Sonunda e olan 5 harfli 508 kelime var. E harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde e harfi olan kelimeler listesine ya da başında e harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DEŞME
-
-
[isim]
Deşmek işi
-
[isim]
Deşmek işi
- PLASE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
At yarışlarındaki müşterek bahislerde, sekiz atın katıldığı yarışlarda ilk üç, dört atın katıldığı yarışlarda ise ilk iki dereceyi kazanacak atın bilinmesi biçiminde oynanan oyun
-
Voleybol, tenis, masa tenisi vb. oyunlarda topu yumuşak bir vuruşla rakip alandaki bir boşluğa indirme
-
Futbolda topu yumuşak bir vuruşla havadan istenilen yere gönderme
-
Basketbolda çembere doğru uzanarak topu yavaşça sepete bırakma
-
[isim]
At yarışlarındaki müşterek bahislerde, sekiz atın katıldığı yarışlarda ilk üç, dört atın katıldığı yarışlarda ise ilk iki dereceyi kazanacak atın bilinmesi biçiminde oynanan oyun
- RADDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Derece, kerte
- "İşe polisi karıştırmadım. Son raddeye gelmedikçe de karıştırmak niyetinde değilim." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Derece, kerte
- TÜNME
-
-
[isim]
Tünmek işi
-
[isim]
Tünmek işi
- ÇİFTE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
At, eşek ve katırın arka ayaklarıyla vuruşu, tekme
-
İki namlulu av tüfeği
- "Çifteler dolduruldu, horozlar çekildi, iki el silah atıldı." (Orhan Veli Kanık)
-
[sıfat]
İkisi bir arada bulunan veya ikili
- "Çifte minare."
- "Güzel sevme derler nasıl sevmeyim / Kaşlar arasında çifte benler var." (Karacaoğlan)
-
[sıfat]
Çift kürekli (sandal, kayık)
- "Valde Paşa'nın üç çifte kayığındaki gümüş kafes örmeli ve kenarları balık şeklinde yine gümüş saçaklı ihramı meşhurdu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
At, eşek ve katırın arka ayaklarıyla vuruşu, tekme
- EZİNE
- ...
- ÖREKE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Eğrilmekte olan yün, keten vb. şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek
-
[isim]
Eğrilmekte olan yün, keten vb. şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek
- SİNLE
-
-
[isim]
Mezarlık
-
[isim]
Mezarlık
- SÜZME
-
-
[isim]
Süzmek işi
-
[sıfat]
Süzülmüş olan, süzülerek elde edilen
- "Süzme bal. Süzme yoğurt."
-
[sıfat]
Kötü, aşağılık, malın gözü (kimse)
-
[sıfat]
Katışıksız, saf
- "Son derece zeki babalardan süzme salak oğulların çıktığı görülmüştü." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Süzmek işi
- ANİME
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Japon çizgi filmi
-
[isim]
Japon çizgi filmi
- MÖBLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mobilya
-
[isim]
Mobilya
- GELME
-
-
[isim]
Gelmek işi
-
[sıfat]
Gelmiş olan
- "Avrupa'dan gelme bir televizyon."
-
[sıfat]
Yetişme
- "İyi aileden gelme çocuk."
-
Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi
-
[isim]
Gelmek işi
- LİSTE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Alt alta yazılmış şeylerin bütünü, dizelge
- "İhtiyar garson yazılmış listeleri masalara bırakıyor." (Haldun Taner)
-
[isim]
Alt alta yazılmış şeylerin bütünü, dizelge
- BEHRE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Pay, nasip, hisse
-
[isim]
Pay, nasip, hisse
- GİYME
-
-
[isim]
Giymek işi
-
[isim]
Giymek işi
- NEBZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Az şey, az
-
[isim]
Az şey, az
- ENEZE
-
-
[sıfat]
Cılız, zayıf, güçsüz
-
[sıfat]
Cılız, zayıf, güçsüz
- GİTME
-
-
[isim]
Gitmek işi
-
[isim]
Gitmek işi
- KİRVE
-
-
[isim]
Sünnet olan çocuğun bütün masraflarını üstlendikten sonra sünnet sırasında çocuğu kucağına alarak elini, kolunu tutan ve bütün hayatı boyunca çocuk üzerinde babasına yakın hak taşıyan kimse
-
[isim]
Sünnet olan çocuğun bütün masraflarını üstlendikten sonra sünnet sırasında çocuğu kucağına alarak elini, kolunu tutan ve bütün hayatı boyunca çocuk üzerinde babasına yakın hak taşıyan kimse
- YETKE
-
-
[isim]
Otorite
- "Saçmalama özgürlüğüme hiç kimsenin, hiçbir yetkenin karışamayacağına sevindim." (Tomris Uyar)
-
Yeterliğine herkesi inandırarak bir kimsenin kendisine sağladığı itaat ve güven, otorite, sulta, velayet
-
[isim]
Otorite