Sonunda er olan 3 harfli 10 kelime var. ER ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde er olan kelimeler listesine ya da başında er olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PER
- ...
- TER
-
-
[isim]
Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan, yapışkan, renksiz, tuzlu sıvı
- "O kadar sırsıklam ter içinde idi ki cesaret edemedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "... göbek taşında ter atarken bunaldı."
- "Elleri ayakları buz kesildi, soğuk bir ter boşandı bütün vücudundan." (Çetin Altan)
-
[isim]
Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan, yapışkan, renksiz, tuzlu sıvı
- YER
-
-
[isim]
Dünya
- "Yer bakır gök demir kesilmiş, günlerden beri deniz karış karış aranmış, balık yoktur." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Sinemada zar zor bir yer bulduk."
- "Etrafını zehirleye zehirleye yaşadıktan sonra hâlâ insanlar ona kendi aralarında bir yer veriyorlardı." (Mahmut Yesari)
- "Hakkın var imam, hakkın var, yerden göğe kadar hakkın var." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân
- "İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" (Memduh Şevket Esendal)
- "Bu maddede yer alan genel sıralama sebepleri temel hak ve hürriyetleri tümü için geçerlidir." (Anayasa)
- "Aklımda yer etmiş olmalı ki mahalleden çıkarken biliyordum oraya gideceğimi." (Orhan Pamuk)
- "Hanımların içinde rezil olmuştur, yer yarılsa da içine geçsem diye aklından geçmiştir." (Haldun Taner)
-
Gezinilen, ayakla basılan taban
- "Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü yerde bir noktaya dikip öylece kalakalıyordu." (Haldun Taner)
- "Herkes onun az zamanda büyük yer tutacağını, bir zaman gelip sefir, nazır olacağını söylüyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından ... yerine getirilir." (Anayasa)
-
Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge
- "Anadolu'nun bazı yerlerinde eski bir kocakarı itikadı vardır." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Kadınlara yer vermek alışkanlığı da olmadığından, çok kez ayakta kalır." (Erhan Bener)
-
Durum, konum, vaziyet
- "Türkiye stratejik bakımdan önemli bir yerdedir."
-
Ülke
-
Görev, makam
- "Askerden gelirse bakalım bir yere yerleştirebilecek miyiz?" (Memduh Şevket Esendal)
-
Önem
- "Uçağın yurt savunmasındaki yeri."
-
İz
-
Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa
- "Deniz kıyısında bir yer aldılar, ev yapacaklar."
-
Ekime elverişli toprak parçası, arazi
- "Çorak yerde ot bitmez."
-
Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal
- "Toplantı yeri. Kaza yeri."
-
Otel, motel vb.nde kalınacak oda
- "Yeriniz var mı?"
-
Sinema ve tiyatroda veya taşıtlarda oturulacak koltuk, sandalye
- "Ön tarafta bir yer bulup oturunca kurnazlığına pek sevindi." (Haldun Taner)
-
Durum, konum
- "Sen benim yerimde olsan ne yapardın?"
-
[isim]
Dünya
- ŞER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kötülük, fenalık
- "Senin başına bir şeyler gelecek ama hayır mı desem, şer mi desem..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Kötü, fena
-
[isim]
Kötülük, fenalık
- ZER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Altın
-
[isim]
Altın
- HER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Teklik adlara tamlayan görevinde getirilerek birer birer olarak, "...-in hepsi" anlamını veren söz
- "Bir hafta, her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi." (Halide Edip Adıvar)
- "Amenna, her işin başı sağlık ama böyle giderse Allah hemen sonunu hayırlara tebdil etsin." (Memduh Şevket Esendal)
- "Her ne hâl ise bir çare bulunur."
- "Her nedense diğerleri kadar olsun kuvvetli bir tesir bırakmadı ." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Teklik adlara tamlayan görevinde getirilerek birer birer olarak, "...-in hepsi" anlamını veren söz
- CER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çekme, sürükleyerek götürme
- "... padişahlardan birinin torunu çıkageldi, yarı ümmi bir adamla cerre çıkmıştı ." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Çekme, sürükleyerek götürme
- FER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Parlaklık, aydınlık
-
Gözdeki canlılık
- "Otuz yaşıma gelmeden gözlerimin feri sönmüştü." (Halide Edip Adıvar)
-
Güç, kuvvet, nüfuz
-
[isim]
Parlaklık, aydınlık
- SER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Baş, kafa
- "Sertabip. Sermürettip."
- "Bakakalırım giden geminin ardından / Atamam kendimi denize, dünya güzel / Serde erkeklik var, ağlayamam." (Orhan Veli Kanık)
-
Başkan, reis
- "Sertabip. Sermürettip."
-
[isim]
Baş, kafa
- KER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kuvvet, kudret
-
[isim]
Kuvvet, kudret