Başında e olan 4 harfli 142 kelime var. E harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde e harfi olan kelimeler listesine ya da sonu e harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında e bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ECZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Canlılardaki rahatsızlıkların bozuklukların ve çeşitli hastalıkların tanısı, önlenmesi veya tedavisi için yararlanılan doğal veya sentez yoluyla hazırlanmış madde
-
Çeşitli amaçlarla kullanılan kimyasal madde
- "Burada musluklar, mermer teşrih masaları, antiseptik eczalar yok!" (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Canlılardaki rahatsızlıkların bozuklukların ve çeşitli hastalıkların tanısı, önlenmesi veya tedavisi için yararlanılan doğal veya sentez yoluyla hazırlanmış madde
- EKOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir bilim ve sanat kolunda ayrı nitelik ve özellikleri bulunan yöntem veya akım, okul
- "Bizim ekolü biraz tetkik etmiş olsaydınız, daha rahat anlaşırdık." (Peyami Safa)
-
[isim]
Bir bilim ve sanat kolunda ayrı nitelik ve özellikleri bulunan yöntem veya akım, okul
- EMAY
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bazı maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak veya boyamak için kullanılan, saydam veya donuk cama benzeyen cila
-
[isim]
Bazı maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak veya boyamak için kullanılan, saydam veya donuk cama benzeyen cila
- ETOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle kürkten, gösterişli kumaşlardan veya yün örgüden yapılmış uzun omuz atkısı
-
[isim]
Genellikle kürkten, gösterişli kumaşlardan veya yün örgüden yapılmış uzun omuz atkısı
- ECEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hayatın sonu, ölüm zamanı
- "Vaktinize hazır olun / Ecel vardır gelir bir gün." (Yunus Emre)
- "Eceli geldikten sonra ha karada ha denizde." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Hayatın sonu, ölüm zamanı
- ELİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Seçkin
-
[sıfat]
Seçkin
- EYER
-
-
[isim]
Binek hayvanlarının sırtına konulan, oturmaya yarayan nesne
- "Gözlerini eyerin kuburluklarıyla atın doru boynunda hasıl olan gölgeli çizgiye dikmişti." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Binek hayvanlarının sırtına konulan, oturmaya yarayan nesne
- ESRE
-
-
[isim]
Arap harfli metinlerde bir ünsüzün ı, i seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, kesre
-
[isim]
Arap harfli metinlerde bir ünsüzün ı, i seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, kesre
- EBAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Boyut
-
[isim]
Boyut
- EKSİ
-
-
[isim]
Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs
-
[sıfat]
Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı), negatif, nakıs, artı karşıtı
-
Eksiklik
- "Alışkanlıklarımız artılarıyla eksileriyle nelerdir, aktarılmıyor çocuklarımıza." (Nezihe Meriç)
-
[isim]
Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs
- EVLİ
-
-
[sıfat]
Evlenmiş olan (kadın veya erkek)
- "İlk tanıştığı adamlara derhâl evli olup olmadıklarını sorar." (Refik Halit Karay)
-
Herhangi bir sayıda ev bulunan (yer)
- "Yirmi evli bir köy."
-
Evi olan
-
[sıfat]
Evlenmiş olan (kadın veya erkek)
- EPER
-
-
[isim]
Işığa karşı bakıldığında kâğıt tabakasının yapısal görünümü
-
[isim]
Işığa karşı bakıldığında kâğıt tabakasının yapısal görünümü
- ESİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tutsak
- "Beyhude ölmektense esir düşüp yaşamayı tercih ettikleri için teslim oldular." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Düşman başkumandanı ... esir oldu." (Aka Gündüz)
-
Köle
-
Bir düşünceye veya bir kimseye körü körüne bağlı olan kimse
- "Onun güzelliğinin esiri oldular."
-
[isim]
Tutsak
- EMİK
-
-
[isim]
Emmekten çürüyen yer, emme izi
-
İnsan beyni
-
[isim]
Emmekten çürüyen yer, emme izi
- ENİR
-
-
[isim]
Bir tür yaban mersini
-
[isim]
Bir tür yaban mersini
- EMEN
-
-
[isim]
Bağ çubuğu, ağaç veya sebze dikmek için açılan çukur
-
[isim]
Bağ çubuğu, ağaç veya sebze dikmek için açılan çukur
- EMET
- ...
- ETİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Töre bilimi
-
Bir meslek grubunun uymak zorunda olduğu davranışlar bütünü
-
Etik bilimi
-
[sıfat]
Ahlaki, ahlakla ilgili
-
[isim]
Töre bilimi
- EMEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek
- "Büyük emeller benim bir aile ocağı kurmama da mâni olmuştu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Size karşı güzel bir emel besleyenler için kazanmak lazım, değil mi?" (Peyami Safa)
- "İttihat ve Terakki, ordunun genç subaylarını emellerine alet etmeyi başarmıştı." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek
- ELCİ
-
-
[isim]
Bazı yörelerde mevsimlik tarım işçisi toplayıp işçi ile işveren arasında aracılık yapan kimse
-
[isim]
Bazı yörelerde mevsimlik tarım işçisi toplayıp işçi ile işveren arasında aracılık yapan kimse