Sonunda elik olan 7 harfli 48 kelime var. ELİK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde elik olan kelimeler listesine ya da başında elik olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K L İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
EKLİ, ELİK, İLEK, İLKE, KİLE
3 Harfli Kelimeler
ELK, İLE, İLK, KEL, KİL
2 Harfli Kelimeler
EK, EL, İL, KE, Kİ, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HANELİK
-
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda evi olan, evlik
- "Seksen hanelik köy."
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda evi olan, evlik
- ÖNCELİK
-
-
[isim]
Bir şeyin öbüründen önce olması durumu, evleviyet, takaddüm
-
[isim]
Bir şeyin öbüründen önce olması durumu, evleviyet, takaddüm
- KÖSELİK
-
-
[isim]
Köse olma durumu
-
[isim]
Köse olma durumu
- MEŞELİK
-
-
[isim]
Meşe korusu veya meşe ormanı
-
[isim]
Meşe korusu veya meşe ormanı
- ANNELİK
-
-
[isim]
Anne olma niteliği veya durumu, analık
-
[isim]
Anne olma niteliği veya durumu, analık
- YÜCELİK
-
-
[isim]
Yüce olma durumu, ulviyet
-
[isim]
Yüce olma durumu, ulviyet
- CÜCELİK
-
-
[isim]
Cüce olma durumu
- "Boyunun cüceliği yetişmiyormuş gibi iki kat olarak bir de reverans yaptı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Cüce olma durumu
- MEZELİK
-
-
[sıfat]
Meze yapılmaya elverişli, meze olarak kullanılan
-
[isim]
Meze olarak yenilen şey
- "Mezelik almaya gitti."
-
[sıfat]
Meze yapılmaya elverişli, meze olarak kullanılan
- İZBELİK
-
-
[isim]
İzbe yer
-
[isim]
İzbe yer
- ÜSTELİK
-
-
[zarf]
Ayrıca, bir de, bundan başka
- "Üstelik bu sene dimağımda büyük bir yorgunluk duyuyorum." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Güçlü, kuvvetli, sağlam
- "Benim sesim ondan daha üsteliktir!" (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Üste verilen şey, fark
- "Saatimi bu kalemle değiştirdim, bin lira da üstelik aldım."
-
[zarf]
Ayrıca, bir de, bundan başka
- TAZELİK
-
-
[isim]
Taze olma durumu, körpelik, taravet
-
Dinç, diri, canlı olma durumu
- "Eskiden söz açılınca yorgun belleğinden şaşılacak kadar tazelikle geçmişe döner, anılarını eksiksiz anlatmaya dalardı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Taze olma durumu, körpelik, taravet
- MÜZELİK
-
-
[sıfat]
Müzeye konulacak değerde veya eskilikte olan
- "Müzelik gümüş bilezik."
-
Eski, köhne
-
[sıfat]
Müzeye konulacak değerde veya eskilikte olan
- DEVELİK
-
-
[isim]
Özellikle Güneydoğu Anadolu'daki evlerin alt katında bulunan, develerin korunduğu veya bağlandığı bölüm
-
[isim]
Özellikle Güneydoğu Anadolu'daki evlerin alt katında bulunan, develerin korunduğu veya bağlandığı bölüm
- ÖNDELİK
-
-
[isim]
Yapılacak bir hizmet veya satın alınacak bir mal için anlaşmaya göre önceden ödenen miktar, avans
- "Üstelik Dostoyevski bunun için 4500 ruble öndelik almış ama romanı yayıncıya göndereceği gün yazdıklarını beğenmeyerek yırtmıştır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Yapılacak bir hizmet veya satın alınacak bir mal için anlaşmaya göre önceden ödenen miktar, avans
- KÖŞELİK
-
-
[isim]
İki duvarın kesiştiği yere aralarındaki açıyı doldurmak için uygulanan ahşap veya kârgir işçiliği
-
Kapı veya pencere aralığının köşesini oluşturan taş
-
Duvar köşelerinde, üstüne lamba vb. şeyler konan el yapımı, ahşap, süslü eşya
- "Zengin sanılan evlere gidip boyun büktü Sultan. Değerli bir köşeliği, bir fotoğraf çerçevesini, bir seccadeyi satmak için..." (Ayla Kutlu)
-
[isim]
İki duvarın kesiştiği yere aralarındaki açıyı doldurmak için uygulanan ahşap veya kârgir işçiliği
- NANELİK
- ...
- METELİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çeyrek kuruş, on para değerinde demir para
- "Köprüyü yelek cebimdeki son metelikle geçtim." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Gözümde, milyonu olsa da kalp para ile metelik etmez." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Orayı gördükten sonra ben, gayri dünyanın hiçbir tarafına metelik vermem." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Çok az para
- "Bende tek metelik yok diye kahkahayı bastı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Çeyrek kuruş, on para değerinde demir para
- ŞİŞELİK
-
-
[isim]
Şişe konulacak yer
- "Dolabın bir kısmına da şişelik yaptırın."
-
[isim]
Şişe konulacak yer
- İNCELİK
-
-
[isim]
İnce olma durumu
-
İnce davranış gösterme, zarafet, nezaket
- "Yüzündeki incelik, olgunluk, onu bambaşka seviyede bir erkek gösteriyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir işin herkesçe görülemeyen nitelikleri
- "Oyunculuk sanatının inceliklerini ya ustalarından öğrenip ya da kendi kendine arayıp bularak sonradan edinmişti." (Haldun Taner)
-
Ayrıntı
- "Necati'ye vaziyeti bütün inceliğiyle anlattım." (Orhan Kemal)
-
[isim]
İnce olma durumu
- YÖNELİK
-
-
[sıfat]
Belli bir yöne çevrilmiş olan, müteveccih
- "Bir büyük ve değerli özelliği de Türk geçmişinin ve bugünün sentezine yönelik bir yaklaşım içinde bulunuşu idi." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Belli bir yöne çevrilmiş olan, müteveccih