Sonunda er olan 5 harfli 92 kelime var. ER ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde er olan kelimeler listesine ya da başında er olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NELER
-
-
çok ve çeşitli şeyler
- "Ne âlem çocuksun!"
- "Onda para ne arar!"
- "Sen burada ne arıyorsun, haydi çabuk eve!"
- "Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar?" (Memduh Şevket Esendal)
-
çok ve çeşitli şeyler
- FUJER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Eğrelti otu
-
[isim]
Eğrelti otu
- DÜVER
-
-
[isim]
Yapılarda kullanılan kalın ağaç, direk, mertek
-
[isim]
Yapılarda kullanılan kalın ağaç, direk, mertek
- LİGER
- ...
- YÜZER
-
-
[sıfat]
Yüz sıfatının üleştirme biçimi, her birine yüz, her defasında yüzü bir arada olan
-
[sıfat]
Yüz sıfatının üleştirme biçimi, her birine yüz, her defasında yüzü bir arada olan
- KİLER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap
- "Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap
- SEFER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yolculuk
- "Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden / Nice seneler geçti dönen yok seferinden." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Ne hoş, ey güzel Tanrı'm, ne hoş / Maviliklerde sefer etmek" (Orhan Veli Kanık)
-
Kez, yol, defa
- "Bu sefer ben söylüyorum, tekrar ediyorum." (Refik Halit Karay)
-
Genellikle ülke dışına yapılan askerî harekât, savaşa gitme, savaş
-
[isim]
Yolculuk
- SÜMER
- ...
- TEBER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Balta
-
Bazı dervişlerin taşıdıkları sapı uzun, keskisi ayça biçiminde, küçük ve hafif balta
-
Meşin kesmek için kullanılan araç
-
[isim]
Balta
- ŞEKER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel adı
- "O bacakları biraz kalınca ama yüzü şeker gibi tatlı, kolejli kızı gözetlemeye başlar." (Haldun Taner)
-
Bu madde katılarak yapılmış lokum, akide, çikolata vb. tatlı yiyeceklerin genel adı
-
Şeker hastalığı
- "Yirmi gün evvel ameliyat edildiği hâlde biraz şekeri görüldüğü için henüz taburcu edilememişti." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Sevimli, cana yakın ve güzel
- "Hele bak, ne şeker şey!"
-
[isim]
Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel adı
- SİYER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap
-
[isim]
Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap
- LİDER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Önder, şef
- "İhtilal partisinin liderini yakından ilk defa tanıyacaktım." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir partinin veya bir kuruluşun en üst düzeyde yönetimiyle görevli kimse
- "Politika kargaşalarına gömülmüş liderler, ufukta bekleyen tehlikeyi göremiyorlardı." (Samiha Ayverdi)
-
Bir yarışmada başta bulunan takım veya yarışmacı
-
[isim]
Önder, şef
- BEŞER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsanoğlu, insan
-
[isim]
İnsanoğlu, insan
- BETER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Daha kötü, çok kötü
- "Çöller, Yemen ellerinden beter imiş." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Daha kötü, çok kötü
- ZEKER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Erkeklik organı
-
[isim]
Erkeklik organı
- GÖZER
-
-
[isim]
Buğday, toprak vb.nin elendiği iri gözlü kalbur
-
[isim]
Buğday, toprak vb.nin elendiği iri gözlü kalbur
- KESER
-
-
[isim]
Tahta, ağaç yontmaya ve çivi çakmaya yarayan, kısa saplı, bir yanı keskin ağızlı çelik araç
-
[isim]
Tahta, ağaç yontmaya ve çivi çakmaya yarayan, kısa saplı, bir yanı keskin ağızlı çelik araç
- SEMER
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
At, eşek, katır vb. hayvanların sırtına yerleştirilen, üzerine yük bağlanan veya binilen, iskeleti ağaçtan araç
- "Semere asılı bir sepeti çözüp ağacın uygun bir dalına astı." (Necati Cumalı)
-
Hamalların yük taşırken kullandığı deriden sırt yastığı, arkalık
-
Yukaç
-
[isim]
At, eşek, katır vb. hayvanların sırtına yerleştirilen, üzerine yük bağlanan veya binilen, iskeleti ağaçtan araç
- ÖNDER
-
-
[isim]
Gücü, ünü ve toplumsal yeri dolayısıyla, belli zaman ve durumlar içinde, ilişkili bulunduğu küme veya toplumun tutum, davranış ve etkinliklerini değiştirip yönetme yeteneğini gösteren kimse, lider, şef
-
[isim]
Gücü, ünü ve toplumsal yeri dolayısıyla, belli zaman ve durumlar içinde, ilişkili bulunduğu küme veya toplumun tutum, davranış ve etkinliklerini değiştirip yönetme yeteneğini gösteren kimse, lider, şef
- HEDER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma
- "Senin yoluna gençliğimi heder ettikten sonra, gene orada, o düşmüş şehirde, senin hasretinle yanan ben değil miydim?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Hayır işlemeden geçen günü heder olmuş addederek bayağı canı sıkılır." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma