Sonunda er olan 5 harfli 92 kelime var. ER ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde er olan kelimeler listesine ya da başında er olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

ER, RE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FİBER

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva veya tahta

TONER

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bilgisayar yazıcısı veya fotokopi makinesinde kullanılan toz durumundaki mürekkep

ZAFER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Savaşta kazanılan başarı
    • "Al bir kalpak giymişti al / Al bir ata binmişti al / Zafer ırak mı dedim / Aha diyordu." (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
  2. Birçok emek ve tehlikeli uğraşma pahasına erişilen mutlu sonuç, yengi, utku
  3. Bir yarışma veya uğraşıda çaba harcayarak elde edilen başarı

BEHER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Her bir

BİBER

  1. [isim] Patlıcangillerden, yurdumuzda çok yetişen ve çeşitli türleri bulunan bir bitki (Capsicum annuum)
    • "Türk biberi, Hint biberi, Macar biberi."
  2. Bu bitkinin tazeyken sebze olarak yenilen ürünü
  3. Bu bitkinin kurutulup baharat olarak yararlanılan ürünü

SAFER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ay takviminin ikinci ayı, sefer ayı

DÖNER

  1. [sıfat] Dönmekte olan, dönen, dönecek biçimde düzenlenen
    • "Döner dolap"
  2. [isim] Bir eksene geçirilmiş etlerin döndürülerek pişirilmesiyle yapılan kebap, döner kebap
    • "Lokantaların vitrinlerinde, mis kokularla dönerler pişiyordu." (Çetin Altan)
  3. [isim] Döner sermaye

AMBER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Amber balığından çıkarılan güzel kokulu, kül renginde bir madde
  2. Güzel kokulu bazı maddelerin ortak adı

KELER

  1. [isim] Köpek balıkları takımının kelergiller familyasından, ılık ve tropik denilerde yaşayan, uzunluğu 1,5 m kadar olan, bir defada 20 yavru doğuran bir balık türü, keler balığı (Rhina squatina)

MADER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ana, anne

BİNER

  1. [sıfat] Bin sayısının üleştirme biçimi, her birine bin, her defasında bini bir arada olan

ÖLÇER

  1. [isim] Ateşi karıştıracak demir kol

KİLER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap
    • "Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu." (Ömer Seyfettin)

TALER
...
YAVER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yardımcı
    • "Şansımız yaver gidiyor."
  2. Emir subayı

ÇEPER

  1. [isim] Çit
    • "Sıra sıra çeperler / Çepere su serperler / Irak yoldan geleni / Terli terli öperler." (Halk türküsü)
  2. Ahlaksız, huysuz, geçimsiz kimse
  3. Bağ çubuğu, çalı çırpı
  4. Sebze bahçesi
  5. Zar

HEDER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma
    • "Senin yoluna gençliğimi heder ettikten sonra, gene orada, o düşmüş şehirde, senin hasretinle yanan ben değil miydim?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Hayır işlemeden geçen günü heder olmuş addederek bayağı canı sıkılır." (Ercüment Ekrem Talu)

FENER

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Saydam bir maddeden yapılmış veya böyle bir madde ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı
    • "Sigara içilmeyecek, kibrit, fener yakılmayacaktı." (Ömer Seyfettin)
    • "Fener çeken çocuk, herkese yolunu göstermek mecburiyetinde." (Burhan Felek)
  2. Gemilere yol gösteren ışık kulesi
    • "Deniz, bu Japon fenerinden dökülen ışıklar altında ıslak parıltılarla, yanıp sönüyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
  3. Tepesinden kulplu kahveci tepsisi, askı

KEMER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı
    • "Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı." (Peyami Safa)
    • "Genç, ihtiyar, hepsi tüysüz tüysüz, gözleri fersizdir fakat hepsinin kemeri doludur." (Halide Edip Adıvar)
  2. Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü
  3. Emniyet kemeri
  4. [sıfat] Tümsekli
    • "Kemer burun."
  5. Kemiklerden oluşmuş tümsekli tavan
    • "Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri."
  6. Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı
  7. İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı
    • "Bu köprü sekiz kemer üzerinde, dört yüz yirmi dokuz metre uzunluğundadır." (Sait Faik Abasıyanık)
  8. Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak

KESER

  1. [isim] Tahta, ağaç yontmaya ve çivi çakmaya yarayan, kısa saplı, bir yanı keskin ağızlı çelik araç

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü