Başında düz olan 6 harfli 9 kelime var. Düz ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde düz olan kelimeler listesine ya da sonu düz ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında düz bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D Z Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
DÜZ
2 Harfli Kelimeler
DÜ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DÜZİKO
-
-
[isim]
Düz rakı
- "Kadeh kadeh düzikoyu yuvarlayarak..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Düz rakı
- DÜZLEM
-
-
[sıfat]
Üzerinde girinti ve çıkıntı olmayan, düz, yassı
-
Üzerine, kesişen iki doğrunun her noktasının dokunması gereken yüzey, müstevi
-
[isim]
Ortam
- "Böyle bir anlaşma var, hem ulusal hem uluslararası düzlemde sessiz bir anlaşma." (Tahsin Yücel)
-
[sıfat]
Üzerinde girinti ve çıkıntı olmayan, düz, yassı
- DÜZLÜK
-
-
[isim]
Düz olma durumu
-
Geniş, düz yer
- "Derenin önündeki düzlükten birdenbire bir ses duydum, durdum." (Halide Edip Adıvar)
-
Deniz yüzeyine göre değişik yüksekliklerde olan az eğimli yer
-
[isim]
Düz olma durumu
- DÜZİÇİ
- ...
- DÜZGÜN
-
-
[sıfat]
Doğru ve pürüzsüz, muntazam
- "Düzgün tahta. Düzgün yol."
-
Düzenli, kusursuz, insicamlı, rabıtalı, muntazam
-
İyi
- "Belli ki hâlleri vakitleri çok düzgün değil." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Kurala uygun olarak, kusursuz bir biçimde
- "Düzgün konuşuyor."
-
Kenar veya ayrıtları ile açıları birbirine eşit olan (biçim)
- "Düzgün çok yüzlü."
-
[isim]
Kadınların, teni pürüzsüz göstermesi, renk vermesi için yüzlerine sürdükleri yarı sıvı veya boyalı krem, fondöten
-
[sıfat]
Doğru ve pürüzsüz, muntazam
- DÜZEME
-
-
[isim]
Düzemek işi
-
[isim]
Düzemek işi
- DÜZİNE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Aynı cinsten on iki parçanın oluşturduğu takım
-
[isim]
Aynı cinsten on iki parçanın oluşturduğu takım
- DÜZKÖY
- ...
- DÜZMEK
-
-
[-i]
Bir gereksinimi karşılamak amacıyla birçok şeyi birbirini tamamlayacak biçimde bir araya getirmek
- "Oğlum Sıtkı için son zamanlarda epeyce temiz ev eşyası düzdü diyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Düzene sokmak, düzene koymak, sıralamak, elverişli, uygun bir duruma getirmek
- "İskambil kâğıtlarını düzdü."
-
[-e]
Yaratmak, oluşturmak, meydana getirmek
- "Yeşil caminin avlusundaki sette oturmuş, Nilüfer ovasına şiir düzerken..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Uydurmak
- "Bir sürü yalan düzmüş."
-
Cinsel ilişkide bulunmak
-
[-i]
Bir gereksinimi karşılamak amacıyla birçok şeyi birbirini tamamlayacak biçimde bir araya getirmek