Başında de olan 5 harfli 62 kelime var. De ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde de olan kelimeler listesine ya da sonu de ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında de bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DEVAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme
- "Bu teftiş üç gün üç gece devam etti." (Haldun Taner)
- "Gençler, cesaretimizi takviye eden ve devam ettiren sizsiniz" (Atatürk)
-
Bir yere belli bir amaçla, gereken zamanlarda gitme
- "Devam zorunludur."
- "Falanca kahveye mütekait memurlar devam eder." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Ek, parça
-
[ünlem]
"Kesme, sürdür" anlamında kullanılan bir söz
-
[isim]
Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme
- DEMLİ
-
-
[sıfat]
Çok demlenmiş, koyu (çay)
-
[sıfat]
Çok demlenmiş, koyu (çay)
- DEMET
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam
- "Tel demeti."
-
Bitki veya çiçek destesi
- "Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon
-
Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu
-
Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu
-
[isim]
Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam
- DERBİ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Aynı şehrin takımları arasında oynanan oyun
-
Büyük takımlar arasında oynanan oyun
-
Yılda bir kez yapılan, üç yaşına gelmiş atların katıldığı yarış
-
[isim]
Aynı şehrin takımları arasında oynanan oyun
- DENYO
-
-
[sıfat]
Dengesiz, delibozuk
-
Sersem, budala
-
[isim]
Emanet, rehin, tutu
-
[sıfat]
Dengesiz, delibozuk
- DELME
-
-
[isim]
Delmek işi
-
[sıfat]
Delinerek yapılmış
-
Yelek
-
[isim]
Delmek işi
- DELTA
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Yunan alfabesinin dördüncü harfi (D)
-
Bir ırmağın çatallanarak denize veya göle kavuştuğu yerde oluşan üçgen biçimli ova, çatal ağız
-
[isim]
Yunan alfabesinin dördüncü harfi (D)
- DEMİN
-
-
[zarf]
Az önce
- "Demin aynanın arkasına baktım, bulamadım." (Mahmut Yesari)
-
[zarf]
Az önce
- DENME
-
-
[isim]
Denmek, denilmek işi
-
[isim]
Denmek, denilmek işi
- DEMRE
- ...
- DEPAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çıkış
- "Depar çizgisi."
- "Onu kaptırınca kıyıdaki öbür kayalara konmak için depara geçerler." (Haldun Taner)
-
[isim]
Çıkış
- DERYA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Deniz
-
Bilgili kimse
-
Bir şeyin bol olduğu yer
- "Kasaba baştan başa bir çamur deryası hâlini alır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Deniz
- DELİK
-
-
[isim]
Dar, küçük açıklık
- "İğne deliği. Burun deliği."
- "O nasıl yarmıştı benim kafacığımı, şimdi de yakalasınlar kuyruğundan onu da tıksınlar deliğe." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Dar, küçük çukur
- "Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Küçük hayvan yuvası
- "Fare deliği."
-
[sıfat]
Delinmiş olan
- "Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum." (Hamdullah Suphi Tanrıöver)
-
Cezaevi
-
[isim]
Dar, küçük açıklık
- DEVİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, periyot
- "Bana sorarsanız devrimiz nasihat devri olmaktan çıktı." (Burhan Felek)
-
[isim]
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, periyot
- DEŞİK
-
-
[sıfat]
Deşilmiş olan
-
[isim]
Deşilmiş yer
-
[sıfat]
Deşilmiş olan
- DEMİR
-
-
[isim]
Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C'de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe)
- "Artık demir almak günü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Açıkta demir atmış kotrayı görüyor musun?" (Falih Rıfkı Atay)
- "Ben akide yemedim, gönlümde yumuşaklık yok, midem demir gibi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Demirlerini tarayan hurda harami gemileri karaya vuruyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
[sıfat]
Bu elementten yapılmış
- "Hemşiresiyle rıhtımın kenarındaki demir kanepeye oturdular." (Peyami Safa)
- "Demir gibi kolları vardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bu elementten yapılmış parça
- "Ocak demiri. Kapı demiri. Pencere demiri."
-
Ayakkabı topuğuna veya ayakkabı burnuna aşınmayı önlemek için çakılan, özel olarak yapılmış madenden parça
-
[sıfat]
Güçlü, kuvvetli, sert
- "O kadar çabuk uyanmıştı ki kalbinin demir bir elle sıkıldığını duydu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çıpa
-
[isim]
Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C'de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe)
- DELGİ
-
-
[isim]
Matkap
-
[isim]
Matkap
- DEFİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölüyü gömme
-
[isim]
Ölüyü gömme
- DEMCİ
- ...
- DEVRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dönem
- "Bu kadar uzun bir bekleyiş devresi, tatsız ara veriş yeter." (Aka Gündüz)
- "Devlet Bakanı borçların eritileceğini, dış borçlanma için bankaların ve özel sektörün devreye alınacağını kaydetti."
-
Çevrim
-
[isim]
Dönem