Sonunda e olan 3 harfli 24 kelime var. E harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde e harfi olan kelimeler listesine ya da başında e harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖZE
-
-
[isim]
Bir türde, bir bireyde bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde veya bireyde rastlanılmayan, has
- "Gülmek insan türüne öze bir durumdur."
-
[isim]
Bir türde, bir bireyde bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde veya bireyde rastlanılmayan, has
- ATE
-
-
Tanrıtanımaz
-
Tanrıtanımaz
- EGE
-
-
[isim]
Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her türlü davranışından sorumlu kimse, veli, iye
-
[isim]
Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her türlü davranışından sorumlu kimse, veli, iye
- İDE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Düşünce
-
[isim]
Düşünce
- EĞE
-
-
[isim]
Göğüs kafesini oluşturan, arkadan omurgaya, önden de göğüs kemiğine eklenen uzun, yassı ve eğri kemiklerden her biri, kaburga
-
[isim]
Göğüs kafesini oluşturan, arkadan omurgaya, önden de göğüs kemiğine eklenen uzun, yassı ve eğri kemiklerden her biri, kaburga
- EKE
-
-
[sıfat]
Büyük, yetişkin, yaşlı, kart
-
[isim]
Yaşı küçük olduğu hâlde sözleri ve davranışları büyükmüş gibi olan çocuk
-
[sıfat]
Büyük, yetişkin, yaşlı, kart
- BRE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[ünlem]
"Ey, hey" anlamında kullanılan bir seslenme sözü
- "Bre Arslan Bey! Sen bu işi kolay mı sanırsın?" (Sevinç Çokum)
-
"Be" yerine kullanılan bir seslenme sözü
-
"Vay" anlamında şaşma bildiren bir seslenme sözü
- "Bre, bu ne büyük gemi!"
-
Şaşkınlık, coşku anlatan bir seslenme sözü
-
[bağlaç]
Tekrarlanan iki emir kipi arasına getirilerek işin sürekliliğini anlatan bir söz
- "Öyle bir yol ki git bre git, bitmez. Gez bre gez. Dolaş bre dolaş." (Ahmet Rasim)
-
[ünlem]
"Ey, hey" anlamında kullanılan bir seslenme sözü
- OLE
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[ünlem]
Yüreklendirmeye yarayan bir seslenme sözü, yaşa
- "Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle / Her kalbi dolduran zile, her sineden ole!" (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[ünlem]
Yüreklendirmeye yarayan bir seslenme sözü, yaşa
- ABE
-
-
[ünlem]
Özellikle Rumeli'de seslenmek ve dikkati çekmek için kullanılan bir söz
-
[ünlem]
Özellikle Rumeli'de seslenmek ve dikkati çekmek için kullanılan bir söz
- ÖKE
-
-
[isim]
Deha sahibi kimse, dâhi
-
[isim]
Deha sahibi kimse, dâhi
- ÜYE
-
-
[isim]
Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza
- "İkisi de şehrin satranç kulübü üyelerindendir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Herhangi bir iş yerinde çalışabilmek, işçi sendikasına üye olmak veya olmamak şartına bağlanamaz." (Anayasa)
-
Omurgalılarda, kol ve bacaklar
-
[isim]
Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza
- ÖTE
-
-
[isim]
Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera
- "Köşklerin biraz ötesinde köy kulübelerine benzer derme çatma evler görülürdü." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Hasta da olsalar yapmıyorum işte! Ötesi var mı? İşte başhekim, git söyle." (Memduh Şevket Esendal)
- "Ötesi yok, bütün sinirlerim, iliklerim âşık oluverdi işte!" (Aka Gündüz)
-
Bir şeyin arkadan gelen bölümü
- "İşin ötesi kolay."
-
[sıfat]
Bulunulan yere göre karşı yanda olan
- "Evimizin bir yanı bahçe, öte yanı sokaktı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Daha fazla, çok
- "Güzel olduğu pek iddia edilmezdi ama güzellikten de öte güçlü bir çekiciliği vardı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera
- ACE
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Teniste rakibin karşılayamadığı, doğrudan doğruya sayı getiren servis
-
[isim]
Teniste rakibin karşılayamadığı, doğrudan doğruya sayı getiren servis
- İYE
-
-
[isim]
Kendisinin olan bir şeyi, yasaya uygun olarak dilediği gibi kullanabilen kimse, sahip
-
[isim]
Kendisinin olan bir şeyi, yasaya uygun olarak dilediği gibi kullanabilen kimse, sahip
- ECE
-
-
[isim]
Güzel kadın
- "Dün Sirkeci istasyonunu görmeliydiniz, ecemiz geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kraliçe
-
[isim]
Güzel kadın
- EDE
-
-
[isim]
Büyük erkek kardeş, ağabey
-
[isim]
Büyük erkek kardeş, ağabey
- EPE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Delici kılıç
-
Delici kılıçla oynanan bir tür kılıç oyunu
-
[isim]
Delici kılıç
- İLE
-
-
[bağlaç]
Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz
- "Çabuk bir süvari ile bana haber gönderiniz." (Ömer Seyfettin)
- "Güneşin batmasıyla beraber hava soğuyuverdi."
-
Bazı soyut adlara getirildiğinde durum bildiren zarflar oluşturan bir söz
- "Merhametle ona bakıyordu."
- "Mektup yazmakla beraber telgraf da çekti."
-
Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz
- "Annesi ile (annesiyle) babası geldiler. Leyla ile Mecnun. Gelmeleri ile gitmeleri bir oldu."
- "Yıllarca çalışmakla beraber yine başaramadı."
-
[bağlaç]
Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz
- ÖGE
-
-
[isim]
Birleşik bir şeyi oluşturan basit şeylerden her biri, unsur, eleman
-
Başka şeylerin kendisinden türediği ilk madde, ilke, unsur
-
Bir cümleyi oluşturan özne, yüklem, tümleç vb. birimlerden her biri
-
Bir sınıf veya bir topluluğun bireylerinden her biri
- "O savaşı başarıya ulaştıran en kuvvetli öge, ne yabancıdan gördüğümüz yardım ne de bugünkü özel girişimcilerin gayretleridir." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Birleşik bir şeyi oluşturan basit şeylerden her biri, unsur, eleman
- OJE
-
-
[isim]
Türlü renklerde tırnak cilası
-
[isim]
Türlü renklerde tırnak cilası