Sonunda de olan 5 harfli 37 kelime var. DE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde de olan kelimeler listesine ya da başında de olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ZÜBDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öz (I)
-
[isim]
Öz (I)
- SECDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle namaz kılarken alnı, el ayalarını, dizleri ve ayak parmaklarını yere getirerek alınan durum
-
[isim]
Genellikle namaz kılarken alnı, el ayalarını, dizleri ve ayak parmaklarını yere getirerek alınan durum
- ASUDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Rahat, sakin
- "Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Rahat, sakin
- HANDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gülme, gülüş
-
[isim]
Gülme, gülüş
- NİĞDE
- ...
- ÇİĞDE
-
-
[isim]
Hünnap
-
Bu ağacın kırmızı kabuklu, sert çekirdekli, iri zeytin biçiminde ve büyüklüğünde, güzün olgunlaşan yemişi
-
[isim]
Hünnap
- MEBDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baş, başlangıç
-
Kaynak, kök
-
İlke
-
[isim]
Baş, başlangıç
- ASİDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Un, et ve bamya ile yapılan bir Arap yemeği
-
[isim]
Un, et ve bamya ile yapılan bir Arap yemeği
- ABİDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anıt
-
[isim]
Anıt
- GÜNDE
-
-
[zarf]
Her gün
-
[zarf]
Her gün
- ZERDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Safranla renk ve koku verilen bir çeşit şekerli pirinç peltesi
-
[isim]
Safranla renk ve koku verilen bir çeşit şekerli pirinç peltesi
- CADDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şehir içinde ana yol
- "Anafartalar Caddesi."
-
[isim]
Şehir içinde ana yol
- KİRDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle mısır unuyla yapılan bir tür pide
-
[isim]
Genellikle mısır unuyla yapılan bir tür pide
- İFADE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlatım
- "Güzel bir ifade."
- "Bu, ona yani bu acemilikle âleme rezil olursun manasını ifade ediyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Komiser Efendi, masanın başına oturup ifadesini almaya başladığı zaman ayağa kalktı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Deyiş, söyleyiş
- "Not ettiklerimi bir ağzın ifadesi şekline sokarak size okutacağım." (Sermet Muhtar Alus)
- "Dostluk benim için çok şey ifade eder."
-
Bir duyguyu yüz aracılığıyla anlatan belirtilerin bütünü
- "Sakalı yeni çıkmış yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Tanık ve sanıkların olay hakkında yargı organlarına yaptıkları sözlü açıklama
- "Onun ifadesini henüz dosyada görmedim." (Atilla İlhan)
-
Dışa vurum
-
[isim]
Anlatım
- MADDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duyularla algılanabilen nesne
-
Bir cismi oluşturan öge, öz
- "Cam yapmak için silisli maddeler kullanılır."
-
Yasa, sözleşme, antlaşma vb. metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm
- "Kanun tatbikatında merhamet bilmez. Suçları maddeleriyle ölçer. Hükmünü verir, çarpar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri
- "Bir uzmanla buluşacağı zaman ansiklopediyi açar, o konuyla ilgili maddeyi okur." (Salâh Birsel)
-
Para, mal vb. ile ilgili şey
- "Maddeye önem vermek."
-
Kendi içinde bütünlüğü olan anlatım
-
Boşlukta yer kaplayan, bir kütlesi olan her türlü varlık, özdek
-
Molekül
-
[isim]
Duyularla algılanabilen nesne
- AMADE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Hazır
-
[sıfat]
Hazır
- AKİDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnanç
- "Akidesini esvap gibi değiştirebilen, vicdanını adi bir eşya gibi satan insanlar bu dünyada az değildir." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
İnanç
- ZİNDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dinç, canlı, diri, sağlam
- "Gerçi bıyıkları kırlaşmış ise de vücudu zinde." (Memduh Şevket Esendal)
- "Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Dinç, canlı, diri, sağlam
- YÜZDE
-
-
[isim]
Herhangi bir işte aracı olan kimseye, görevinin karşılığı olarak belli bir hesaba göre verilen ücret, yüzdelik
-
Herhangi bir sayı ile kullanıldığında yüze bölünen bir şeyin o kadarlık parçasını belirten bir söz
- "Bir eli tabancalı militan mıdır yoksa kesesini doldurmakla uğraşan iş adamlarından mıdır, mebus mudur hemen anlar ve bu anlayışlarında yüzde seksen yanılmaz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Herhangi bir işte aracı olan kimseye, görevinin karşılığı olarak belli bir hesaba göre verilen ücret, yüzdelik
- BELDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlçeden küçük, belediye ile yönetilen yer
-
Mekân, yer, çevre
- "Bugün toz hâlinde sallanan bu iklim, asırların uykusundan, bunca sanat beldeleri gibi bir gün sıyrılacak." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
İlçeden küçük, belediye ile yönetilen yer