Sonunda e olan 5 harfli 508 kelime var. E harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde e harfi olan kelimeler listesine ya da başında e harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BAHÇE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Sebze yetiştirilen yer, bostan
    • "Bahçenin bir köşesinde büyük bir bostan kuyusuyla mıhlanmış bir kapı vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Çiçek ve ağaç yetiştirilen yer
    • "Bir otelin ağaçlıklı, çiçeklerle süslü bahçesi önünde durmuştuk." (Refik Halit Karay)

FRAPE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Buzlu veya dondurulmuş olarak sunulan içki, meşrubat

PERDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü
    • "Perdeleri nasıl kendi eliyle pencerelere taktığını ... düşündü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Tiyatro topluluğu 'Kaos' adlı oyunla perdelerini ilk kez açmıştı." (Ahmet Cemal)
  2. Üzerine bir cismin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey
    • "Sinema perdesi. Karagöz perdesi."
  3. İki yeri birbirinden ayıran bölme
    • "Duvarın önüne çekilen tahta perdeye yapıştırılmış ilanlara bakıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
  4. Seste pes perde
    • "Sonra da ince ve çok acıklı bir perdeden şarkı söylemeye başladı." (Ahmet Mithat)
  5. Doğruyu görmeye engel olan şey
    • "Bu sözü duyunca gözlerimdeki perde kalkıverdi."
  6. Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar
  7. Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık veya incelik derecesi
  8. Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer
  9. Katarakt
    • "Gözlerine perde inmiş."
  10. Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri
    • "Oyunun üç perdesi de böyle alkışlar içinde geçti." (Memduh Şevket Esendal)

SEZME

  1. [isim] Sezmek işi

DELME

  1. [isim] Delmek işi
  2. [sıfat] Delinerek yapılmış
  3. Yelek

SÜTRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Perde, örtü
  2. Evde veya açık alanda namaz kılarken öne konulan nesne
  3. Düşman gözünden ve ateşinden korunmaya yarar doğal veya yapma siper

CEHRE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Pamuk, yün, ipek vb.ni eğirip iplik durumuna getirmeye yarar araç, iğ

BÖYLE

  1. [sıfat] Bunun gibi, buna benzer
    • "Ah Şaban'ın böyle bir çocuğu, böyle bir karısı olsaydı!" (Halide Edip Adıvar)
  2. [zarf] Bu yolda, bu biçimde, hakeza
    • "Böyle acıklı şeyleri ne diye yazıyorum bilmem ki?" (Aka Gündüz)
  3. [zarf] Bu derece
    • "Böyle bir sevmek görülmemiştir." (Atilla İlhan)
  4. [zarf] İçinde "ne, nasıl" vb. sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatan bir söz
    • "Maşallah, dedi, nereden teşrif böyle?" (Peyami Safa)

GEÇÇE

  1. [zarf] Biraz geç olarak, geç saatlere yakın
    • "Sağ olsun, akşamları evine biraz geççe gelir." (Peyami Safa)

İKİLE
...
TURNE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bulunduğu yerden başka yerlere gösteri yapmak amacıyla giden tiyatro veya müzik sanatçılarının gezisi
    • "O günlerde Anadolu'ya turneye çıkmak üzere hazırlanıyorduk." (Sait Faik Abasıyanık)

PEKÇE

  1. [zarf] İyice
    • "Düğüncüler akşama kadar güneş altında pişmiş, bıkmış, yanmış oldukları için rakı sofrasına pekçe sokuldular." (Memduh Şevket Esendal)

ESEME

  1. [isim] Mantık

DEBBE

  1. [isim] Kulplu ve ağzı kapaklı bakırdan su kabı, güğüm

DÜŞME

  1. [isim] Düşmek işi

EGALE
...
GÖKÇE

  1. [isim] Gök rengi, mavi
  2. [sıfat] Bu renkte olan
  3. [sıfat] Gökle ilgili, semavi
  4. [sıfat] Güzel, hoşa giden
    • "Kutlu Melek, yüzü güneş esmeri, gözü menekşe moru, kumral saçı belikli gökçe gonca artık yoktur." (Tarık Buğra)

KAHVE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sıcak iklimlerde yetişen, kök boyasıgillerden bir ağaç (Coffea arabica)
  2. Bu ağacın meyvesinin çekirdeği
  3. Bu çekirdeklerin kavrulup çekilmesiyle elde edilen toz
  4. Bu tozla hazırlanan içecek
    • "Bir fincan kahve daha içer, bir tutam enfiye daha çekerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  5. Kahve, çay, ıhlamur, bira, nargile içilen, hafif yiyecekler bulunduran, tavla, domino, bilardo, kâğıt vb. oynanan yer, kahvehane, kıraathane
    • "Halktan biri olarak oturup dinlenebileceğiniz ucuz bir kahve kalmamıştır artık." (Necati Cumalı)

KEKRE

  1. [sıfat] Tadı acımtırak, ekşimsi ve buruk olan

KÜSME

  1. [isim] Küsmek işi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü