Başında dol olan 7 harfli 23 kelime var. Dol ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde dol olan kelimeler listesine ya da sonu dol ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında dol bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D L O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
DO, OD, OL
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOLAŞIM
-
-
[isim]
Dolaşma işi
-
Para ve para yerine geçen bono, senet vb. geçerli olma, sürümde bulunma, sürüm, geçerlik
-
Mal veya paranın elden ele dolaşması, dolanım, sirkülasyon, para dolaşımı
-
Kan dolaşımı
-
[isim]
Dolaşma işi
- DOLAMAÇ
- ...
- DOLAMIK
-
-
[isim]
Bir tür ağ, bir tür avcı tuzağı
-
[isim]
Bir tür ağ, bir tür avcı tuzağı
- DOLUNAY
-
-
[isim]
Ayın tam bir daire olarak dolgun, parlak görüldüğü evre, bedir
-
[isim]
Ayın tam bir daire olarak dolgun, parlak görüldüğü evre, bedir
- DOLANIK
- ...
- DOLAŞMA
-
-
[isim]
Dolaşmak işi
- "Bir yaşlı yörük kasaba sokaklarında dolaşmaya başlamıştı." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Dolaşmak işi
- DOLOMİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kalsiyum ve magnezyumlu karbonat birleşiminde bir mineral
-
[isim]
Kalsiyum ve magnezyumlu karbonat birleşiminde bir mineral
- DOLUKMA
-
-
[isim]
Dolukmak işi
-
[isim]
Dolukmak işi
- DOLMACI
- ...
- DOLANIŞ
-
-
[isim]
Dolanma işi veya biçimi
-
[isim]
Dolanma işi veya biçimi
- DOLAPÇI
-
-
[isim]
Dolap yapan veya satan kimse
-
İstanbul bedesteninde dolap işleten kimse
-
Hileci, düzenci
- "Eh, erbabıdır dedik, verdik dizginleri eline, halt etmişiz. Dolapçının, fırıldakçının biri çıkmaz mı?" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Dolap yapan veya satan kimse
- DOLUNMA
- ...
- DOLAŞIK
-
-
[sıfat]
Karışık (saç, ip vb.)
- "Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var." (Karacaoğlan)
-
Dolaşarak giden (yol)
- "Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş." (Ahmet Haşim)
-
Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık
- "Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren
- "Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Karışık (saç, ip vb.)
- DOLULUK
-
-
[isim]
Dolu olma durumu
-
[isim]
Dolu olma durumu
- DOLANMA
-
-
[isim]
Dolanmak işi
-
[isim]
Dolanmak işi
- DOLAPLI
- ...
- DOLAMAK
-
-
[-i]
İplik, şerit, tel vb. nesneleri bir şeyin üzerine döndürerek sarmak
-
Sarmak, kavuşturmak
- "Kollarını boynuma doladı, dizlerime oturmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
İplik, şerit, tel vb. nesneleri bir şeyin üzerine döndürerek sarmak
- DOLUŞMA
-
-
[isim]
Doluşmak işi
-
[isim]
Doluşmak işi
- DOLGULU
-
-
[sıfat]
İçinde dolgu maddesi olan, doldurulmuş
-
[sıfat]
İçinde dolgu maddesi olan, doldurulmuş
- DOLANIM
-
-
[isim]
Tedavül, sirkülasyon, dolaşım
-
[isim]
Tedavül, sirkülasyon, dolaşım