Sonunda da olan 5 harfli 26 kelime var. DA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde da olan kelimeler listesine ya da başında da olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AD
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BORDA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Geminin veya kayığın yanı
- "Bordaya vuran küçük dalgaların serpintisi ara sıra muşamba şilteleri ıslatıyordu." (Haldun Taner)
- "Genç kadın rahat binmek için onu eliyle tutup borda bordaya yanaştırdı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Geminin veya kayığın yanı
- MANDA
-
-
[isim]
Geviş getirenlerden, derisinin rengi siyaha yakın, uzun seyrek kıllı bir hayvan, su sığırı, camız, kömüş (Buffelus)
-
[isim]
Geviş getirenlerden, derisinin rengi siyaha yakın, uzun seyrek kıllı bir hayvan, su sığırı, camız, kömüş (Buffelus)
- MARDA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Iskarta mal
-
[isim]
Iskarta mal
- PANDA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Etçillerden, Avustralya ile Himalaya ormanlarında yaşayan, tüyleri sık ve pas kırmızısı renginde, karnı, bacakları kara, postu beğenilen bir hayvan (Ailurus fulgens)
-
Çin'de yaşayan, ayı iriliğinde, siyah beyaz renkli otçul bir hayvan
-
[isim]
Etçillerden, Avustralya ile Himalaya ormanlarında yaşayan, tüyleri sık ve pas kırmızısı renginde, karnı, bacakları kara, postu beğenilen bir hayvan (Ailurus fulgens)
- SEVDA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güçlü sevgi, aşk
- "Ne şair yaş döker ne âşık ağlar / Tarihe karıştı eski sevdalar." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Aşırı ve güçlü tutku, istek
-
[isim]
Güçlü sevgi, aşk
- ORADA
-
-
[zarf]
Sözü edilen yerde, bulunduğu yerde
- "Orada okuduğunu belli etmeyi de pek severdi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Orada burada benim dedikodumu yapmışsın."
-
[zarf]
Sözü edilen yerde, bulunduğu yerde
- FERDA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Erte, yarın
- "Ferdası sabah İstanbul trenine bindim." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Gelecek zaman, yarın
-
[isim]
Erte, yarın
- MAADA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
-den başka, gayri
- "Karakol Cemiyeti'nin de İstanbul'dan maada, Bursa havalisinde de faaliyette bulunduğu anlaşıldı." (Atatürk)
-
[zarf]
-den başka, gayri
- BAĞDA
-
-
[isim]
Ayağa vurulan, ipten, ağaçtan veya demirden yapılan köstek
-
[isim]
Ayağa vurulan, ipten, ağaçtan veya demirden yapılan köstek
- HAYDA
-
-
[ünlem]
Hayvanları harekete geçirmek için kullanılan söz
-
Şaşkınlık belirten bir söz
-
[ünlem]
Hayvanları harekete geçirmek için kullanılan söz
- KUNDA
-
-
[isim]
Bir çeşit büyük ve zehirli örümcek
-
[isim]
Bir çeşit büyük ve zehirli örümcek
- HURDA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Eski maden parçası
-
[sıfat]
Parçalanmış, döküntü durumuna gelmiş
-
[sıfat]
İşe yarayamayacak derecede bozulmuş, zarar görmüş
-
[isim]
Eski maden parçası
- CUNDA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yatay serenlerin her iki başı
-
[isim]
Yatay serenlerin her iki başı
- PAYDA
-
-
[isim]
Bayağı kesirlerde birimin kaç eşit parçaya bölünmüş olduğunu gösteren sayı, mahreç
- "1/2 kesrinin paydası 2 sayısıdır."
-
[isim]
Bayağı kesirlerde birimin kaç eşit parçaya bölünmüş olduğunu gösteren sayı, mahreç
- RANDA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemilerin mizana direğinin gerisindeki yelken
-
[isim]
Gemilerin mizana direğinin gerisindeki yelken
- YARDA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
91,4 santimetrelik İngiliz uzunluk ölçüsü birimi
-
[isim]
91,4 santimetrelik İngiliz uzunluk ölçüsü birimi
- PEYDA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Belli, açık, peydah
- "Uzun boyu hafif bir kamburluk peyda etmiş." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Tepeye tırmandıkça başımızın üstünde koyu mor bir aydınlık peyda oluyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Belli, açık, peydah
- DULDA
-
-
[isim]
Yağmur, güneş ve rüzgârın etkileyemediği gizli, kuytu yer, siper
- "Demirkır, güney tepelerinin duldalarına çektiği atları gece yarısına doğru yeniden ovaya indirdi." (Abbas Sayar )
- "Bulgar dağında yatarım / Yorganı dulda tutarım." (Halk türküsü)
-
Esirgeme, koruma, himaye
- "Yiğit duldasında yiğit saklanır." (Karacaoğlan)
-
[isim]
Yağmur, güneş ve rüzgârın etkileyemediği gizli, kuytu yer, siper
- FUNDA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Süpürge otu
-
[isim]
Süpürge otu
- GAYDA
-
-
[isim]
Kamıştan yapılmış çift düdük ve tulumdan oluşan, tiz sesli, nefesli, İskoçların millî çalgısı
- "Her taraftan gayda sesleri kopar, yollar köylülerle dolardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Kamıştan yapılmış çift düdük ve tulumdan oluşan, tiz sesli, nefesli, İskoçların millî çalgısı