Ensesinde Boza Pişirmek
-
ısıtmak, kızgın duruma getirmek
- "Cebinden küçücük siyah bir mendil çıkardı. Yüzünü, gözünü, ensesini, boynunu sildi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş, vücutlarının teri mintanlarının üstüne çıkmıştı." (Haldun Taner)
- "Polisler ikametgâhsız diye ensene yapışırlar, seni deliğe tıkarlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
birini çok üzmek, tedirgin etmek
- "İhtiyarlık kepaze şey... Şimdi çocuk evde ensemde boza pişiriyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
sürekli çalıştırmak