Ele Avuca Sığmamak
-
söz dinlememek, baskı altına alınmamak, zapt edilememek
- "El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk." (Zeki Ömer Defne)
- "Oturup kör gibi, namerde el açmak iyi mi?" (Mehmet Akif Ersoy)
- "Ben, el ayak çekildikten sonra, odanın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini beklerdim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Tarzının, yönteminin piyasadan el ayak çekmek zorunda kalacağını açık seçik kavrıyorsunuz." (Selim İleri)
-
şımarık davranmak
- "Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı bu eve yatırdım."
- "Elbette birçok önemli konulara el attı ama ulusumuzun temel sorunlarından bazıları yüzüstü duruyor." (Talât Halman)
- "Durup el bağlayalar yâran saf saf." (Baki)
- "Bizi işimizde gücümüzde serbest bırakmak şöyle dursun, çoluk çocuğumuzun nafakasına el koymaya kalkıştılar..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)