Sonunda de olan 5 harfli 37 kelime var. DE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde de olan kelimeler listesine ya da başında de olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SECDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle namaz kılarken alnı, el ayalarını, dizleri ve ayak parmaklarını yere getirerek alınan durum

ZİNDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Dinç, canlı, diri, sağlam
    • "Gerçi bıyıkları kırlaşmış ise de vücudu zinde." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." (Haldun Taner)

İFADE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlatım
    • "Güzel bir ifade."
    • "Bu, ona yani bu acemilikle âleme rezil olursun manasını ifade ediyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Komiser Efendi, masanın başına oturup ifadesini almaya başladığı zaman ayağa kalktı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Deyiş, söyleyiş
    • "Not ettiklerimi bir ağzın ifadesi şekline sokarak size okutacağım." (Sermet Muhtar Alus)
    • "Dostluk benim için çok şey ifade eder."
  3. Bir duyguyu yüz aracılığıyla anlatan belirtilerin bütünü
    • "Sakalı yeni çıkmış yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Tanık ve sanıkların olay hakkında yargı organlarına yaptıkları sözlü açıklama
    • "Onun ifadesini henüz dosyada görmedim." (Atilla İlhan)
  5. Dışa vurum

RENDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Tahta yüzeyleri pürüzsüz duruma getirmek, biçim vermek için marangozların kullandığı araç
  2. Üzerinde küçük delik ve kesici çıkıntıları bulunan, peynir, soğan, havuç vb.ni ufak parçalara ayırmak için kullanılan mutfak aleti
  3. Bu aletle ufak parçalara ayrılmış şey
    • "Peynir rendesi. Sabun rendesi."

NİĞDE
...
AKİDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnanç
    • "Akidesini esvap gibi değiştirebilen, vicdanını adi bir eşya gibi satan insanlar bu dünyada az değildir." (Ömer Seyfettin)

KAİDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kural
    • "Onları sıkmamak için bahçeyi terk etmek zarafetin en sade kaidelerindendi." (Halit Ziya Uşaklıgil)
  2. Bir şeyin yere dayanan bölümü veya bir şeyin üzerine oturtulduğu nesne, ayaklık, duraç, taban, ayaklık
    • "Güneşten yanmamış tarafı fil dişi bir sütunun kaidesine benziyor." (Halide Edip Adıvar)
  3. Kalça

RADDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Derece, kerte
    • "İşe polisi karıştırmadım. Son raddeye gelmedikçe de karıştırmak niyetinde değilim." (Refik Halit Karay)

GÖVDE

  1. [isim] Bir şeyin asıl bölümü
    • "Bir tepsi baklavayı gövdeye indirdikten sonra..." (Tarık Buğra)
  2. İnsan bedeninde baş, kol ve bacaklar dışında kalan bölüm
  3. Hayvanlarda baş, ayak ve kuyruktan, ağaçlarda kök ve dallardan geri kalan bölüm
  4. Kesilmiş hayvanın, sakatatları alındıktan sonraki durumu
  5. Ad ve fiil köklerinden yapım ekleriyle türetilmiş kelime
    • "Evli (ev-li), inanç (inan-ç), sevdirmek (sev-dir-mek)."

GUDDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Beze

GÖZDE

  1. [sıfat] Benzerleri arasında nitelikleri sebebiyle üstün tutulan, beğenilen, önem verilen (kimse veya şey)
    • "Türkü tabii o zamanlar en gözde bir meslek olan ve kızının kabul ettiği 'Kâtibim' türküsü ile biterdi." (Halide Edip Adıvar)
  2. [isim] Önemli bir kimsenin beğendiği kadın

ŞEDDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Arap yazısında, bir ünsüzün iki kez okunması gereken harfin üstüne konulan işaret

PERDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü
    • "Perdeleri nasıl kendi eliyle pencerelere taktığını ... düşündü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Tiyatro topluluğu 'Kaos' adlı oyunla perdelerini ilk kez açmıştı." (Ahmet Cemal)
  2. Üzerine bir cismin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey
    • "Sinema perdesi. Karagöz perdesi."
  3. İki yeri birbirinden ayıran bölme
    • "Duvarın önüne çekilen tahta perdeye yapıştırılmış ilanlara bakıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
  4. Seste pes perde
    • "Sonra da ince ve çok acıklı bir perdeden şarkı söylemeye başladı." (Ahmet Mithat)
  5. Doğruyu görmeye engel olan şey
    • "Bu sözü duyunca gözlerimdeki perde kalkıverdi."
  6. Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar
  7. Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık veya incelik derecesi
  8. Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer
  9. Katarakt
    • "Gözlerine perde inmiş."
  10. Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri
    • "Oyunun üç perdesi de böyle alkışlar içinde geçti." (Memduh Şevket Esendal)

MÜJDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Muştu
    • "Anasından para geldiği müjdesini ilkin ben verdim." (Orhan Kemal)
  2. Muştuluk
    • "Müjdemi isterim, sınıfı geçtim."
  3. [ünlem] Sevindirici haber verileceği zaman söylenen bir söz
    • "Müjde! Bir oğlunuz oldu."

ZERDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Safranla renk ve koku verilen bir çeşit şekerli pirinç peltesi

ASİDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Un, et ve bamya ile yapılan bir Arap yemeği

MEBDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Baş, başlangıç
  2. Kaynak, kök
  3. İlke

MADDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Duyularla algılanabilen nesne
  2. Bir cismi oluşturan öge, öz
    • "Cam yapmak için silisli maddeler kullanılır."
  3. Yasa, sözleşme, antlaşma vb. metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm
    • "Kanun tatbikatında merhamet bilmez. Suçları maddeleriyle ölçer. Hükmünü verir, çarpar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  4. Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri
    • "Bir uzmanla buluşacağı zaman ansiklopediyi açar, o konuyla ilgili maddeyi okur." (Salâh Birsel)
  5. Para, mal vb. ile ilgili şey
    • "Maddeye önem vermek."
  6. Kendi içinde bütünlüğü olan anlatım
  7. Boşlukta yer kaplayan, bir kütlesi olan her türlü varlık, özdek
  8. Molekül

ANİDE

  1. [zarf] Ansızın

KİRDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Genellikle mısır unuyla yapılan bir tür pide

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü