Başında do olan 5 harfli 38 kelime var. Do ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde do olan kelimeler listesine ya da sonu do ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında do bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
DO, OD
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOBRA
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[sıfat]
İyi, güzel
-
[sıfat]
İyi, güzel
- DONRA
-
-
[isim]
Saç kepeği, kaş konağı
-
Kalınlaşmış, tabaka durumuna gelmiş kir
-
[isim]
Saç kepeği, kaş konağı
- DOLUŞ
-
-
[isim]
Dolma işi veya biçimi
-
[isim]
Dolma işi veya biçimi
- DOĞUM
-
-
[isim]
Doğma işi, tevellüt, veladet
-
Bir kimsenin doğduğu yıl
-
[isim]
Doğma işi, tevellüt, veladet
- DOLAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya
- "Hemen aynalı dolabını açtı, en iyi çarşafını çıkararak acele giyinmeye başladı." (Peyami Safa)
- "İleride işler yapmaya, dolaplar çevirmeye başlarsa kendi de bundan istifade edecekti." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Dönerek çalışan ve özellikle su çeken düzen
- "Kuyu dolabı."
-
Dönme dolap
-
İstanbul bedesteninde dükkân
- "Bedestende iki dolap tutuyor."
-
Orta oyununda sahnede dükkân veya ev olarak kullanılan dekor
-
Düzen
- "Çevrilen dolabı sezdi."
-
[isim]
Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya
- DONUT
- ...
- DOYUM
-
-
[isim]
Eldekinden hoşnut olma durumu, doyma işi, yetinme, kanma, kanaat
- "Sakallı Celâl'in tadına doyum olmaz söyleşileri uçup gitti." (Haldun Taner)
-
Bazı istekleri giderme, tatmin
-
[isim]
Eldekinden hoşnut olma durumu, doyma işi, yetinme, kanma, kanaat
- DONUK
-
-
[sıfat]
Parlaklığı olmayan, mat
- "Donuk yıldızlar gökte titreşir." (Necati Cumalı)
-
Canlılığı olmayan, fersiz (göz)
- "Bakarsınız donuk bakışlı, alık suratlı bir adam onların elinde bir dâhi çehresi alıvermiş." (Haldun Taner)
-
Canlılığı az olan, durgun, uyuşuk (kimse)
- "Donuk bir adam."
-
[sıfat]
Parlaklığı olmayan, mat
- DORSE
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Taşıma araçlarındaki kasa
-
[isim]
Taşıma araçlarındaki kasa
- DORUM
-
-
[isim]
Deve yavrusu
-
[isim]
Deve yavrusu
- DOLAK
-
-
[isim]
Tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası
-
Baş örtüsü, yazma
-
Boyun atkısı
-
[isim]
Tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası
- DOĞUŞ
-
-
[isim]
Doğma işi veya biçimi
- "Senelerden beri güneşin doğuşunu seyretmedim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Doğma işi veya biçimi
- DOLAM
-
-
[isim]
Dolama işinin her defası
- "Bu sargı ancak üç dolam dolanabilir."
-
[sıfat]
Bir kez dolanacak miktarda olan
- "Beş dolam kuşak."
-
[isim]
Dolama işinin her defası
- DOYUŞ
-
-
[isim]
Doyma işi veya biçimi
-
[isim]
Doyma işi veya biçimi
- DOLAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Amerika Birleşik Devletleri, Kanada vb. devletlerin para birimi
-
[isim]
Amerika Birleşik Devletleri, Kanada vb. devletlerin para birimi
- DONAM
-
-
[isim]
Bir evin kapı, pencere, tavan, döşeme vb. bölümleri
-
Gemi ve sandalların donanımları
- "Ayşe'yse köyün önünden geçen kayıkların teknelerini, yelkenlerini, donamlarını hep ezbere bilirdi." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Bir evin kapı, pencere, tavan, döşeme vb. bölümleri
- DONMA
-
-
[isim]
Donmak işi
-
[isim]
Donmak işi
- DOLMA
-
-
[isim]
Dolmak işi
-
Tavuk, kuzu gibi hayvanların veya biber, domates vb. sebzelerin içine pirinç ve başka şeyler doldurularak pişirilen yemek
-
[sıfat]
Doldurularak yapılan
- "Dolma arazi."
-
Yalan, hile, dalavere
-
Üç sigara kâğıdına bolca sarılmış esrar
- "Oturalım şuraya da dolmamızı içelim, belki bir şeyler buluruz." (Muzaffer Uyguner)
-
[isim]
Dolmak işi
- DONLU
-
-
[sıfat]
Donu olan
- "Beyaz donlu çocukların yol kenarında selama duruşları, beni içlendiriyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Donu olan
- DOKUZ
-
-
[isim]
Sekizden sonra gelen sayının adı
- "Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi..." (Yahya Kemal)
- "Dokuz körün bir değneği, işte bir kızımız var." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bu sayıyı gösteren 9, IX rakamlarının adı
-
[sıfat]
Sekizden bir artık
-
[isim]
Sekizden sonra gelen sayının adı