Başında e olan 4 harfli 142 kelime var. E harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde e harfi olan kelimeler listesine ya da sonu e harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında e bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

EĞER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [bağlaç] Şart anlamını güçlendirmek için şartlı cümlelerin başına getirilen kelime, şayet
    • "O zaman inandığım gibi / Sahiden bir öbür dünya varsa eğer." (Cahit Sıtkı Tarancı)

EVİN

  1. [isim] Bir şeyin içindeki öz, lüp
  2. Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü, habbe

EMİK

  1. [isim] Emmekten çürüyen yer, emme izi
  2. İnsan beyni

ETOL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Genellikle kürkten, gösterişli kumaşlardan veya yün örgüden yapılmış uzun omuz atkısı

EVİÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Klasik Türk müziğinde bir çeşit birleşik makam, evç

EŞEK

  1. [isim] Atgillerden, uzun kulaklı binek ve hizmet hayvanı, merkep, karakaçan (Equus asinus)
    • "... uslu otur yoksa ufak bir münasebetsizliğini duyarsam eşek sudan gelinceye kadar döverim, kemiklerin kırılır, anladın mı?" (Refik Halit Karay)
  2. Odun kesme, duvar örme, sıva yapma vb. işlerde kullanılan üç veya dört ayaklı sehpa
    • "Bunlar ezberlerindeki mânileri söylerler, dağarcıklarında mâni kalmayınca da eşekten düşmüş karpuza dönerler." (Salâh Birsel)

EKTİ

  1. [sıfat] Her yiyeceği canı çeken
  2. Asalak
  3. Cimri
  4. [isim] Anası ve babası olmayan veya atılmış, bırakılmış çocuk
  5. [isim] Anası ölüp başka bir koyuna alıştırılan veya elle beslenen kuzu
    • "Ayol ihtiyarsan ne diye kızın arkasından ekti kuzu gibi dolaşıyorsun?" (Memduh Şevket Esendal)
  6. Arsız, yüzsüz, görgüsüz

EVCE

  1. [zarf] Evcek

EĞİN

  1. [isim] Arka, sırt
  2. Beden, vücut
    • "Büyüdüm çabuk / Entarim eğnime dar." (Behçet Necatigil)
  3. Boy bos, endam

ERİM

  1. [isim] Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil
    • "El erimi. Göz erimi."

EHİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir işte yetkili olan, bir işi yapan, erbap
    • "O, bu işin ehlidir."
    • "Dikkat ettim, bu adamda, her işte ehil olmak merakı var." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Sahip
    • "Sanat ehli. Zevk ehli."
  3. Karı kocadan her biri, eş
    • "Bu adam ehliyle iyi geçinmiyor."
  4. Topluluk, cemaat

EMİŞ

  1. [isim] Emme işi veya biçimi
    • "Çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu. Toprağın suyu öyle bir emişi vardı." (Tarık Buğra)

EFES
...
EMAY

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bazı maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak veya boyamak için kullanılan, saydam veya donuk cama benzeyen cila

EĞİM

  1. [isim] Eğilmiş olma durumu
  2. Bir yüzeyin yatay düzleme doğru eğilmesi, eğiklik, meyil
    • "Yamacın eğimi."

EMEN

  1. [isim] Bağ çubuğu, ağaç veya sebze dikmek için açılan çukur

EDİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Edebiyatla uğraşan, edebî eser veren kimse, yazar
    • "Pek az hoşlandıklarım muhabirler, ediplerdir." (Falih Rıfkı Atay)

ETİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Töre bilimi
  2. Bir meslek grubunun uymak zorunda olduğu davranışlar bütünü
  3. Etik bilimi
  4. [sıfat] Ahlaki, ahlakla ilgili

EMİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Buyruk, komut, talimat, ferman
    • "Validen sert bir emir aldım." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Eczaneye, doğru eczaneye, diye emir verdi." (Haldun Taner)
  2. İstek
    • "İkide birde dönüp benden bir emrim olup olmadığını soruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Bu daireyi büro olarak onun emrine verdiler."
  3. Orta Anadolu'da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve karışık budanan bir tür üzüm

EZGİ

  1. [isim] Belli bir kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisi, haz, nağme, melodi
    • "Pir Sultan ağzından bir ezgi okuyup tüm yürekleri kendine bağladı." (Kemal Bilbaşar)
  2. Bir müzik parçasında baştan sona kadar belirli yerlerde tekrarlanan ses dizisi
  3. Kulağa hoş gelen ses veya söz dizisi
  4. Gidiş, yol, tarz, tempo
    • "Bundan böyle aynı ezgide sürüp gidemez."
  5. Üzüntü, sıkıntı

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü