Başında do olan 6 harfli 33 kelime var. Do ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde do olan kelimeler listesine ya da sonu do ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında do bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

D O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

DO, OD

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DOLAMA

  1. [isim] Dolamak işi
  2. Giysilerin üstüne giyilen, önü açık bir tür üstlük
  3. Poşu
    • "Başıma bir dolama sarıp vardım hocanın durağına." (Turan Oflazoğlu)
  4. Çeşitli eserlerdeki barok ve rokoko üslubunda iç içe süsleme motifi
  5. Tırnak yöresindeki yumuşak bölümlerin, bazen de kemiğin iltihaplanmasından ileri gelen ağrılı şiş

DOYMAK

  1. [nsz] İsteği kalmayıncaya kadar yemek, açlığı kalmamak
    • "Ben biraz zeytin, biraz patates, biraz da yemişle doyarım." (Burhan Felek)
  2. [-e] Bir gereksinimini yeteri kadar karşılamak
    • "Toprak suya doydu."
  3. Yeter bulmak, kanmak, tatmin olmak
    • "Dünyanın parasını kazandı, hâlâ doymadı."

DOMBRA
...
DOMİNE
...
DOÇENT

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Üniversitelerde profesörden önceki basamakta bulunan öğretim üyesi

DOPİNG

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bir spor yarışması sırasında vücuda ek enerji sağlamak için kullanılan uyarıcı ilaç
    • "Günahı boynuna, doping de yapıyormuş." (Haldun Taner)

DOKTOR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Hekim
    • "Çare bulunsun diye az mı ebe kapısı çaldılar, doktor doktor gezdiler?" (Atilla İlhan)
  2. Bir fakülteyi veya bir yüksekokulu bitirdikten sonra belli bir bilim dalında en yükseköğrenim basamağına vardığını, geçirdiği özel sınavla ve başarılı bir eserle gösterenlere verilen akademik unvan

DOĞMAK

  1. [nsz] Dünyaya gelmek
    • "Doğduğuma pişman olacak kadar sıkıntı çektim." (Halide Edip Adıvar)
  2. Güneş, ay, yıldız ufuktan yükselerek görünmek
    • "Bir sabah güneş doğarken kafile yola çıktı." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [-e] Düşünce, hayal vb. zihinde birdenbire oluşmak
  4. Ortaya çıkmak, sonucu olmak
    • "Nezaket denen şey, kadının hanımlaşması ile beraber doğdu." (Falih Rıfkı Atay)

DOĞRAM

  1. [isim] Doğrama sonucu ortaya çıkan parça

DOKULU

  1. [sıfat] Dokusu olan

DONSUZ

  1. [sıfat] Don giymemiş olan
  2. Yoksul
  3. Serseri

DOMDOM

  1. [isim] Domdom kurşunu

DOLMUŞ

  1. [sıfat] Boş yeri kalmamış, meşbu
  2. [isim] Yolcu taşımaya yarayan kayık, motor, otomobil, minibüs vb. küçük taşıt
    • "En iyisi ben buradan bir dolmuşa binip eve gideyim." (Çetin Altan)

DOĞACI

  1. [isim] Doğacılık yanlısı olan kimse, natürist

DOĞULU
...
DOLGAN
...
DOLMEN

  1. [isim] İkisi dikili, üçüncüsü de bunların üzerine kapak gibi yatırılmış üç büyük taştan oluşturulmuş Taş Devri mezarı

DOKUMA

  1. [isim] Dokumak işi, mensucat, tekstil
    • "Halı dokuma sanatı. Dokuma sanayisi."
  2. Minder örtüsü, yatak kılıfı vb. için kullanılan ve boyalı pamuk ipliğinden dokunan bez
  3. [sıfat] Kumaş olabilen, kumaş yapılabilen
  4. Tezgâhta dokunarak elde edilen (kumaş)
  5. Yapı, oluşum
    • "Bunun için bu ad yıllara dayanacak, boyası has, dokuması sağlam bir ad olmalı, dedim." (Memduh Şevket Esendal)

DOLAYI

  1. [sıfat] Çevrede, etrafta bulunan
    • "Atlar koşacak. Pehlivanlar güreşecek. Şehirden, dolayı köylerden çağrılanlar geliyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [zarf] Ötürü
    • "Daha dün bu sözümden dolayı okşuyorlardı." (Refik Halit Karay)

DOLGUN

  1. [sıfat] Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış
    • "Dolgun yastık."
  2. Şişmana yakın, balıketinde
    • "Dolgun karnını güçlükle taşıyan genç bir kadın gelip oturdu." (Burhan Felek)
  3. Çok, bol, fazla, yüksek (ücret, para vb.)
    • "İlk işi babasını memnun etmek için ona dolgun bir maaşa geçtiğini yazmak olmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. Öfke, kızgınlık, kırgınlık vb. duygularla dolu
    • "Müftüye karşı adamakıllı dolgundu." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Birbirine uyan, uyum gösteren
    • "Atasözleri, çoğu zaman dolgun kafiyelere yaslanıyorlar." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü