Başında di olan 6 harfli 73 kelime var. Di ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde di olan kelimeler listesine ya da sonu di ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında di bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
İD
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DİKMEK
-
-
[-i]
Bir cismi dik olarak durdurmak
- "Bir yere direk dikmek."
-
Yetiştirmek için bir bitkiyi toprağa yerleştirmek
- "Boş toprağa bir koru dikseniz otuz yılda gölge verir." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Bardak, kadeh, testi vb. kapların içindekini bir çırpıda, bir solukta içmek
- "Doldurmasıyla kadehini dikmesi, gözünü kırpmadan tek yudumda devirmesi bir oluyor." (Atilla İlhan)
-
Beklemek için birini bir şeyin başına getirmek
-
Top, taş vb.ni dikine havaya atmak
-
Yapı kurmak, inşa etmek
-
Top vb.ni oyun alanında belirli bir yere koymak
- "Oyuncu topu penaltı noktasına dikti."
-
[-i]
Bir cismi dik olarak durdurmak
- DİZMEK
-
-
[-i]
Bazı nesneleri iplik, tel vb.ne geçirmek
- "Ortada, hasırların üstünde yığılı tütün yapraklarının etrafında, ana, iki kız oturmuş tütün diziyorlardı." (Necati Cumalı)
-
Yan yana veya üst üste sıralamak
- "Odanın ortasına üç ayaklı masayı koymuş, etrafına sandalyeleri diziyordu." (Peyami Safa)
-
Harfleri yan yana getirerek yazı düzenlemek
-
Düzenlemek, hazırlamak
- "Daha önce kahvaltıyı gül motifli, basma örtülü küçük masaya dizmişti." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bazı nesneleri iplik, tel vb.ne geçirmek
- DİZİLİ
-
-
[sıfat]
Dizilmiş olan, sıralanmış, mürettep
- "Camekânında tam elli küçük şişe dizilidir." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Dizilmiş olan, sıralanmış, mürettep
- DİDONA
-
-
[isim]
Didon
-
[isim]
Didon
- DİŞLİK
-
-
[isim]
Boks vb. oyunlarda oyuncuların dişlerini ve dudaklarını korumak için dişlerine yerleştirdikleri kauçuk koruyucu
-
[isim]
Boks vb. oyunlarda oyuncuların dişlerini ve dudaklarını korumak için dişlerine yerleştirdikleri kauçuk koruyucu
- DİVANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Divan kaleminden çıkan ferman, berat vb. belgelerde kullanılmış olan yazı
-
[isim]
Divan kaleminden çıkan ferman, berat vb. belgelerde kullanılmış olan yazı
- DİNGİN
-
-
[sıfat]
Sakin, durgun
- "Çevredeki çınarlar, dingin bir gariplik içinde, ağır ağır, tek tek yapraklarını dökerdi." (Atilla İlhan)
-
Hareket etmeyen, kımıldamayan
-
Gücü tükenmiş, yorgun, mecalsiz
- "Dingin bir at."
-
[sıfat]
Sakin, durgun
- DİRHEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Okkanın dört yüzde birine eşit olan, 3,207 g'lık eski bir ağırlık ölçüsü
- "Üstadı, profesörle taban tabana zıt yaradılışlı bir insandı yani dirhemle lakırtı söylüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir tür gümüş para
-
[isim]
Okkanın dört yüzde birine eşit olan, 3,207 g'lık eski bir ağırlık ölçüsü
- DİRLİK
-
-
[isim]
Yaşayış, hayat, sağlık, varlık, geçim
-
Huzur, erinç
- "Madem birsin, birlik olsun / Dilde, dinde, milliyette / Murat et de dirlik olsun / Baştan başa cemiyette." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Osmanlı İmparatorluğu'nda bir hizmete karşılık olmak üzere bir kimseye devletçe verilen aylık veya bir yere bağlı gelir
- "Zaten onun için, hazinelerin, varlıkların, dirliklerin ne değeri vardır." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Yaşayış, hayat, sağlık, varlık, geçim
- DİLMEK
-
-
[-i]
Bir bütünü ince ve yassı parçalara ayırarak kesmek
- "Şimdi bu elemanları ince ince dileceğim." (Aka Gündüz)
-
Yarmak
-
[-i]
Bir bütünü ince ve yassı parçalara ayırarak kesmek
- DİRSEK
-
-
[isim]
Kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı
- "Bugünlerde size dirsek çevirmişler, sebebini biliyor musunuz?" (Emine Işınsu)
- "Dirsek çürütüp emek verdiği kitapları, can vermeden can bulunamayacağını ona hiç söylememişti." (Samiha Ayverdi)
-
Giysi kolunda bu organa denk gelen bölüm
- "Dirseği yırtık neftî bir örme ceket giymiş." (Peyami Safa)
-
Boruların doğrultusunu değiştirmekte kullanılan bağlantı parçası
- "Bu iki boruyu bir dirsekle birbirine bağlamalı."
-
Bir direği veya başka bir şeyi sağlamlaştırmak için yanına eğik olarak yerleştirilen ağaç, makas
- "Elini oturduğu koltuğun dirsek yerine vurunca ben kalktım." (Burhan Felek)
-
[isim]
Kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı
- DİMYAT
-
-
[isim]
Seyrek ve yuvarlak taneli bir çeşit üzüm
-
[isim]
Seyrek ve yuvarlak taneli bir çeşit üzüm
- DİŞEĞİ
-
-
[isim]
Taşları yontmak için kullanılan dişli bir çeşit çekiç
-
[isim]
Taşları yontmak için kullanılan dişli bir çeşit çekiç
- DİKMEN
-
-
[isim]
Koni biçiminde tepe
-
[isim]
Koni biçiminde tepe
- DİNSEL
-
-
[sıfat]
Dinî
-
[sıfat]
Dinî
- DİRENÇ
-
-
[isim]
Dayanma, karşı koyma gücü, mukavemet
-
Bir nesnenin elektrik akımına karşı dayanma özelliği, mukavemet, rezistans
-
Bir çevrime istenilen değerde ek direnç katmak için kullanılan düzen, mukavemet, rezistans
-
[isim]
Dayanma, karşı koyma gücü, mukavemet
- DİLOTU
- ...
- DİMMER
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Reosta
-
[isim]
Reosta
- DİKİNE
-
-
[zarf]
Dikey olarak, diklemesine
- "Alnı da bir enlemesine, bir dikine kırış kırış oluyordu." (Tarık Buğra)
- "Öyle fazla dikine gitmek iyi değildir hayatta." (Çetin Altan)
-
İnadına
-
[zarf]
Dikey olarak, diklemesine
- DİSKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bilgisayardaki işlemlerin kaydedildiği manyetik araç
-
[isim]
Bilgisayardaki işlemlerin kaydedildiği manyetik araç