küçük demir çark
-
[isim]
Bir bilyenin, dönmekte bulunan derin tepside yazılı numaralarından ve siyah ile kırmızı renklerden birinin üzerinde durmasıyla kazananı belirten kumar aracı ve bununla oynanan kumar
- ŞOSET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kısa çorap
-
[isim]
Kısa çorap
- CÜRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yüreklilik, ataklık, cesaret
- "Geceleri evinin bahçesinde buluşacak kadar cüreti arttırmışlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Düşüncesizce, saygıyı aşan davranış, cesaret
-
[isim]
Yüreklilik, ataklık, cesaret
- CEKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi
-
[isim]
Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi
- NİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat
- "Niyeti ilk önüne gelen telefonlu dükkâna dalmaktı." (Haldun Taner)
- "Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim diye bekleşiyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Fal gibi kullanılmak amacıyla içine mâni yazılıp katlanmış veya şekerlere sarılmış kâğıt parçası
-
Namaz kılmaya, oruç tutmaya ve abdest almaya karar verip başlama
-
[isim]
Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat
- KAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Boy, endam
- "Gür beyaz saçları, dik kameti, vakur yürüyüşü ile gören çarşı esnafı saygı ile selamlarlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Boy, endam
- ELBET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Elbette
- "Elbet bir başkasının yatağı başında gene bir araya geliriz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Elbette
- OFSET
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Kalıp izlerini önce kauçuğa, kauçuktan da kâğıda geçirmeye dayanan çift kopyalı baskı yöntemi, düz baskı
-
[isim]
Kalıp izlerini önce kauçuğa, kauçuktan da kâğıda geçirmeye dayanan çift kopyalı baskı yöntemi, düz baskı