Sonunda e olan 5 harfli 508 kelime var. E harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde e harfi olan kelimeler listesine ya da başında e harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ENEME
-
-
[isim]
Enemek işi
-
[isim]
Enemek işi
- FREZE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Tornacılıkta, bir deliğin ağzını genişletmeye yarayan çelik alet
-
Frezeleme işinde kullanılan takım tezgâhı
-
[isim]
Tornacılıkta, bir deliğin ağzını genişletmeye yarayan çelik alet
- GAİLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıkıntı, dert, keder, üzüntü
- "Küçücük yaşta büyüklüğün olanca gaileleri kendi üzerlerine yığılmış kimseler görülür." (Ahmet Mithat)
- "Devletin başına sayısız gaileler açmak yolunda hiçbir fırsatı kaçırmadı." (Samiha Ayverdi)
-
Uğraştırıcı, pürüzlü iş, yük
- "Otuz iki senelik bir saltanatın binbir gailesi ve bu en son yıllarda geçirdiği ağır hastalığın tesiri yüzünden o, kendisini çok yorulmuş, yıpranmış, çökmüş hissediyordu." (Nahid Sırrı Örik)
-
İstenmeyen durum, baş belası
-
[isim]
Sıkıntı, dert, keder, üzüntü
- İLAHE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrıça
-
[isim]
Tanrıça
- TÖVBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İşlediği bir günah veya suçtan pişman olarak bir daha yapmamaya karar verme
- "Bir daha senin ismini ağzına almamak için tövbe eder." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Geyik çekti bizi kendi dağına / Tövbeler tövbesi geyik avına." (Halk türküsü)
-
[isim]
İşlediği bir günah veya suçtan pişman olarak bir daha yapmamaya karar verme
- BLOKE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kullanılması önlenmiş, el konulmuş
- "Lübnan hükûmeti Türk emlakini usulen bloke ettiğinden satış muamelesi durdurulmuş." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kullanılması önlenmiş, el konulmuş
- BÖLME
-
-
[isim]
Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim
-
Salon, oda, sofa vb. büyük bir yerden ayrılmış daha küçük yer
- "Gözlerimi tabağıma eğmiş bir vaziyetteyim ama telefon bölmesini âdeta bakmadan görüyorum." (Refik Halit Karay)
-
Büyük bir yeri, alanı küçük oda veya kısımlara ayıran ince duvar veya tahta perde
-
Kalın ağaç gövdesinden odun veya tekne yapmak için ayrılan tomruk
-
Gemilerin içinde, su baskını, yangın vb. durumlarda, ara kapılar kapandığında arızanın veya hasarın yayılmasını önlemek için kullanılan birbirlerinden ayrılmış yerler
-
Cins kavramlarını tür, alt tür kavramlarına ayırma işi
-
Dört işlemden biri, taksim
-
[isim]
Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim
- DÜZCE
-
-
[sıfat]
Oldukça düz
- "Düzce bir arazi."
-
[sıfat]
Oldukça düz
- KROŞE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Boksta bir yumruk vuruş biçimi
-
[isim]
Boksta bir yumruk vuruş biçimi
- SÖKME
-
-
[isim]
Sökmek işi
- "Dikmenin vakti ve dikilmiş olanı sökmenin vakti var." (Haldun Taner)
-
[isim]
Sökmek işi
- SUBYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ayağın altından geçen, tozluğa veya pantolon paçalarına bağlanan deriden, kumaş vb.nden şerit
-
[isim]
Ayağın altından geçen, tozluğa veya pantolon paçalarına bağlanan deriden, kumaş vb.nden şerit
- BEŞME
-
-
[isim]
Her çubuğu ayrı ayrı beş renkte olan, yollu bir çeşit kumaş
-
[isim]
Her çubuğu ayrı ayrı beş renkte olan, yollu bir çeşit kumaş
- GÜBRE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal veya bitkisel madde, kemre
- "Dünyanın masrafını yapmış, araba araba toprak, gübre taşıtmıştır." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal veya bitkisel madde, kemre
- KROME
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kromdan yapılmış veya krom kaplama
- "Kolundaki krome saate göz attı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kromdan yapılmış veya krom kaplama
- SAHTE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bir şeyin aslına benzetilerek yapılan, düzme, düzmece
- "Köylü kadınlar boyunlarında sıra sıra sahte altınlar... taşırlardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
İçten olmayan, yapmacık
- "Öteki çocuklar sahte bir sessizlikle sahte bir hamaratlık gösterisi içinde birer disiplin modeli olmuşlardı." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Bir şeyin aslına benzetilerek yapılan, düzme, düzmece
- AKİDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnanç
- "Akidesini esvap gibi değiştirebilen, vicdanını adi bir eşya gibi satan insanlar bu dünyada az değildir." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
İnanç
- KREPE
- ...
- VEÇHE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yön
-
[isim]
Yön
- ÇÖMÇE
-
-
[isim]
Tahta kepçe, çemçe
-
[isim]
Tahta kepçe, çemçe
- TRAKE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Soluk borusu
-
Eklem bacaklılarda bulunan özel solunum kanalları
-
[isim]
Soluk borusu