Başında de olan 5 harfli 62 kelime var. De ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde de olan kelimeler listesine ya da sonu de ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında de bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DEBBE
-
-
[isim]
Kulplu ve ağzı kapaklı bakırdan su kabı, güğüm
-
[isim]
Kulplu ve ağzı kapaklı bakırdan su kabı, güğüm
- DERİK
- ...
- DEKAN
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör
-
[isim]
Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör
- DEMRE
- ...
- DEFNE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu ve yaz kış yeşil olan bir ağaç, develik (Laurus nobilis)
-
[isim]
Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu ve yaz kış yeşil olan bir ağaç, develik (Laurus nobilis)
- DENEY
-
-
[isim]
Bilimsel bir gerçeği göstermek, bir yasayı doğrulamak, bir varsayımı kanıtlamak amacıyla yapılan işlem, tecrübe
- "... kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz." (Anayasa)
-
Deneyim, tecrübe
- "Herkesin kendi deneyi ile bildiği bir gerçek vardır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bilimsel bir gerçeği göstermek, bir yasayı doğrulamak, bir varsayımı kanıtlamak amacıyla yapılan işlem, tecrübe
- DEVRİ
- ...
- DEĞEÇ
-
-
[isim]
Değişik elektrik çevrimi veya araçları arasında bağlantı kurmaya yarayan ve bir elektromıknatısla uzaktan kumanda edilen çevrim kesici
-
[isim]
Değişik elektrik çevrimi veya araçları arasında bağlantı kurmaya yarayan ve bir elektromıknatısla uzaktan kumanda edilen çevrim kesici
- DEMEÇ
-
-
[isim]
Yetkili bir kimsenin bir konuda yayın organlarına yaptığı açıklama, beyanat
- "Yan tutmadan davranacağını ve davranılmasını isteyen demecini yaymıştı." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Yetkili bir kimsenin bir konuda yayın organlarına yaptığı açıklama, beyanat
- DENLİ
-
-
[edat]
"Kadar" anlamında üstünlük derecesini belirten bir söz
- "Ne denli uğraşsanız boştur, nesir yazarının da şair kadar saygıya layık olduğuna kimseyi inandıramazsınız." (Nurullah ataç)
-
[edat]
"Kadar" anlamında üstünlük derecesini belirten bir söz
- DERME
-
-
[isim]
Dermek işi
-
Aynı türden bir araya getirilmiş şeylerin hepsi, koleksiyon
-
[isim]
Dermek işi
- DETAY
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ayrıntı
-
[isim]
Ayrıntı
- DENEK
-
-
[sıfat]
Üzerinde deney yapılan (canlı veya şey)
-
[sıfat]
Üzerinde deney yapılan (canlı veya şey)
- DELGİ
-
-
[isim]
Matkap
-
[isim]
Matkap
- DELİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare
- "Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu." (Peyami Safa)
-
Kanıt
- "Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bırakıldı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
(deli:li) Kılavuz, rehber
-
[isim]
İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare
- DEFOL
-
-
"savuş git, uzaklaş" anlamında bir söz
- "Bir gece oyuncular dükkânı, tezgâhı toplayıp kasabadan defoldular." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Haydi defol, şimdi evimden çık!" (Ömer Seyfettin)
-
"savuş git, uzaklaş" anlamında bir söz
- DEMEK
-
-
[nsz]
Söylemek, söz söylemek
- "Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." (Burhan Felek)
- "Eskiden saat üç dedi mi paralar dağılmış olurdu." (Orhan Kemal)
- "Dediğimden dışarı çıkarsa kendi bilir."
- "Öyle sevindim ki deme gitsin."
-
[-e]
Ad vermek
- "Muşmulaya döngel de derler."
- "Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ!" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir dilde karşılığı olmak
- "Kamer "ay" demektir."
-
Herhangi bir ses çıkarmak
- "Küt dedi, düştü."
-
[-e]
Herhangi bir kanıya, yargıya varmak
- "Bu işe herkes ne der?"
-
Düşünmek
-
Oranlamak
- "Güzellik desen onda, zenginlik desen onda."
-
Ummak
- "Bundan sonra gelir mi dersin?"
-
Erişmek
- "Saat yedi dedi mi uyanırım."
-
Bir işe kalkışmak, yeltenmek
- "Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun."
-
Saymak, kabul etmek
- "Yarım milyon dediğin nedir?" (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Söylemek, söz söylemek
- DENYO
-
-
[sıfat]
Dengesiz, delibozuk
-
Sersem, budala
-
[isim]
Emanet, rehin, tutu
-
[sıfat]
Dengesiz, delibozuk
- DEİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tanrı'yı yalnızca ilk sebep olarak kabul eden, Tanrı için başka herhangi bir güç ve nitelik tanımayan, vahyi reddeden görüş, neden tanrıcılık
-
[isim]
Tanrı'yı yalnızca ilk sebep olarak kabul eden, Tanrı için başka herhangi bir güç ve nitelik tanımayan, vahyi reddeden görüş, neden tanrıcılık
- DEMET
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam
- "Tel demeti."
-
Bitki veya çiçek destesi
- "Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon
-
Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu
-
Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu
-
[isim]
Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam