Başında do olan 7 harfli 76 kelime var. Do ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde do olan kelimeler listesine ya da sonu do ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında do bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
DO, OD
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOKUNMA
-
-
[isim]
Dokunmak (I) işi, temas
-
[isim]
Dokunmak (I) işi, temas
- DOYURUŞ
-
-
[isim]
Doyurma işi veya biçimi
-
[isim]
Doyurma işi veya biçimi
- DOLGULU
-
-
[sıfat]
İçinde dolgu maddesi olan, doldurulmuş
-
[sıfat]
İçinde dolgu maddesi olan, doldurulmuş
- DONANIM
-
-
[isim]
Bir gemi direğine, bir yelkene veya başka bir parçaya bağlı bulunan halat ve makara vb. manevra araçları
-
Tesisat, döşem
- "Elektrik donanımı."
-
Bir bilgisayarda bulunan fiziksel birimler
-
[isim]
Bir gemi direğine, bir yelkene veya başka bir parçaya bağlı bulunan halat ve makara vb. manevra araçları
- DOLAPÇI
-
-
[isim]
Dolap yapan veya satan kimse
-
İstanbul bedesteninde dolap işleten kimse
-
Hileci, düzenci
- "Eh, erbabıdır dedik, verdik dizginleri eline, halt etmişiz. Dolapçının, fırıldakçının biri çıkmaz mı?" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Dolap yapan veya satan kimse
- DOLAYLI
-
-
[sıfat]
Doğrudan doğruya olmayan, dolayısıyla olan, vasıtalı, bilvasıta
-
[sıfat]
Doğrudan doğruya olmayan, dolayısıyla olan, vasıtalı, bilvasıta
- DOLANIŞ
-
-
[isim]
Dolanma işi veya biçimi
-
[isim]
Dolanma işi veya biçimi
- DOKUMAK
-
-
[-i]
Tezgâhta ipliği, çözgü ve atkı durumunda kullanarak kumaş yapmak
- "Bir tezgâhta tülbent dokuyan narin bir kıza âşık oldum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
En ince noktalarına kadar özen göstererek, emek vererek ortaya çıkarmak
-
Ağacın yemişlerini sırıkla vurarak indirmek
-
[-i]
Tezgâhta ipliği, çözgü ve atkı durumunda kullanarak kumaş yapmak
- DOPDOLU
-
-
[sıfat]
Büsbütün dolu
-
[sıfat]
Büsbütün dolu
- DOKTORA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir fakülte veya yüksekokulu bitirdikten sonra o bilim dalında sınav ve bilimsel bir eserle erişilen derece, basamak
- "Avrupa'da doktora yapmış bu doçent beye ne buyrulur?" (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir fakülte veya yüksekokulu bitirdikten sonra o bilim dalında sınav ve bilimsel bir eserle erişilen derece, basamak
- DOLAPLI
- ...
- DOĞRUSU
-
-
[zarf]
Gerçeği söylemek gerekirse, gerçek şu ki
- "Doğrusu ilk Türkçeleşme denemeleri de zevksizdirler." (Falih Rıfkı Atay)
-
[zarf]
Gerçeği söylemek gerekirse, gerçek şu ki
- DOKUZLU
-
-
[sıfat]
Dokuz parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden dokuz tane bulunan
-
[isim]
İskambil, domino vb. oyunlarda dokuz işaretini taşıyan kâğıt veya pul
- "Resimli kâğıtlardan sonra ilk ağızda, onlularla dokuzlular gelir." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Dokuz parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden dokuz tane bulunan
- DOKUNCA
-
-
[isim]
Kötülüğe yol açan, sağlığı bozan şey
- "Yangın çıkıp da okul büyük ölçüde dokunca görünce Galatasaray Lisesi buraya taşınmıştır." (Salâh Birsel)
-
Zarar
-
[isim]
Kötülüğe yol açan, sağlığı bozan şey
- DOLAŞIM
-
-
[isim]
Dolaşma işi
-
Para ve para yerine geçen bono, senet vb. geçerli olma, sürümde bulunma, sürüm, geçerlik
-
Mal veya paranın elden ele dolaşması, dolanım, sirkülasyon, para dolaşımı
-
Kan dolaşımı
-
[isim]
Dolaşma işi
- DOLAŞIK
-
-
[sıfat]
Karışık (saç, ip vb.)
- "Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var." (Karacaoğlan)
-
Dolaşarak giden (yol)
- "Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş." (Ahmet Haşim)
-
Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık
- "Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren
- "Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Karışık (saç, ip vb.)
- DOLUKMA
-
-
[isim]
Dolukmak işi
-
[isim]
Dolukmak işi
- DOKUTMA
-
-
[isim]
Dokutmak işi
-
[isim]
Dokutmak işi
- DOMALAN
-
-
[isim]
Asklı mantarlardan, toprak içinde yumru biçiminde yetişen, yenilebilen bir bitki, yer mantarı, karakeme (Tuber melanosporum)
-
[isim]
Asklı mantarlardan, toprak içinde yumru biçiminde yetişen, yenilebilen bir bitki, yer mantarı, karakeme (Tuber melanosporum)
- DOĞALCI
-
-
[sıfat]
Doğalcılık yanlısı olan, natüralist
-
[sıfat]
Doğalcılık yanlısı olan, natüralist