Sonunda ek olan 5 harfli 126 kelime var. EK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ek olan kelimeler listesine ya da başında ek olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EK, KE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KÖTEK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Baston, sopa
  2. Sopayla atılan dayak, patak

TEREK

  1. [isim] Evlerde veya dükkânlarda yüksekçe yerde yapılan raf

BİLEK

  1. [isim] Elle kolun, ayakla bacağın birleştiği bölüm
    • "Sonra bileğini avucumun içine alarak nabzını sayıyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Güç, kuvvet

SÜREK

  1. [isim] Süren, devam eden zaman
  2. [sıfat] Hızlı süren, hızlı giden
  3. Satmak için pazara götürülen hayvan sürüsü

ERKEK

  1. [isim] İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı
    • "Ayşe hanım erkek gibi sesiyle bağırdı."
  2. Sperma oluşturan organizma
    • "İnsan erkek olur da bu yaşta alnının teriyle ekmeğini kazanacağı bir iş tutmaz mı?" (Necati Cumalı)
  3. Yetişkin adam, bay, kadın karşıtı
    • "Erkekler gelince buraya, karılar işte böyle kaçar." (Osman Cemal Kaygılı)
  4. Koca
    • "Kadın erkeğini uğurladı."
  5. [sıfat] Sözüne güvenilir, mert
  6. [sıfat] Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden çıkıntılı olanı
  7. [sıfat] Sert, kolay bükülmez
    • "Erkek demir, erkek bakır."

DİREK

  1. [isim] Ağaçtan veya demirden yapılan uzun ve kalın destek
    • "Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır." (Salâh Birsel)
  2. Sütun

ÖRMEK

  1. [-i] İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak işlemek veya tezgâhta dokumak
    • "Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o!" (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Kumaşlardaki delikleri elde iplikle besleyerek kapatmak
    • "Paltonun sırtını güve yemişti de ben örmüştüm." (Burhan Felek)
  3. Saç, yele vb. şeylerin tellerini birkaç bölüme ayırıp birbirine geçirmek yolu ile dağınıklıktan kurtarmak
    • "Kız saçlarını örmüş."
  4. Duvar yapmak veya onarmak
    • "Bu duvarı iki günde ördüler."
  5. Estetik kaygıyla, duygulu biçimde bir güzelliği ortaya koymak
    • "Bu yeni zevke göre, şiir ve nesir örenler yok." (Yahya Kemal Beyatlı)
  6. Müzik, edebiyat vb.nde bir özelliği oluşturmak, ortaya koymak
    • "Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz." (Abdülhak Şinasi Hisar)

ÖĞREK

  1. [isim] At sürüsü

DEMEK

  1. [nsz] Söylemek, söz söylemek
    • "Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." (Burhan Felek)
    • "Eskiden saat üç dedi mi paralar dağılmış olurdu." (Orhan Kemal)
    • "Dediğimden dışarı çıkarsa kendi bilir."
    • "Öyle sevindim ki deme gitsin."
  2. [-e] Ad vermek
    • "Muşmulaya döngel de derler."
    • "Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ!" (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Bir dilde karşılığı olmak
    • "Kamer "ay" demektir."
  4. Herhangi bir ses çıkarmak
    • "Küt dedi, düştü."
  5. [-e] Herhangi bir kanıya, yargıya varmak
    • "Bu işe herkes ne der?"
  6. Düşünmek
  7. Oranlamak
    • "Güzellik desen onda, zenginlik desen onda."
  8. Ummak
    • "Bundan sonra gelir mi dersin?"
  9. Erişmek
    • "Saat yedi dedi mi uyanırım."
  10. Bir işe kalkışmak, yeltenmek
    • "Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun."
  11. Saymak, kabul etmek
    • "Yarım milyon dediğin nedir?" (Memduh Şevket Esendal)

KÖÇEK

  1. [isim] Kadın kılığına girip oynayan erkek
    • "Şehrin bütün köçekleri, çengileri çağrılsın!" (Turan Oflazoğlu)
  2. Ağırbaşlı davranışları olmayan kimse

YÜREK

  1. [isim] Kalp
    • "Yörede, şimdi yürek burkan bir suskunluk vardı." (Tarık Buğra)
    • "Son yürek paralayıcı yalvarmama aldırış etmedi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "İkisinde de yürek Selanik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Fakat sesi kulaklara değil, doğru yüreğe çarpar, yüreğe işlerdi." (Refik Halit Karay)
  2. Bir kimsenin ruhsal yönü, gönül
    • "Fazıla Hanım'ın elleri terliyor, yüreği sarsılıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Ne dersiniz kız bayağı hasta oldu, deniz tutmuş gibi yüreği kabarmaya başladı." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Kupa (I)
    • "Bunu düşündükçe gülümser, tatlı tatlı yüreği çarpar, ruhunda kopan bir hamleyle örsünün üzerinde milyarlarca kıvılcım tutuştururdu." (Ömer Seyfettin)
  4. Herhangi bir şeyden çekinmeme, korkmama, yüreklilik, korkusuzluk, cesaret
    • "Bu iş yürek ister."
  5. Acıma duygusu
    • "Ona merhume demek bile yürek parçalayıcı bir şeydir." (Reşat Nuri Güntekin)
  6. Mide, karın, iç
    • "Ayşe Hanım, kahveciden limon şekeri almış, yürek ferahlatır diye uzatıyor." (Sermet Muhtar Alus)

ELMEK

  1. [isim] Elektronik posta

YELEK

  1. [isim] Ceket altına giyilen kolsuz ve kısa giysi
    • "Sağ elini yelek cebine attı." (Ömer Seyfettin)
  2. Okun yay kirişine takılan bölümündeki tüy
    • "Ok yeleği."
  3. Kuş kanadının büyük tüyü, telek

SEPEK

  1. [isim] Değirmen taşının ekseni

ÇÖREK

  1. [isim] Az yağlı, bazen şekerli ve yumurtalı, gevrekçe bir hamur işi
    • "Kahve ile çörek yiyerek çok iştahlı bir kahvaltı yapmıştır." (Salâh Birsel)
  2. Kurs (I)

MEREK

  1. [isim] Samanlık, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahır

SİNEK

  1. [isim] Çift kanatlılardan, birtakım uçucu böceklerin genel adı
    • "Elverişli durumların kokusunu hemencecik alıyor, sinekten yağ çıkartmasını biliyordu." (Tarık Buğra)
  2. İskambil kâğıtlarının siyah renkte yoncayı andıranı, ispati

EĞLEK

  1. [isim] Sürünün yazın öğle sıcağında dinlendiği gölgelik
  2. Yolcuların geceyi geçirdikleri yer, han, konak

ÖVMEK

  1. [-i] Birinin veya bir şeyin iyiliklerini, üstünlüklerini söyleyerek değerini yüceltmek, methetmek, sena etmek, yermek karşıtı

SÜMEK

  1. [isim] Eğirilmek için temizlenmiş, taranmış yumak biçiminde yün

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü