Sonunda ek olan 7 harfli 182 kelime var. EK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ek olan kelimeler listesine ya da başında ek olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EPRİMEK
-
-
[nsz]
Bozulmak, ekşiyip çürümek
-
Yemiş dura dura olgunlaşmak, yumuşamak
-
Erimek
- "Piyanonun solmuş ve eprimiş mor kadifeden şamdanlıkları vardı." (Ayşe Kulin)
-
[nsz]
Bozulmak, ekşiyip çürümek
- GELECEK
-
-
[isim]
Daha gelmemiş, yaşanacak zaman, istikbal, ati
- "Karakteri ve zekâsı gelecek için insana umut ışığı veriyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Zaman bakımından ileride olması, gerçekleşmesi beklenen, müstakbel
- "Kız, gelecek baharda yine geleceklerini müjdeledi." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Daha gelmemiş, yaşanacak zaman, istikbal, ati
- İŞETMEK
-
-
[-i]
İşemesini sağlamak, işemesine yol açmak, çiş yaptırmak
-
[-i]
İşemesini sağlamak, işemesine yol açmak, çiş yaptırmak
- CİVELEK
-
-
[sıfat]
Canlı, neşeli ve sokulgan
- "Gönül alıcı, civelek ve sevdacı bir kızdır." (Burhan Felek)
-
[isim]
Yeniçeri Ocağına yeni girmiş delikanlı
-
[sıfat]
Canlı, neşeli ve sokulgan
- EVERMEK
-
-
[-i]
Evlendirmek
-
[-i]
Evlendirmek
- İTİŞMEK
-
-
[nsz]
Birbirini itmek
- "Gecikme korkusuyla herkes itişip kakışmakta ise, kimsenin aklına gelmez konuşmak." (Refik Erduran)
-
Birbirini iterek şakalaşmak
-
Çekişmek
- "Bana yardımcı olmaya çalışan bu adamla itişmekten vazgeçiyorum." (Ayşe Kulin)
-
[nsz]
Birbirini itmek
- ÖLÜMSEK
-
-
[sıfat]
Ölümcül
- "Bir ölümsek tay için gözlerini verdi, şimdi de neredeyse canını verecek." (Yahya Kemal)
-
[sıfat]
Ölümcül
- DÖŞEMEK
-
-
[-i]
Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak
-
Kumaş, halı vb.ni bir yeri iyice örtecek biçimde sermek
- "Yufkayı tepsiye döşedi. Salona halı döşedik."
-
Bir ev veya dairenin oturulabilir duruma gelmesi için gerekli eşyayı oraya yerleştirmek
- "On parça eşya ile döşeyip süslenmiş yaz evi..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Boru, kablo vb. yerleştirmek
- "Bir taraftan da raylarımızı döşüyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak
- KELEBEK
-
-
[isim]
Pul kanatlılardan, vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türleri olan böceklere verilen genel ad
- "Kelebek gibi uçmada ruhumuz / Barış dolu bu yıldız bahçesinde." (Ahmet Muhip Dranas)
-
[sıfat]
Biçim olarak bu böceklere benzeyen
- "Kaymakam Bey jaketataylı, kelebek kravatlıdır." (Tarık Buğra)
-
Geviş getiren hayvanların karaciğerlerinde yerleşip en çok öd yollarını tıkayan bir cins asalak hayvan
-
Bu hayvanın neden olduğu hastalık
-
Vida, somun vb. nesnelerde kolayca çevrilmeye yarayan bölüm
-
[isim]
Pul kanatlılardan, vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türleri olan böceklere verilen genel ad
- KEPENEK
-
-
[isim]
Çobanların omuzlarına aldıkları dikişsiz, kolsuz, keçeden üstlük, aba (II)
-
[isim]
Çobanların omuzlarına aldıkları dikişsiz, kolsuz, keçeden üstlük, aba (II)
- ÜŞÜRMEK
-
-
[-i]
Üşmek işini yaptırmak, saldırtmak
- "Köpekleri onun üstüne üşürdü."
-
[-i]
Üşmek işini yaptırmak, saldırtmak
- İMLEMEK
-
-
[-i]
İm koymak, imle göstermek
-
Dolayısıyla anlatmak, ima etmek
- "Bu tür kısaltmalar, adları geçenlerin, yakından tanıdığımız kişiler olduğunu imler." (Tomris Uyar)
-
[-i]
İm koymak, imle göstermek
- BESEREK
-
-
[isim]
İki hörgüçlü deve ile boz devenin melezi olan tülü devenin erkeği
-
[isim]
İki hörgüçlü deve ile boz devenin melezi olan tülü devenin erkeği
- BEZEMEK
-
-
[-i]
Süslemek
- "Gördüğü iyiliğe karşılık ikram fazlasından masamızı mezelerin çeşitlisiyle bezedi." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Süslemek
- İLENMEK
-
-
[-e]
Birinin kötü bir duruma düşmesi dileğini gönlünden geçirmek veya açıkça söylemek, beddua etmek
-
[-e]
Birinin kötü bir duruma düşmesi dileğini gönlünden geçirmek veya açıkça söylemek, beddua etmek
- ÜRÜŞMEK
-
-
[nsz]
Hep birden ürümek
-
[nsz]
Hep birden ürümek
- BİLEREK
-
-
isteyerek, kasten
- "Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır." (Haldun Taner)
- "Efendiden gizli yine herkes bildiğini okuyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Her şeye peki, olur der fakat sonunda gene bildiğini yapardı." (Haldun Taner)
- "Sütannenin sandık odası, bildim bileli akar." (Ömer Seyfettin)
-
isteyerek, kasten
- GİDEREK
-
-
[zarf]
Yavaş yavaş, derece derece, gittikçe, tedricî olarak, tedricen
- "Giderek öyle bir durum ortaya çıktı ki..."
-
[zarf]
Yavaş yavaş, derece derece, gittikçe, tedricî olarak, tedricen
- MÜBAREK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Verimli, bereketli
-
Kutlu, uğurlu, kutsal
- "Bunlar senin mübarek elini öpmeye geldiler." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Çok saygı duyulan
- "Mübarek yüzlü bir ihtiyar."
-
[ünlem]
Beğenilen, sevilen şeyler için söylenen bir söz
- "Mübarek, ne güzel yer."
-
Kızılan, şaşılan (kimse veya şey)
- "Ne de hafıza vardı mübarekte, neler de anlatmazdı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Verimli, bereketli
- EĞİRMEK
-
-
[-i]
Yün, pamuk vb.ni iğ ile büküp iplik durumuna getirmek
-
[-i]
Yün, pamuk vb.ni iğ ile büküp iplik durumuna getirmek