Başında ek olan 5 harfli 14 kelime var. Ek ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ek olan kelimeler listesine ya da sonu ek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ek bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EKLEM
-
-
[isim]
Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal
-
[isim]
Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal
- EKİLİ
-
-
[sıfat]
Ekilmiş olan, mezru
- "Ekili tarla."
-
[sıfat]
Ekilmiş olan, mezru
- EKLER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçi krema ile doldurulmuş bir pasta türü
-
[isim]
İçi krema ile doldurulmuş bir pasta türü
- EKSER
-
-
[isim]
Büyük çivi, enser
-
[isim]
Büyük çivi, enser
- EKMEK
-
-
[-i]
Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
-
Toprağı ekip biçmek için kullanmak
- "Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Serpmek
- "Yemeğe biber ekmek."
-
Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak
- "Fesat tohumları ekenler..."
-
Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak
- "Lale ile Günnur kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler." (Haldun Taner)
-
Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek
-
Yarışta geçmek
-
[-i]
Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
- EKSİN
-
-
[isim]
Anyon
-
[isim]
Anyon
- EKSİK
-
-
[sıfat]
Bir bölümü olmayan, noksan, natamam
- "Bu kitap eksik, baş tarafı yok."
- "Sağ gözünden, güneş vurdukça sağa sola yansıyan tek gözlüğünü eksik etmezdi." (Atilla İlhan)
- "Köyde Nevin'i sevenler de eksik değildi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bir ufak sac mangal, kış yaz önünden eksik olmaz." (Memduh Şevket Esendal)
-
Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat
- "Bu sözü ağzından eksik etmez."
-
Az
- "Arada can sıkıntısından doğma kavgalar da hiç eksik değil..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İhtiyaç duyulan şey
- "Aklı sıra bu eksiğini biraz olsun doldurmaya çalışıyor." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Bir bölümü olmayan, noksan, natamam
- EKİCİ
-
-
[isim]
Herhangi bir tarım ürününü üreten, tarımla uğraşan çiftçi
- "Ekicinin ürünü değer fiyatına satın alınacaktır." (Necati Cumalı)
-
Birini uydurma bir sebeple bırakıp giden, atlatan kimse
-
[isim]
Herhangi bir tarım ürününü üreten, tarımla uğraşan çiftçi
- EKOSE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Çeşitli renk ve büyüklükteki karelerden oluşan (desen veya kumaş)
- "Kendi tüyleri ile hiç asorti olmayan ekose bir yelek giymiş." (Haldun Taner)
-
Çeşitli renk ve büyüklükteki karelerden oluşan (desen veya kumaş)
- EKSİZ
-
-
[sıfat]
Eki olmayan
-
[sıfat]
Eki olmayan
- EKSEN
-
-
[isim]
Bir cismi iki eşit parçaya bölen çizgi, mihver
- "Politikacıların kendilerini evrenin ekseni saymamaları gereğini anlamaları için..." (Haldun Taner)
-
Üzerinde bir pozitif yön varsayılan sonsuz doğru
-
Dingil
-
[isim]
Bir cismi iki eşit parçaya bölen çizgi, mihver
- EKOLU
- ...
- EKÜRİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ahırdaş
-
Sürekli bir arada bulunan, ortak iş yapan kişiler
-
[isim]
Ahırdaş
- EKRAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
-
Beyaz perde, görüntülük
-
Televizyon camı, görüntülük
-
[isim]
Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük